Translate.vc / portugués → turco / Elden
Elden traducir turco
2,300 traducción paralela
Acho que acabou de perder a sua boleia.
Sanrım araban elden gitti.
Vou ter que dar uma volta na minha garagem, ver o que dá para vender na internet.
Garajı elden geçireceğim, neleri satabileceğime bakacağım.
Se queremos autenticidade, temos que a iniciar.
Gerçeklik istiyorsak, birinci elden yaşamak zorundayız.
Ao crescer, pude ver pessoalmente o "jeitinho de Chicago".
Büyürken, Şikago usulünün etkilerini birinci elden tecrübe ettim.
Nos parques Austin e Humboldt, batemos o martelo onde podemos, mas na minha parte da cidade, vamos apanhar estes bastardos e pregá-los na parede.
Austin, Humboldt Parkı. Köstebekleri elden geldiğince temizledik. Ama benim bölgemde bu adileri yakalayıp duvara çivileyeceğiz.
De agora em diante, dinheiro só em cash.
- Bu andan sonra elden alıp vereceğiz parayı.
Ele ficou convencido. Esperava muita coisa.
- Ciddiyeti elden bıraktı sonlara doğru ve son anda kaybetti.
A propriedade. Diminuir os nossos custos.
İskelenin bir kısmını elden çıkar bari.
Temos de tirar um pouco da terraplanagem.
İskelenin bir kısmını daha elden çıkarmalıyız.
Ela chega aqui a abanar aquele traseiro todo pomposo e deita mão ao que lhe apetece.
Ama o kültürlü kıçını sallaya sallaya gelsin ve istediği her şeyi elden etsin.
Falando por experiência própria, eu creio que o casamento é uma instituição sagrada, que só marido e mulher conseguem estimar e entender verdadeiramente.
O zaman sana ilk elden tercübemi paylaşayım ben evliliğin gizli bir müessese olduğunu düşünmüşümdür hep ve bunu da sadece karı ve koca gerçekten takdir edebilir ve anlayabilir.
Pessoas como Michael "Hinky Dink" Kenna e "Bathhouse John" Coughlin, políticos que comandaram durante décadas a Primeira Área, infestada de gangs.
Michael "Hinky Dink" Kenna ve "Bathhouse" John Coughlin gibi adamlar 40 yıldır birinci elden çete yöneten siyasetçiler.
- O polícia observou o homicídio?
Bu gizli polis birinci elden cinayete mi tanık oldu?
Tens sido estúpido!
Gururu elden bırakmadın!
- O combate vai-se embora.
Maç elden gitmek üzere...
Temos de entregar esse vídeo.
Şu videoyu elden geçirmeliyiz.
Agora destroça-o.
Şimdi elden çıkar onu.
Vende os teus bens, livra-te do BMW, pede uma segunda hipoteca da tua casa.
Mal varlığını, BMW'ni elden çıkar. Evini ikinci kez rehin gösterip kredi al.
Eu fui possuída por um demónio, por isso tenho conhecimento de causa.
Zamanında içime şeytan girmişti, ilk elden tecrübem var.
- Nancy, não há aqui razão para perdermos a calma.
Nancy, kibarlığı elden bırakmamıza hiç gerek yok.
E, Sam... tem cuidado.
Bu arada Sam, tedbiri elden bırakma.
Relaxas uma vez, baixas a guarda e desaparece tudo.
Bir kere gevşedik mi, savunmamız düşer ve her şey elden gider.
Digam-me se o M.O. é consistente.
Diğer olay yerlerini ilk elden görmenizi istiyorum.
Sim eu acho que se vender o resto das propriedades... abaixo do valor de mercado, consigo-lhe $ 75.000.
Evet, sanıyorum geri kalanları 75,000 dolara elden çıkarabiliriz.
Achas que preparou-as para as entregar?
Kızları elden çıkarmak için süslediğini mi düşünüyorsun?
Não é muito.
Hepsini elden geçirmeliyiz. Pek fazla değil.
Temos de proceder com cuidado.
Temkini elden bırakmayalım.
Passe o capacete.
Elden ele.
Serei muito discreto.
Tedbiri elden bırakmadan.
Que tal eu voltar pela manhã, por volta das 10 : 00, e entregar o cheque à sua tia pessoalmente?
Ben yarın sabah 10 gibi gelip halanıza çekini elden versem nasıl olur?
Ele está a tentar passar por todos os irmãos Gallangher.
Evet, tüm Gallagher erkeklerini elden geçirmeye çalışıyor.
Estás a arrumar a cave?
Bodrumu elden geçireceksin yani.
Pensava que os tínhamos vendido a todos.
Hepsinin elden çıkarıldığını sanıyordum.
Tenho de dar uma vista de olhos.
Bunu iyice bir elden geçirmem lazım.
O que podemos fazer?
- Elden ne gelir ki?
Bem, tal como você observou de perto, apesar de a Humanidade nos mostrar em geral boa vontade, ainda restam pequenas bolsas hostis.
Birinci elden öğrendiğin üzere insanların gösterdiği genel iyi niyete karşın küçük bir parça düşmanlık hala mevcut.
Vamos ter...
Elden çıkarılacakları belli.
Antes de ele me procurar, eu ganhava suites em Vegas, 5 mil em Blackjack, 10 mil nos dados, e não pensava duas vezes em...
Beni yakalamamış olsaydı, Vegas'taki bir süitte beleşe ağırlanıp 21 oyununda bir elden 5.000, zar oyunda da 10.000 dolar kazanıyor olurdum ve hiçbir şeyi de kafama takmaz- -
Quantas bolas de basquetebol fomos buscar para isto?
Bu iş için kaç tane basketbol topunu elden geçirdik?
A ideia era arranjá-la e depois tentar revendê-la.
Önceleri elden geçirip yeniden satmaya çalışacaktık.
Diz-lhe que precisamos de um resultado rápido e para dar prioridade a isto.
Tez elden geri dönüş yapmasını ve sınırları zorlaması gerektiğini söyle.
Lá se vai o peixe.
Balık elden gidiyor.
Era uma bela arma, mas o que se podia fazer?
Güzel silahtı ama elden ne gelir işte, değil mi?
Restaurei-a para ti.
Senin için yeniden elden geçirdim.
A janela de oportunidade está a fechar-se.
Fırsat elden kaçıyor.
Ouve, se eles apanharem o Giordino, eles vão fazê-lo falar.
Giordino'yu yakalarlarsa bir güzel elden geçirirler.
Como nova-iorquina, depois de ter vivido os ataques terroristas, pergunto como se pode considerar alguém que pega fogo a um edifício vazio de terrorista?
Bir New York'lu olarak, terörü ilk elden tecrübe etmiş biri olarak boş bir binayı ateşe veren birine nasıl terörist denilebilir ki?
Se o cara não tivesse levado um tiro no Central Park, um dos lugares mais famosos na Terra, seu marido não estaria trabalhando aos domingos.
- Elden ne gelir? - Adam Central Park'ta,.. ... dünyanın en tanındık yerinde... vurulmamış olsaydı kocan pazarları çalışmazdı.
Aqui em Nova York aprendemos, de primeira mão, que nossos inimigos não vão parar até acabarem conosco.
New York'lular olarak ilk elden düşmanlarımızın canımızı yakmak için ellerinden geleni yapacağını biliyoruz.
Que podemos fazer?
Elden ne gelir?
Não baixe a guarda.
Tedbiri elden bırakmayın.