Translate.vc / portugués → turco / Dom
Dom traducir turco
4,724 traducción paralela
- Obrigado, Dom!
- Sağol, Dom! Teşekkürler.
Vamos passar um bom...
Güzel zaman geçireceğiz Dom!
Dom! Não escolhas a mesa!
sana masa seçme demiştim!
- Para de tomar conta da bebida.
- İçmeye başla artık Dom!
Não, Dom, sabemos quando algo te perturba.
Haydi Dom! Topukluları izle
Isso é espetacular, Dom!
Bu büyük bir olay Dom!
Chama-se o Síndrome de Dom.
Buna Dom Sendromu deniyor..
- Chama-se "ela é oficialmente dona dele".
- Buna Dom onun kölesi oldu denir.
- Tenho de ganhar dinheiro, Dom.
- Para kazanmam lazım, Dom.
- O que é, Dom?
- Ne var, Dom, ne?
Tu não tens, Dom.
Sende yok Dom.
Como assim? Já te contei, Dom!
Ne demek ne olduğunu söyleyeyim Şimdi anlattım ya.
Só preciso de uma hora, Dom.
Sadece 1 saat Dom! Tüm ihtiyacım olan zaman bu.
Já te disse quanto tempo, Dom!
Sana zaten söyledim Dom!
- Eu podia ter recuperado o dinheiro, Dom!
- Bütün parayı geri kazanabilirdim, Dom!
- Estás enganado, Dom, olha.
- Haksızsın, Dom, bak!
Dom?
Dom?
Dom, espera por mim.
Dom, yavaşla
Porque estás aqui, Dom?
Neden yukardasın Dom?
- Dom, disseste que nos tiravas daqui.
- Dom, bizi buradan çıkarabileceğini söyledin.
"Devia estar orgulhoso de mim, porque estou finalmente a usar o meu dom para algo importante."
"Kendimle gurur duymalıyım..." "çünkü sonunda yeteneğimi önemli bir şey için kullanıyorum."
Ele tem o dom.
Doğuştan yetenekli.
- Tu és aquele com o dom de encolher. - Touche'.
- Ama psikiyatristi olan da sensin. – Haklısın.
- Tens o dom. - Tu ouviste?
Tanrı'nın bir lütfu sana işte.
Hei, vai chamar Domingo aqui
La, git Dom'u getir buraya.
Dom não pode esperar.
Dom çok sabırsızlanıyor.
Porque raio não acabas com esse tipo, Dom?
Neden hâla bitirmedin bu çocuğun işini, Dom?
Diz-me, Domingo
- Konuş benimle, Dom.
Talvez ele saiba o seu dom.
- Belki de sendeki tanrı vergisini biliyordur.
Meu dom?
- Tanrı vergisi mi?
É um dom espiritual, mas também o coloca em risco.
Manevi bir vergi. Ama seni riske de atıyor.
Acho que se pode dizer que temos um dom.
Ben size yetenekli olduğunu söyleyebiliriz sanırım.
És um dom dado ao mundo através de um paradoxo de predestinação.
Bir aracılığıyla dünyaya verilen bir hediye olduğunu Kader Paradoksu.
Dom dia, Signor Grande.
- Günaydın, Sinyor Grande.
Roxo equivale ao dom das Fadas do Voo Rápido!
Mor, havadaki rüzgarı güçlendiriyor!
É o que ele faz... desde que tinha 14 anos desde que descobriu o seu dom.
Onun yaptığı şey bu. 14 yaşından beri. Yeteneğini ilk keşfettiğinden beri.
Ele usa o seu dom para conseguir miúdas.
Kız bulmak için yeteneğini kullandı.
Ainda tenho o dom!
- Hâlâ yetenekliyim! - Tamam.
Como é que tu, um cretino, tens o dom de falar a nossa língua?
Senin gibi bir pislik dilimizi konuşma yeteneğine nasıl sahip oluyor?
É uma capacidade minha. Não sei, é um dom.
Ne bileyim, böyle bir yeteneğim var işte.
Sabem o que Dom Pérignon disse depois de inventar o champanhe?
Şampanyayı icad ettikten sonra Dom Pérignon ne demiş, bilir misiniz?
Ele disse-me que Deus nos pôs primeiro num jardim e quando perdemos o Éden, ficámos destinados a procurá-lo e reinventá-lo novamente, mas que só alguns têm o dom de saber isso.
Tanrı'nın önce bizi bir bahçeye koyduğunu ve Aden'i kaybettiğimizde arayıp yeniden keşfetmenin alnımıza yazıldığını ama yalnızca bazılarımızın bunu bilme kabiliyetine sahip olduğunu söylerdi.
E só alguns de nós têm esse dom.
Yalnızca bazılarımızda bu kabiliyet var.
O dom. Isso é estranho.
Çok ilginç.
O dom. Faz o que parece não ser nada.
Görünürde hiçbir şey yapmıyor.
O dom do riso.
İnsanı güldürebilme yeteneği.
Mas é esse o dom do Flint, não é?
Flint'in yeteneği de bu ama, değil mi?
- Digo-te uma coisa.
- Dom, izin ver sana bir şey söyleyeyim
Dom.
Dom.
- E já.
- Hemen para kazanmalıyım Dom.
Não, Dom.
Hayır Dom.