English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Embargo

Embargo traducir turco

117 traducción paralela
Como um embargo.
Bir tür ambargo belki.
Devíamos ter esperado a seguir ao embargo do petróleo.
Petrol ambargosundan sonra beklenirdi.
Agora, ameaçam-nos com um embargo às matérias-primas de que precisamos.
Şimdi de ihtiyaç duyduğumuz hammaddelerin ambargosuyla tehdit ediliyoruz.
" Assim, imporemos um embargo total a todo o comércio com o Japão.
" Bu nedenle, Japonya ile tüm ticari ilişkilerde tam amborga uygulayacağız.
O embargo aproximou ainda mais o Japão do Eixo.
Bu durum Japonları, Mihver devletler safına, iyiden iyiye yaklaştırdı.
Aumentou o prazo dos diplomatas mais um mês, até 25 de Novembro, mandando enviados a Washington para acabar com o embargo.
Bu nedenle diplomasiye tanınan süreyi, 25 kasıma kadar uzattı. Washington'a özel elçiler göndererek, sorunun barışçıl yollardan çözümü aradı.
Eu, princesa encantada Embargo.
Ben de, masal prensesi. Ambargo, haydi!
Levantem o embargo.
Ambargoyu kaldır.
E pediu um embargo à publicação.
Mahkeme kitabı engelliyor.
Agora que sabemos isso, o que podemos fazer contra o embargo?
İyi, peki mahkeme kararını nasıl kaldırtacağız?
A Grã-Bretanha impôs embargo de petróleo à Rodésia, após a declaração unilateral de independência.
İngiltere, Rodezya'nın bağımsızlık ilanından... sonra petrol ambargosu başlattı.
Nós exigimos um embargo do comércio e sanções contra Rutia.
Rutia'ya ambargo konulmasını ve tüm ticaretin askıya alınmasını talep ediyoruz.
Enquanto durar este embargo...
Ambargo devam ettiği sürece...
Estou farta de homens "? A história do embargo aos pénis?
Penis ambargosuna falan.
"A história do embargo aos pénis! ?"
Penis ambargosuna falan.
Juro que, se houver mais algum problema, eu próprio embargo a obra.
Eğer bir eksiklik kalırsa, burayı kendi ellerimle mühürleyeceğim.
Embargo à China se apoiar a Coreia.
Çin Kore'yi desteklerse ilişkilerimiz donar.
Nós não estamos ainda a meio dum embargo à diversão?
Hala eğlence ambargosunun içinde değil miyiz?
O embargo está levantado.
Ambargo kalktı.
Sei que não é o tipo a quem queres vender a loja porque tenho aqui o embargo.
Dükkanı satmaya çalıştığın adam olmadığını biliyorum. Çünkü resmi karar aldırdım.
Não podias obter um embargo tão depressa!
Bu kadar çabuk karar aldıramazsın.
- O embargo contra Cuba.
Küba ile olan ticaret ambargosundan.
Kennedy pôs um embargo comercial sobre Cuba impedindo o embarque de calças "Sansabelt" cubanas, muito populares na altura.
Kennedy Küba'ya ticari ambargo koyarak zamanında hayli popüler olan Küba üretimi Sansabelt Pantolonların nakliyesini büyük ölçüde engelledi.
Quando a coisa se calmou, sem embargo, François Feuillere foi retirado do seu cargo por Alan Jardeen.
Ancak borç ödendikten sonra, François Feuillere'in yerini Alan Jardeen aldı.
A primeira medida lógica seria um embargo económico.
İlk mantıklı adımları ekonomik ambargo olacaktır.
A União Mundial está a planear um embargo comercial contra nós.
Dünya Birliği... bize karşı tam ticaret ambargosunun derecesini artırmış.
Sr. Monroe, um dos seus vizinhos garante que a sua casa excede a altura definida e solicitou o embargo imediato da obra.
Bay Monroe komşularınızdan biri çatınızın gereğinden yüksek olduğundan şikâyetçi oldu. Ve inşaatın durdurulması için resmi başvuruda bulundu. Hemen.
Hoje, aos bósnios é negado o direito de se defenderem por um embargo de armas que a ONU impôs contudo, neste preciso momento, a guerra continua sem sinais de pacificação.
Savaş halen barışçı bir tutum olmamasına rağmen sürüyor ve BM'nin silah ambargosu yüzünden Boşnakların kendilerini koruma şansı ellerinden alınıyor.
Embargo total ao amor querida!
Aşk ambargosu, bebeğim. - Uzun sürmez.
Desde o embargo da ONU, ninguém transacciona diamantes sangrentos.
B.M. Ambargosundan beri, çok az kişi elmas ticaretine cesaret ediyor.
Números da ONU dizem que, o numero de crianças iraquianas mortas por causa das bombas ou do embargo eleva-se a 500 000.
BM, ölen bomba ve etkilerinden ölen Iraklı çocuk sayısının 500.000 civarı olacağını tahmin ediyor.
Para evitar que o embargo destrua o seu país, irá retirar-se do Kuwait?
Ülkenizi mahveden ambargoya engel olmak için... Kuveyt'ten çekilecek misiniz?
Se um embargo obrigasse os americanos a retirarem-se de um dos seus Estados, digamos, o Havai, então, talvez os iraquianos pensassem em retirar-se do Kuwait.
Eğer bir ambargo Amerikalıların kendi eyaletlerinden birinden... mesela Hawaii'den... çekilmesine neden olursa, o zaman belki Iraklılar da çekilmeyi düşünür.
Por culpa do embargo do Wilson... há que comprar as armas no mercado negro.
Wilson'ın ambargosu yüzünden... silahları karaborsadan almak zorunda.
Vosso presidente Wilson levantou o embargo de armas.
Başkanınız Wilson silah ambargosunu kaldırdı.
Ainda que não possamos controlar tudo, e as caricaturas sejam tolas, não podemos evitar ver-nos arraigados instintivamente buscando uma solução que sem embargo nos satisfaça.
Ya da artık ne tepki verirse! İşleri kontrol altında tutmak çok zor.
E, Dana, quero um embargo de 48 horas nesta história.
Dana, bu olaya 48 saat ambargo koyuyorum.
- Monta um embargo.
- Ambargo uygula.
Não tem ouvido? O Nixon diz que estamos numa recessão. Inflacção, embargo de petróleo, os Yanquees estão à venda,
Hey, Nixonın söylediklerini duymadın mı, ekonomik durgunluk, enflasyon, petrol ambargosu, mahzenlerde Yankiler.
embargo de petróleo árabe...
Arap petrol ambargosu...
Há um pequeno embargo.
Küçük bir sorun var.
Se mantivermos o embargo energético, podemos contar brevemente com um governo pacífico e secular, favorável ao Ocidente e aos negócios? - É possível. É complicado.
Bilmek istediğim şey, eğer ambargoya devam edersek günün birinde laik, modern, batı tarzı bir hükümet olacak mı?
Se eu fizesse o meu trabalho como deve ser um embargo de armas era praticamente ineficaz.
Konu şu ki, işi doğru yaparsam bir silah ambargosunun pratikte uygulanması imkânsız olurdu.
Sabes qual é a sanção para a quebra do embargo.
Ambargo delmenin suçunu biliyorsun.
Harlan, entrou no coma, faz um ano. E sem embargo, aqui está.
Harlan bir sene önce komaya girmişti ve ona rağmen...
A Grã Bretanha, EUA, e Holanda impuseram sanções e um embargo de petróleo.
İngiltere, A.B.D. ve Hollanda.... bazı yaptırımlar ve petrol ambargosu uygulamaya başladılar.
A Kylie e eu ainda não tínhamos dormido juntos, mas eu tinha uma sensação de que o seu embargo sexual de quatro semanas estava prestes a acabar.
Kylie ile hâlâ birlikte olmamıştık ama dört haftalık ambargonun bittiğini hissediyordum.
Última chamada para embargo do voo 420 para Las Vegas.
Las Vegas'a giden Uçuş 420 için son çağrı.
Por causa do embargo a Cuba, são transportados em jacto particular...
Küba'daki ambargo yüzünden bunları özel jetle getiriyorum.
Embargo.
Ambargo başlamak!
Esse embargo é ridículo.
Kanun kanundur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]