Translate.vc / portugués → turco / Doçe
Doçe traducir turco
8,445 traducción paralela
E eu não sou muito doce.
O kadar da tatlı biri değilim.
- É doce e querido.
- Hem tatlı hem garipsin.
Torna a carne da galinha mais doce.
- Tavuğun etini daha tatlı yapıyor.
Doce Florence, minha querida!
Sevgili Florence, canım benim.
- Doce Jesus!
- Aman yarabbim!
Jesus, doce sangramento.
Lanet olası. Bak şimdi Bill.
Senhor, posso tirar buscar um doce para tirar o gosto? - Fica a vontade!
Efendim, ağzımın tadı değişsin diye şekerlerinizden alabilir miyim?
A vingança é tão doce.
İntikam o kadar tatlı ki.
Ela é a única coisa bonita e doce neste lugar.
Buranın tek güzel ve tatlı yönü o.
"E estamos naquele doce período em que todos concordam..." "Em não repetir os horrores do passado."
Kimsenin o korkunç şeyleri tekrar etmek istemediği huzurlu bir döneme gireceğiz.
Precisas de uma médica extra doce para esses ossos cansados?
Yorulmuş kemiklerin için ekstradan tatlı bir ilaç mı istiyorsun?
Espero que o facto de que ela seja uma doce menina não perturbe o seu julgamento.
Şirin ve küçük bir kız olması umarım kararınızı etkilemiyordur.
Não sou muito definido, a maior parte de algodão-doce, mas sou parte gato, parte elefante e parte golfinho.
Neden zor anlaşılıyor biliyor musun? Daha çok pamuk şekerim ama şekil açısından kısmen kedi, kısmen fil, kısmen de yunusum.
Não pareças doce.
Tatlı görünmeyin.
A tapioca doce é excelente.
Bu muhallebi bir harika.
- Normalmente ela é muito doce.
- Genellikle çok tatlıdır.
No meu trabalho, leio energia, e a sua é pura e doce e amorosa e criadora.
Ben insanların enerjilerini okurum ve seninki saf ve şirin sevecen ve şefkatli.
Isto é tão doce!
Burası fazla tatlı!
Então, porque tens algodão doce na tua antena?
O zaman neden anteninde pamuk şekeri var?
Sheldon, é a coisa mais doce que tu já...
Ah, Sheldon, ilk kez senden bu kadar tatlı bir söz...
Porque tens algodão doce em vez de cérebro!
Çünkü beyninin yerinde pamuk şekeri var!
Algodão doce?
Pamuk şekeri mi?
Não há forma mais doce de morrer.
Daha tatlı bir ölüm şekli düşünemiyorum.
Doce ou partida, Housers.
Şaka ya da şeker, Houser'lar.
♪ Eras tão doce e amavel.
# You're so sweet and kind. ( Şarkı )
♪ Eras tão doce... ♪ Eu gosto...
# You're so sweet... ( Şarkı ) # I like... ( Şarkı )
- És doce.
- Çok tatlı.
A seguir, no palco, a picante e doce, Cinnamon.
Şimdi sahneye baharatlı ve tatlı Tarçın çıkıyor.
Mantém-te doce, Docinho.
Böyle tatlı kal, Şekerpare.
Mas, no fundo, é um doce.
Ama özünde yumuşaktır.
Querem um doce?
Şekerleme ister misiniz?
"Os heróis mais poderosos da Terra"... Ele desfez-nos como um pedaço de algodão doce.
"Dünyanın en kudretli kahramanları." Bizi pamuk şeker gibi didikledi.
Isso é incrivelmente doce.
Bu halinle çok tatlısın.
Doce de chocolate.
Çikolata sosu.
Filmem o doce de chocolate.
Şurubu çek.
Capitão Chinook Apenas sonhando com o doce perdão.
Yüzbaşı Chinook da birilerini affedeyim diye bekliyor sanki.
No Rochedo Pau Doce, a 160 km daqui, na direcção norte.
160 km kuzeydeki Koca Çavuş Kayalığı'nda.
Rapazes, vamos ao Rochedo Pau Doce encontrar o moinho de vento cantante.
Pekala beyler. Şarkı söyleyen rüzgâr gülünü bulmak için Koca Çavuş Kayalığı'na gidiyoruz.
Temos de chegar ao Rochedo Pau Doce antes deles.
Hala onlardan önce Koca Çavuş Kayalığı'na gitmemiz gerekiyor.
Rochedo Pau Doce, aqui vamos nós!
Biz geliyoruz Koca Çavuş Kayalığı!
Aquilo é realmente um pau doce.
Tam bir koca çavuş bu.
É um pau doce e majestoso.
Kocaman güzel bir çavuş.
Aquele é doce de certeza.
Evet, kocamanmış.
Quanto tempo para o pão doce e para a burrata?
Sweetbread ve burrata için ne kadar zamanımız var?
Primeiro, precisas de algo que o "dentes tardios" ache doce e inocente.
Önce dişi geç çıkan çocuğun tatlı ve masum bulduğu bir şeyi büyüyle ele geçireceksin.
És mesmo um rapaz bondoso, generoso, delicioso, um verdadeiro doce.
Çok mu çok kibar, koca yürekli, şirin mi şirin tatlı mı tatlı bir çocuksun.
Sei que estão a preparar-se para que este rapariga tão doce, de quem devem gostar muito, morra.
Bakın, muhtemelen çok fazla sevdiğiniz bu kızın ölmemesini çok istediğinizi biliyorum.
uma pessoa infinitamente gentil, doce, generosa e genuína.
Ucu bucağı olmayan şekilde kibar, tatlı ve samimi biridir.
Até é doce.
Tatlı bir şey.
- Se não, éramos almoço para os monstros. E isso acabava com o meu lar doce lar.
- Kurtarmasam canavarlara yemek olacaktınız, bu da evimi berbat edecekti.
Um néctar tentador, não poderia ser mais doce.
Çok tatlı bu. Çok fazla cezbedici bir aroması var.