Translate.vc / portugués → turco / Dentro
Dentro traducir turco
75,747 traducción paralela
Senti a tua força dentro de mim.
Gücünü içimde hissettim.
Aquelas coisas dentro de mim, larvas de vespa, ovos...
İçimdeki o şeyler eşek arısı larvası, yumurtalar...
Ele está a matá-lo ali dentro.
Onu orada öldürüyor.
O parasita e o hospedeiro estão a competir dentro do mesmo espaço genético e algo terá que ceder.
Parazit ve konak aynı genetik boşlukta yarışırlar ve bir şey vermesi gerekir.
A Dra. Khatri disse que o Dan teve aquele parasita dentro dele o tempo todo.
Dr. Khatri, tüm süre boyunca Dan'in içinde parazit olduğunu söyledi.
E lá dentro, neste momento, está o homem que a matou.
Şimdi orada onu öldüren adam var.
O Erling Munk empurrou a Hildur Odegard para dentro de um buraco no gelo.
Erling Munk, Hildur Odegard'ı buzdaki deliğe itti.
Para que eu saiba quem é que está dentro de mim.
Böylece içimdekinin kim olacağını bileyim.
Humanamente falando, percebo a confusão que vai dentro da sua cabeça.
İşin insani yanına gelirsek... Aklınızı meşgul eden şeyleri anlayışla karşılıyorum.
Volta para dentro.
İçeri gir.
Volta para dentro!
İçeri gir!
Vamos voltar para dentro.
İçeri geri girelim.
Vemo-nos lá dentro.
İçeride görüşürüz.
Vamos voltar para dentro.
Haydi içeri geri dönelim.
Temos de ir para dentro agora.
İçeri girmeliyiz.
Estamos cá dentro.
İçerideyiz.
Todos para dentro.
Herkes derhâl eve dönsün.
Porque esta gente esteve dentro da minha casa.
Bu insanlar... evime girmiş.
Roubaram o meu computador e aqui diz que está aí dentro.
Bilgisayarım çalındı. Buna göre bilgisayarım burada.
O Chrissy contou-nos da arma aí dentro, portanto nem tentes.
Chrissy silah olduğunu da söyledi, uyanıklık yapma.
E por isso tudo agora tenho um vazio dentro de mim.
Bu yüzden de içimde koca bir boşluk var.
Não falamos com a Elaine desde que foste dentro.
Senden sonra Elaine'le hiç konuşmadık.
Estás dentro do perímetro da minha casa.
Evime en fazla 100 metre yaklaşmana izin var.
Devia ter-te ouvido, mas como não o fiz acho que esperava que me apagassem lá dentro, não que me pagassem à saída.
Sana kulak vermeliydim, ama vermedim. Birinin beni öldürmesini bekliyordum. Halbuki çıkınca ödüllendirildim.
Sabes que podes esperar lá dentro.
İçeride bekleyebilirsin istersen.
Não pode fumar aqui dentro.
Burada sigara içmek yasak!
O Mr. James McGill assinou um contrato onde renuncia aos seus direitos a um julgamento célere e à apresentação do seu caso dentro do prazo de prescrição.
Bay James McGill, acele yargılama ile zamanaşımı sınırı içinde jüri raporu ve diğer haklarından vazgeçtiğini kabul eden bir sözleşme imzalamış bulunuyor.
Ele tem bondade dentro de si.
İçinde iyilik var.
Era como estar dentro de uma bola de discoteca.
Sanki disko topunun içinde olmak gibiydi.
Bem, então fique aí dentro.
O zaman evden çıkmayın.
Todos para dentro do carro.
Hepiniz arabaya binin.
Estava lá dentro à minha espera.
İçeride beni bekliyordu.
É provável que, dentro de uma semana, se estejam a sentar à mesa, outra vez.
Çok yüksek ihtimalle, bir hafta içinde yine bu masada oturuyor olacaklar.
Ainda estamos dentro do espaço aéreo russo, Então nenhuma lei foi violada.
Hala Rus hava sahası içindeyiz, yani hiçbir yasa çiğnenmedi.
Dentro está uma foto.
İçinde de bir fotoğraf.
E que fazemos depois de estarmos lá dentro?
İçeride olma durumundan ne haber?
Sem ativar o alarme, ele vai sugar o ar da sala, Corta o oxigénio ao fogo, tal como com qualquer outra pessoa na sala, Induzindo, tipo, uma perda de consciência a qualquer pessoa dentro, tipo o jogo sufocante.
- Alarmı çalıştırmadan sistemi etkinleştirebilirsem, odadaki oksijeni emer, böylece odadaki herkes bir bilinç kaybı gibi bir şeye maruz kalır, boğma oyunu gibi.
Estamos dentro. Com base no mapa, estás a cerca de oitocentos metros da linha do túnel que passa sob o empreendimento do Bray.
- Haritaya göre, Bray'in yerleşkesi 400 m kadar sürüyor.
O que o mundo sabe é que um avião ISAP com voluntários a bordo caiu ontem numa região remota dos Montes Urais, mesmo dentro na fronteira russa.
Dünyanın bildiği şey... yardım görevlileri taşıyan bir ISAP uçağı dün akşam Rusya sınırı içinde Ural Dağları'nın uzak bir bölgesine düştü.
Entrego-te os dois "dossiers" dentro de uma hora.
Senin için bir saate 2 dosya hazır olacak.
Viajo dentro de uma hora.
Bir saat içinde ayrılıyorum.
- Isso é um problema? - Sim. O ar dentro do camião é mais quente do que fora.
Böylece, orada oturduk ve fırtınanın ortasında beraber dondurma yedik.
Para alguém lá fora, espreitando cá dentro, iria parecer que havia quatro pessoas naquela mesa.
Dışarıdan bakan birine göre o masada 4 kişi oturuyor gibi görünebiliriz.
Quanto mais giros por fora, mais podres por dentro.
Dışardan ne kadar yakışıklıysa içi o kadar kokuşmuş.
Às vezes, enrola-se dentro de nós, aperta-se à volta do estômago.
Veya içinizde kıvrılır bağırsaklarınızı sıkar.
Acho que estará aqui dentro de uma hora.
Sanırım bir saat içinde burada olurlar.
Ele quer que o levem para dentro.
İçeri götürülmesini istiyor.
Não, não consigo ver ninguém lá dentro.
Hayır, içerisini göremiyorum.
Aqui dentro.
İçeride.
Para dentro, para dentro.
İçeri, içeri.
Certo, estamos dentro.
Ohio'nun neresinden?