English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Elo

Elo traducir turco

835 traducción paralela
Mas o barco é o último elo.
Ama gemi evle aramızdaki son bağ.
Ah, aí está, o elo que faltava. A testemunha que vai nos ajudar a achar o motivo.
Ah, işte o... kayıp halka gerekçeyi anlatmama yardım edecek tanık.
Meu caro Joseph, para fortalecer o elo que une a nossa família feliz que se adequaria mais do que...
Sevgili Joseph, mutlu ailemizi bir arada tutan bağı güçlendirmek için en uygun şey...
Há um elo entre Sr. Mars e os Sternwood.
Bay Mars ve Sternwoodlar arasında bir bağ var.
Foi o meu único elo com a realidade.
Beni delirmekten kurtaran tek şey o oldu.
Estava apenas a oferecer-me como elo de ligação...
Sadece yardımımı sunuyorum...
Aqui está uma corrente, na qual cada elo é mais espesso do que 0.5 cm, puro ferro, mais forte do que aço!
İşte her halkası yarım santimlik zincir. Saf çelikten. Demirden bile daha dayanıklı.
Suponho que o neutrino possa ser descrito... como sendo o elo perdido entre energia e matéria.
Neutrino ; enerji ve madde arasındaki eksik bağlantı olarak tanımlanabilir.
Ele será o elo de ligação entre os nossos governos e destacou alguns homens para acompanhar o seu pelotão.
Kendisi hükümetler arasında bir irtibat subayı gibi hareket edecek... ve faaliyetlerinize yardımcı olması için gerekli adamları görevlendirecek.
Não há um elo emocional.
Duygusal bir bağ yok.
O elo que faltava entre o primata que não evoluíu e o macaco.
Gelişmemiş yaratıkla maymun arasındaki kayıp halka.
"Não sou o elo que falta."
"Ben kayıp bir halka değilim."
Se fosse o elo que falta, os textos sagrados não valeriam nada.
Eğer kayıp halka olsaydı, kutsal yazılar, kağıtlarından daha değersiz olurdu.
O elo que faltava na cadeia da evolução!
Evrimsel zincirdeki kayıp halka.
Rojan, é apenas um elo da cadeia, a cumprir uma ordem dada há 300 anos.
Rojan, zincirin bir halkasısın, 300 yıl önce verilen bir emri izliyorsun.
Onde posso encontrá-la? Onde está o elo que a ligava ao sol?
Seni güneşle buluşturan o bağ nerede?
O próximo elo da cadeia.
Zincirin en son halkası.
Nestes casos, raramente há um elo de ligação.
Psikopatlarla ilgili genellikle zincirleme bir hareket dizisi yoktur.
O individual só é importante na medida em que ele estabelece um elo criativo entre o passado e o futuro em seus filhos, ou em seus netos...
Bireyin önemi bir yere kadardır ; ... insanlığa katkısı kadar, çocuklarının ya da torunlarının geçmişle ve gelecekle olan yaratıcı bağlarını sürdürdüğü sürece.
Que há de mais forte do que um elo familiar?
Aile bağından daha yakın bağ var mıdır?
- Basta quebrarmos um elo. - Como as gambiarras de Natal.
Bir halkayı kırarsak... aynı yılbaşı ağacı ışıkları gibi.
É o elo vital de um programa em que eu e os seus chefes dedicámos muitos anos de esforço.
Bu, bir programın en hayati aşamasıdır. Ben ve liderleriniz, uzun zamandır bu yolda büyük emek harcıyoruz.
que formava um elo inevitável com este lenço que encontrámos com a arma e a estola.
Silahla şalın yanında bulduğumuz bu mendille kaçınılmaz bir bağı vardı.
Aquele transmissor é um elo vital entre V'Ger e seu Criador.
O iletici V'Ger ile Yaratıcısı arasındaki can alıcı bağlantı.
Daqui por diante, para que não esqueçamos o elo que nos liga, reunir-nos-emos sempre num círculo, para ouvir e contar feitos de bravura e bondade.
Bundan böyle, bağımızı hatırlamak için... hep daire şeklinde toplanacağız. Doğru ve cesur eylemleri duymak ve anlatmak için.
Tal como um elo numa corrente desde o passado até ao futuro... Juntam-se a mim as crianças que um dia hão-de nascer...
* Geçmişten geleceğe uzanan bir zincirin parçaları gibi, * henüz doğan çocuklarla beni birleştiren,
Criei-a elo por elo e metro por metro.
Bunu halka halka, santim santim ben yaptım.
Agora tenho a evidência de que os homens são o elo perdido na evolução.
Erkeklerin evrimini tamamlayamadığı ve bizimle maymunlar arasında bir yerde olduğuna dair tezimi kanıtlayabileceğime inanıyorum.
Um elo vital na cadeia alimentar.
Besin zincirinin çok önemli bir halkası. Ben işi kastetmemiştim.
Tom é o elo da história. Seja lá quem for, entenda.
Tom hikayenin kilit oyuncusuydu.
Já o elo entre pais e filhos não existe neste mundo?
Bu dünyada babalar ve oğullara yer kalmadı mı? Pekâlâ, öyle olsun!
A morte deste sacerdote constituiria o primeiro elo da cadeia de que eu agora também faço parte.
Rahibin ölümü şimdi benim de bir parçası olduğum bu zincirin ilk halkasını oluşturdu.
É o Elo Perdido.
zincirinden yeni kurtulmuş.
É porque eles têm um elo em comum
Geçinirler çünkü onlar ortak bir ilişki yaşıyorlar.
O Pequeno Elo.
Dinky Link.
- É só um elo na cadeia!
- Zincirin halkalarından biri sadece!
Dr. Walker, a nossa função é basicamente servir como elo de ligação.
Dr. Walker, biz daha çok bağlantıları kurarız.
O seu elo perdido.
Eksik bağlantınız.
Cada elo na cadeia apenas considerará uma troca.
Bu pullar ancak takas edilebilir.
O elo entre os três é forte, difícil de penetrar.
Bu üçü çok güçlü.
Consigo construir um castelo de cartas de sete andares, colocando uma carta na outra com precisão matemática, mas não consigo encontrar o último elo deste caso tão misterioso!
Yedi kat kart dizebiliyorum matematiksel hesapla kartları üst üste koyuyorum. Ama bu gizemli olaydaki son bağlantıyı bir türlü bulamıyorum!
E o último elo da cadeia era de papel, mas não era um testamento.
Ancak zincirin son halkası, bir kağıttı. Ancak vasiyetnamesi olan kağıt parçası değil.
Estou diante de uma garagem da zona Este de L.A....... o último elo de uma cadeia de ladrões presos pela Polícia local nos últimos três dias.
East LA'de bir garajın önündeyim. LA Polis Teşkilatı'nın üç gündür baskın düzenlediği çalıntı oto montaj yerlerinden sonuncusu.
Se não cooperar, o Inspector-Chefe Japp, da Scotland Yard, saberá que o senhor é o elo ilícito entre o Sr. Van Braks e o Sr. Rolf.
İşbirliğinde bulunmazsanız, Londra Emniyet Müdürlüğü'nün Baş Müfettişi Japp Mösyö Van Branks ile Mösyö Rolf arasında yasadışı aracılık yaptığınızı öğrenir.
Era um homem ou era de facto, o legendário elo desaparecido conhecido como Big Foot?
Bir insan mıydı, ya da gerçekte.. efsanevi kayıp Kocaayak mı?
O elo mental.
Bir zihin-birleşimi.
Quem sabe com um elo mental vulcano.
Belki bir Vulcan zihin dokunuşu.
O último elo de uma antiga estirpe de gigantes!
Devlerden gelen bir zincirin son halkası!
Ele disse que, em princípio, não se opunha a um elo de casamento com a família dele.
Dedi ki...
FBI apanha elo de Quadrilha STEPHANIE MASON
Stevie.
Deve existir um elo perdido aqui.
Eksik bir bağlantı olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]