Translate.vc / portugués → turco / Emails
Emails traducir turco
477 traducción paralela
O hacker roubou milhares de ficheiros, emails. Eu gravo tudo.
Saldırgan Osires'tan gerçek anlamıyla binlerce dosya çalmış Araştırma makaleleri, belgeler e-postalar herşeyi kaydetmiştim
Meço 1.60 metros. Gosto de pequenos acessórios e cobro taxas nos emails.
55 yaşındayım, küçük aletleri severim... ve ek olarak vergi memurluğu yapıyorum.
Liguei por causa do seu aviso sobre a vulnerabilidade do envio de emails.
Aslında geçenlerde hücresel sistemlerdeki açıklar hakkında yaptığınız açıklama için arıyorum
O hacker roubou milhares de ficheiros, emails, : eu gravo tudo.
Saldırgan Osires'tan gerçek anlamıyla binlerce dosya çalmış Araştırma makaleleri, belgeler e-postalar herşeyi kaydetmiştim
Estás a ler-lhes os emails.
Hadi dostum adamların mesajlarını okuyorsun
Conheço a técnica de envio de emails.
Ben bu dövüşün tekniklerini biliyorum
Emails, apagados dos subdirectórios, mas não do disco rígido.
Alt dosyalarından silinen fakat hard diskinden silinmeyen bir e-mail.
- Uma série de emails.
- Bir ileti serisi.
Durante 6 meses, o Cobra enviou emails à Scully do Departamento de Defesa, onde trabalha num projecto sigiloso de investigação.
Gelişmiş Araştırmalar için karanlık bir projede çalıştığı Savunma Bakanlığı'ndan Scully'e altı aydır e-mail gönderiyordu.
- Não, são os emails da Scully para o Cobra.
- Hayır. Buldukları Scully'nin Cobra'ya gönderdiği cevaplar.
Os últimos 5 emails aludem a um encontro para troca de informação sobre o projecto.
Son beş yazışmada Kobra'nın üzerinde çalıştığı bir projenin bilgilerini takas edecekleri bir buluşmadan bahsediliyor.
Emails, cartas, faxes... eu enviei-te tudo e tu não me respondeste a nada... muito mau.
Çok kaba. MBA zor bir iş, Naina! Seni meşgul eden bir tek MBA mi?
- Falamos e mandamos emails.
- Bak konuşuyoruz sadece. - E-mail atıyoruz o kadar.
Talvez haja uma pequena animação com um rapaz de papel numa bicicleta. a apanhar emails de uma bolsa e projectando-os para o desktop.
Belki küçük, bisikletli gazeteci bir çocuk kesesinden e-mektupları çıkarıp masama yığar.
Por tua causa, as minha chamadas não são atendidas, os meus faxes não são enviados. Estou constantemente a receber emails dirigidos a Grane Adloaf.
Söyler misiniz, yapılı tamircinin gizemli cinayetinde okuyucuda cinsel bir tepki uyandırmak istediniz mi?
Os emails dos amigos estão sempre a falar das... velhas rampas, no centro da cidade, do lado oeste.
Arkadaşlarından gelen e-postalar Batı Yakası'ndaki eski yükleme rampalarından bahsediyor.
Você pensa que eu era capaz de estar a mandar emails ao meu filho, a meio da noite?
Gecenin bir yarısı oğluma e-posta gönderdiğimi mi düşünüyorsunuz?
Você mandou-lhe alguns emails.
Ona bazı e-postalar göndermişsin.
Talvez goste de receber emails.
Belki e-posta almaktan hoşlanıyordu.
Aqui está a pasta completa, incluindo todos os emails trocados entre a Georgia e o Morgan esta semana.
Dosyanın tamamı burada. Bu hafta Georgia ve Morgan'ın birbirine attığı bütün e-postalar da içinde.
A questão é esta. Se ele lhe deu um roipe, a levou para o apartamento dela e a violou, não podia ter ido ter com a Linda à outra ponta da cidade. E nos registos de chamadas e emails da Linda não há nada que a ligue a ele.
Sorun şu, eğer ona uyuşturucu verip evine götürüp tecavüz ettiyse şehrin öbür ucuna gidip Linda ile buluşması imkansız ve Linda'nın telefon veya e-posta kayıtlarında onunla ilişkili hiçbir şey yok.
- Assim parece, pelos emails.
Şifrelerini çözdüğüm e-maillerde kesinlikle şunlar bulunuyor :
- Reencaminha-nos todos os emails.
MEM4XP. Tamam. Chloe, bütün e-mailleri bize göndermeni istiyorum.
- O remetente dos emails é Lee Jong.
Buldum. E - mailleri gönderen adamın adı Lee Jong.
Os emails que enviou não deixam margem para dúvidas.
Hayır, efendim. Gönderdiği e - mailler şüphe bırakmıyor.
Os emails dele não deixam margem para dúvidas.
Yolladığı e-mailler şüpheye yer bırakmıyor.
Quero telefonemas, emails, correio caracol, quero tudo enviado para a UAT e analisado.
Telefon görüşmeleri, e-mail'ler, gereksiz mail'ler... Her şeyi analiz için CTU'ya gönder.
Hoje, já deixei quatro recados e mandei três emails.
Bugün dört mesaj ve üç e-posta bıraktım.
Escrevam os seus emails nas costas das folhas para nos podermos enviar notícias regularmente.
Bu arada, herkes posta adreslerini... şuradaki listeye yazsın. Böylece size daha kolay ulaşabilelim.
Tenho de parar de fazer piadas nos emails.
E-postayla şaka yapmayı bırakmam lazım.
Existem mais de 20.000 ligações e emails.
20,000'den fazla telefon ve e-posta var.
Mas eu verifiquei os emails, mensagens e registos telefónicos e nada encontrei.
Evet, ama e-postalarını kontrol ettim, I.M.lerini ve telefon kayıtlarını ama birşey bulamadım.
Apesar das condições do disco previamente mencionadas, consegui recuperar partes de umas dezenas de emails.
Sabit disk az önce bahsettiğim durumda olmasına rağmen... 24 e-posta dosyasının bazı bölümlerini kurtarabildim.
Estou a responder a emails.
Ben e - postalarımı kontrol edeceğim.
Vão começar a cobrar pelos emails, sabes?
İnsanları e-mail yüzünden dava edemezler.
Não, não, a única coisa que fazemos é... Mandamos emails
Hayır, hayır, şu aralar onunla sadece e-mail'leşiyoruz.
Não quer dizer que nunca mais nos vamos ver ou mandar emails..
Sonuçta telefonda konuşacağız, birbirimize e-mail atacağız ve...
Esqueceste o envio de emails.
Doğrudan postalamayı unuttun.
- Os emails não fazem parte.
Doğrudan postalama bu stratejinin bir parçası değil.
Se tivesses lido o relatório como eu li... Páginas 23 à 29. Envio de emails.
Eğer benim gibi raporu okumuş olsaydın, 23 ve 29. sayfalar arasında doğrudan posta olduğunu görürdün.
Disse especificamente que não quero envio de emails.
Özellikle "İstenmeyen posta" yok demiştim.
Se não quero envio de emails, é porque não devem enviar emails.
"İstenmeyen posta yok" demek, "Doğrudan posta yok" demek.
Foi o meu filho que vos autorizou a mandar emails?
Oğlum bunu yapabileceğinizi mi söyledi?
O filho do Sr. Nordhaus pediu-nos para não falar ao pai nos envios de emails.
Bay Nordhaus'un oğlu özellikle babasına doğrudan postalardan bahsetmememizi istedi.
Porque daqui a 5 anos, quando os emails surtirem efeito, o Sr. Nordhaus já cá não está.
Çünkü beş sene sonra, doğrudan postalar etkili olduğunda,... -... Bay Nordhaus ölmüş olacak.
- Não tinhas dito envio de emails.
# No, I don't care if #
Só faço o que diz nos emails.
Ben sadece mail'lerde istediklerini yapıyorum.
Jennifer, nós localizamos os emails do Lee num café em Flagler, e o dono identificou o Lee como Walter Resden.
Jennifer. Lee'nin e-mektuplarının Flagler'daki kafeden gönderildiğini tespit ettik. Kafenin sahibi de Lee'yi Walter Resden olarak teşhis etti.
Tenho muita experiência com... computadores..., você sabe..., e-mails... enviar emails, receber emails, apagar emails...
Tüm bu bilgisayar işiyle... çok fazla tecrübem oldu, bilirsin. E-posta... E-posta yollamak, E-posta almak, E-posta silmek.
Estou tentar ler os meus emails.
E - postalarımı okumaya çalışıyorum. İzin verir misin?
Agora quero certificar-me que temos acesso a todas as contas de computadores, emails, memos, e correspondencia vista neste escritorio nos ultimos dois anos. Sim.
- Evet.