Translate.vc / portugués → turco / Dickie
Dickie traducir turco
603 traducción paralela
- Reggie, é para valer.
Ve, Dickie, ateşli olsun.
E que dirão eles do Dickie?
Ya Dickie için ne diyecekler?
Pobre Dickie, como teria odiado tudo isto.
Zavallı Dickie. Bunlardan nefret ederdi.
- Bom dia, "puto" Dickie.
- Günaydın, Dickie dostum.
- Não me chames "puto Dickie."
- Bana "Dickie dostum" deme.
Que se passa, "puto" Dickie?
Sorun nedir, Dickie dostum?
O Dickie.
Dickie!
Dickie?
Dickie?
Não vai recusar beber um copo com o Dickie, pois não?
Dickie'yle içmeyi reddediyorsun, öyle mi?
Não fiz de propósito, juro, Dickie!
İstemeden oldu. Yemin ederim, Dickie!
- Dickie, não são eles.
- Dickie, bu değil.
- Não é um helicóptero.
Dickie, bu tarifeli bir uçak.
- Não, Dickie! Olhe.
- Dur Dickie!
Tem de falar sempre bem com o Dickie, sempre.
Her zaman ciddi olmak lazım, her zaman. Dickie ile her zaman ciddi...
Eu estou a falar bem consigo, não estou?
Ben ciddi davranıyorum Dickie.
Foi o Dick que disparou para o ar.
Dickie havaya birkaç el ateş etti.
O mais importante é que o Dickie se vá embora com o bando dele.
Önemli olan, Dickie ve çetesinin buradan gitmesi.
Mas, o Dickie gosta de bebés jazz com boas frentes.
Fakat Dickie büyük göğüslü caz kızlarını seviyor.
O Dickie está um pouco selvagem, mas, na verdade, é um cavalheiro. Pensei que ele me perguntava, mas só queria um beijo.
Dickie biraz kaba, ama içinde bir beyefendi var onun.
Mein Dickie, velho amigo.
Mein Dickie, eski dostum.
Calma, Dickie, meu velho.
Sakin ol Dickie.
Dickie prometeu-me conseguir um capacete de couraceiro.
Dickie bana bir Fransız savaşçısının miğferini getirmeye söz verdi.
- Está, Dickie?
- Alo, Dickie. Sen misin? - Çabuk söyle.
- Näo o deixes arrumar o carro, Dickie.
- Arabayï o park etmesin, Dickie.
- Dickie, essa língua.
- Dickie agzïnï topla.
Dickie, comporta-te.
Dickie, kendine gel.
- Tiros, Sam. - Tiros, Dickie.
Silah sesi Dickie.
- Onde està o meu Dickie?
- Dickie'm nerede?
Dickie, essa näo é novidade.
Dickie, bu bayat haber.
Quero que saibas, Dickie, que se és o assassino amo-te na mesma.
Bilmeni istiyorum Dickie, katil sensen seni yine de severim.
a brilharem contra o gelo lácteo, foi como ver uma obra de arte a ganhar vida. " Isto é que é escrever bem, Dickie.
süt beyazı buzla kontrastı, bir sanat yapıtını devinirken görmekti. " Bu güzel bir yazı Dickie.
O Dickie Dunn escreveu isto.
Bunu Dickie Dunn yazdı.
- O Dickie Dunn?
- Dickie Dunn?
Pois, ou então podíamos ir ter com o Dickie e os outros, às sete.
Ya da yedincideki Dickie ve arkadaşlarına katılırız.
Olhe, Carruthers, está ali o Dickie e a rapaziada toda.
Bence Carruthers, Dickie ve dostları orada.
Já lhe disse que vamos levar o primo Dickie para casa.
Kuzen Dick'i eve götürüyoruz dedim.
Vamos, Dickie, antes que percas a coragem.
İçin dışına çıkmadan yap şunu, Dickie.
Dickie.
Dickie.
Espera. Dickie!
Dickie.
Este é o teu tio Dickie.
Birkaç hafta. Bu amcan Dickie.
O Dickie atordoou o guarda, grande furto, agressão agravada.
Dickie kapıdaki adamı halletmişti. Adam soygun ve silahlı saldırıdan dava açtı.
Dickie. Boyd.
Dickie.
Só o achámos porque o Dickie caçou um veado nesta mata no ano passado.
Tesadüfen bulduk. Geçen yıl, Dickie buralarda bir yerde bir geyik vurmuş.
Então, Dick.
Hey, Dickie bey.
Ajudas-me com isto, Dickie... até passarmos a alfândega?
Yardım eder misin Dickie? Gümrükten geçinceye kadar.
Vai a eles, Dickie. Já estão nervosos.
- Adamları terletiyorsun Dickie.
Sei que conseguiste o Dickie Gere e os outros...
Dickie Gere'i kapmışsın diye duydum. - Bu müthiş, adamım.
Sabes, Dickie, existe uma coisa que te quero dizer.
- Aah, Dickie.. birşey var. - Rahatla, şeker.
Por favor, Dickie.
Lütfen, Dickie.
Dickie Jo?
- Benimle alay etme.
Este é o Dickie Dunn.
Bu Dickie Dunn.