Translate.vc / portugués → turco / Diário
Diário traducir turco
4,599 traducción paralela
Além disso, há um diário vermelho.
Ayrıca küçük bir kırmızı defter var.
O diário valida o motivo dela. Ela culpa os rapazes Rick por a entregarem.
Kendisini ihbar ettikleri için Ricks kardeşleri suçluyor.
O CLARIM DIÁRIO RECOMPENSA POR PROVA!
KANIT GETiRENE ÖDÜL! sehir, kertenkele dedikodusuyla çalkalaniyor Denek :
A Fox está a oferecer "O Diário de Annie Frank" de novo.
Fox üçüncü keredir, "Anne Frank'in Hatıra Defteri" ni teklif ediyor.
É um diário que escrevi quando conheci o Jack.
Bu Jack'le tanıştıktan sonra tutmaya başladığım günlük.
Hei, quase me esqueci. Achei isto numa livraria de livros usados, É uma espécie de Diário antiquário sobre a nossa Ilha.
Hey, neredeyse unutuyordum, ben bunu eski bir kitapçıda buldum.
Escrito por Moheya. Ela foi a pessoa que escreveu este diário.
Girişi Moheya tarafından, o bu dergi yazan kişidir.
Foi a tua descrição no diário de bordo.
Kaptan günlüğünde Nibiru araştırmasını böyle tanımlamışsın.
Presumi que serias fiel no teu diário.
Günlüğünde dürüst olacağını düşünerek yanılmışım.
Sulley e Mike, vamos manter um diário de sonhos!
Sulley, Mike, hadi rüya günlükleri tutalım!
O juiz não autorizou o diário da Clarkson.
Her şey çok net. Hâkim Clarkson'ın günlüğüne izin vermedi.
Eles podem lê-lo como a um diário com doze anos.
12 yaşındaki bir çocuğun günlüğünü gibi okuyabilirler.
Encontrei este diário quando limpava o apartamento dela.
Bu günlüğü onun dairesini temizlerken buldum.
Eu gostava, mas... sem a tua filha para validar o conteúdo deste diário, não há caso.
isterim ama kizin bu günlükte yazanlari onaylamadiği sürece dava falan olmaz.
Sabe se a Zhanna tinha algum diário?
Zhanna günlük tutar miydi?
Callahan, encontrei alguns resultados no diário que trouxeste.
Callahan, geçenlerde verdiğin günlükte bir iki parmak izi buldum.
E se este diário tivesse um final diferente?
O günlükte yazilanlar baska bir sekilde olsaydi ne olurdu?
Leste o meu diário?
Demek günlüğümü okudun.
Talvez um diário sobre os seus dias e experiências?
Deneyimlerini anlattığın küçük bir anı defteri mi?
- Escreve no teu diário.
- Ajandana ekle.
Este é o seu diário. Eu consegui-o através de um amigo, que agora está com a MI6.
ABD için çalışan, İskoç bir arkadaşımdan, onun günlüğünü aldım.
Está bem, por que importamos com um diário de um lunático?
Neden bir kaçığın günlüğüyle ilgileniyoruz?
Nas últimas 24 horas, saiu relatórios da Bulgária a relatar um incidente que corresponde o que está escrito neste diário.
Son günlerde, günlükte belirtildiği gibi Bulgaristan'da benzer olaylarla ilgili bilgi aldık.
De Metrópolis, a Editora Chefe do Planeta Diário, Lana Lang.
Metropolis'ten Daily Planet baş editörü, Lana Lang bizimle.
O meu trabalho diário, torna-se na educação do meu filho à noite.
Gündüz çalıştığım için oğlumu geceleri büyütüyorum.
O ícone de diário do ficheiro. Aceder à vossa conta para ver o trabalho depois.
... kayıt oluşması için hesabınıza giriş yapın, böylece konuşmalarınızı değerlendirebilirim.
É o meu ritual diário, tu lembras-te.
Benim günlük rituelim.
Ele tem algo gravado no diário.
Bir çok mesaj bırakmış
No momento, tudo o que eu escrevi está no meu diário.
Şimdilik tek yazdığım şey günlüğüm.
Isso não é tipo ler o diário de alguém?
Günlüklerini okumak gibi olmuyor mu biraz?
A tua mesa é um diário íntimo!
O duvar falan değil, skor tabelası adeta.
O primeiro dos dois registos no diário de Booth terminam ali.
Booth'un kaleme aldığı iki günlük yazısından ilki orada biter.
Ele escreve no diário : "Com todas as mãos do homem contra mim por ter feito o que honrou Brutus, procurado como um comum degolador, abandonado com a maldição de Caim sobre mim."
Günlüğünde şöyle yazıyor : " Herkes benim karşımda Brütüs'ün onurlandırıldığı şeyi yaptığım için. Alelade bir katil olarak görülüyorum.
Mas no dia seguinte, Booth está a escrever no diário quando chega a notícia que a cavalaria da União está a chegar à quinta de Garrett.
Ama ertesi gün, Booth günlüğünü yazmaktayken, birlik süvarilerinin Garrett çiftliğine doğru geldiğine dair söylentiler çıkar.
Parece que estava a escrever uma longa carta à Mona, porque acha que este é o diário dela.
Görünüşe bakılırsa Mona'ya uzun bir mektup yazıyormuş. Çünkü bunun onun günlüğü olduğunu düşünüyor.
Ned Callan, Diário de Belfast. Podemos falar?
Ned Callan, Belfast Muhabiri.
Ned Callan, Diário de Belfast.
Ned Callan. Belfast muhabiri.
Isto é o diário da minha mãe.
Bu annemin günlüğü.
Ou há algo no diário que explica porque o pai da Aria se encontraria com a Ali na noite em que ela morreu, ou temos de acreditar na história do Garrett.
O günlükteki bir şey neden Aria'nın babasının, öldüğü gece Ali'yle buluştuğunu açıklıyor, ya da Garret'ın hikayesine inanmak zorundayız.
Talvez só tenha inventado isto depois de ter lido o diário.
Belki bunları, onun günlüğünden okuyup uydurmuştur.
Olhem, o diário da Ali.
Bakın, Ali'nin günlüğü orada.
- Tudo, menos um diário falso.
- Sahte bir günlüğün dışındaki her şey.
No diário, dizia que ele prometeu encontrar-se com a Alison quando ela voltasse de casa da avó.
Günlükteki yazıya göre, büyük annesinden döndükten sonra, Alison'la buluşmak için söz vermiş.
Além disso, prometi à Meredith que não lhe contava do diário da Ali até falarmos com o meu pai. Ficando longe dela, é mais fácil guardar o segredo.
Ayrıca, anneme Ali'nin günlüğünü, babamla konuşana kadar anlatmayacağıma söz verdim, yani ondan ne kadar uzakta olursam, bunu bir sır olarak tutmam o kadar kolay olur.
Aposto que foi a situação com o teu pai e as páginas do diário que te puseram assim.
Baban ve o günlük sayfalarının yarattığı stres seni bu hale getirdi.
As minhas amigas sabem do diário, por isso o seu plano não vai resultar.
Arkadaşlarım günlüğü biliyor. Yani her ne düşünüyorsan işe yaramayacak.
Encontrámos um diário antigo da Ali.
Ali'nin eski bir günlüğünü bulduk.
Não ganhei o Prémio Pulitzer, mas pensei que devíamos escrever um diário para nos entendermos a nós mesmos.
Pulitzer Ödülünü kazanan ben değilim ama insan kendini anlamak için günlük tutmaz mı?
- um diário quê?
Bizim adayla ilgili antika bir tür dergi. Bir ne dergi?
- Um diário velho.
Eski bir dergi.
Diário da missão.
Zorunlu iniş yaptık.