Translate.vc / portugués → turco / Encontro
Encontro traducir turco
24,176 traducción paralela
Foi um jantar de encontro.
O buluşma yemeğiydi.
Estou num encontro com o Fred, e acho que é hoje que nós...
Fred ile buluştuk ve sanırım bu gece biz bir şeyler...
- Encontro um comboio para vos levar.
- Orası 25 kilometre uzakta. - Sana bir tren bulabilirim.
Eu tenho que arrancar para a estação antes do meu encontro de dança.
Dans buluşması için durağa gideceğim.
Como foi o encontro com o Roman Bain?
Roman Bain'le tanışmak nasıl birşeydi?
Encontro-vos depois.
Sonra görüşürüz.
Encontro-me, sentindo culpa, a ceder à minha frustração e devaneios.
Saçma sapan düşüncelere bel bağladığımı anladım.
Como privada o suficiente para ter um encontro com uma celebridade. Que eu não estou à vontade para citar,
Adını vermeyeceğim bir ünlüyle buluşacak kadar sakin midir?
Se estiver vivo, eu encontro-o.
Hayattaysa, onu bulacağım.
És um tipo normal, num encontro normal.
Normal bir buluşmaya giden normal bir adamsın.
? Este encontro já foi ao ar.
- Pekâlâ, buluşma sona erdi.
Ouvi o ápice desse encontro.
- En önemli anlarını duydum o buluşmanın.
Acho que o encontro não foi tão bom como esperavas.
Buluşmanızın düşündüğün kadar iyi geçtiğini sanmıyorum Walter.
Tudo o que me lembro é... ir para o carro depois do nosso encontro.
Tek hatırladığım buluşmamızdan sonra arabama gittiğim.
Não tinha um encontro há meses e vi "O Diário de uma Paixão" um dia antes de te ligar...
Aylardır kimseyle buluşmamıştım ve seni aramadan önce The Notebook filmini izledim...
Programei alguns SMS de cortesia depois do nosso encontro.
Buluşmamızdan sonra bir kaç devam mesajı programlamıştım.
E como o nosso encontro correu bem.
Ve buluşmamızın çok iyi gediğini de görünce...
Lamento pelo teu encontro ter sido tão mau.
Randevunun kötü geçmesine üzüldüm.
Só para que conste, este não foi o pior encontro que tive...
Bil diye söylüyorum, bu geçirdiğim en kötü buluşma değildi...
Um encontro às cegas não é assustador depois de uma bomba explodir em cima de ti.
Tepende C-4 patladıktan sonra ilk buluşmalar korkutucu gelemez.
Se vale alguma coisa, sei que não querias que soubessem o quão horrível o encontro foi.
Ve ne pahasına olursa olsun arkadaşlarının randevunun ne kadar kötü geçtiğini bilmesini istemediğini biliyorum.
Walter... O teu encontro só foi mau porque estavas a tentar controlar tudo.
Walter randevunun kötü geçmesinin tek sebebi her şeyi kontrol etmeye çalışmandı.
Pedi ao Ministro dos Negócios Estrangeiros para ir a Washington e planear um encontro com Eisenhower para começarmos a discutir uma abordagem unida para trazer os russos de volta à família.
Bu nedenle Dışişleri Bakanı'ndan Washington'a gidip Rusları aileye geri kazandırma konusunda birlikte hareket etmemizi tartışmak için
Raramente um encontro forçado é proveitoso.
Zorla yapılan işten hayır gelmez.
A vítima de um desafortunado encontro com um autocarro de Seattle.
Seattle Cross Town talihsiz buluşma noktası kurbanı.
Bem, normalmente espero pelo quinto ou sexto encontro para falar a uma mulher sobre o assunto do ex condenado.
Eski bir mahkum olduğumu söylemek için genelde beş altı kez çıkana kadar beklerdim.
Vou ver se encontro forma de ajudá-lo a sair desta trapalhada.
Bakalım onu bu durumdan kurtarabilecek bir şey bulabilecek miyim?
Encontro você naquele lugar.
Mekanda buluşuruz.
O que você acha de um encontro às cegas?
Kör randevuya ne dersin?
Depois, encontro a farda da Beth?
Sonra da Beth'in üniformasını buluyorum. Asıl sen bana neler olduğunu söyle.
Quero dizer, nunca tivemos sequer um primeiro encontro romântico.
Daha romantik bir ilk buluşmaya bile çıkmadık.
Pode ter sido usado como ponto de encontro, se o tráfico continuar a ser uma hipótese.
Hala kaçakçılık diyorsak buluşma noktası olabilir.
Está bem, certo, porque a minha cabeça tem um encontro com esta macia... macia a semi-rígida almofada de penas de ganso.
Tamam, güzel çünkü kafamın orta ölçekli... Orta ölçekli bir kaz çiftliğiyle randevusu var.
Encontro-te lá atrás daqui a dez minutos.
10 dakikaya arkada bulusalim.
E onde é que encontro o Clarence?
Clarence'i nerede bulabilirim peki?
A minha mãe tem um encontro com o "namorado" novo, por isso, vou dormir na sala de exposições.
Annemin yeni "sevgilisiyle" randevusu var da. Ben de galeri bölümünde yatarım artık.
Estou atrasada para um encontro.
Toplantıya geç kaldım.
Ao primeiro sinal de problemas, vá ter connosco ao ponto de encontro "Bravo".
İlk sorunda, Bravo buluşma noktasında buluş bizimle.
Encontro na quinta-feira.
Bana adamı anlat.
Sabem como eu sou. Colecciono um rabo de qualidade sempre que encontro um.
Beni bilirsin, nerede bulursam bulayım iyi kalçaların koleksiyonunu yaparım.
Agora está desaparecido e não o encontro para terminar tudo ou para confrontá-lo por trabalhar para o Sr. Boss.
Şimdi gerçek yüzü ortaya çıktı bu sefer de ayrılmak için bulamıyorum. ya da Mr. Boss'a çalışmasıyla ilgili yüzleşmek için.
Sabes que tens um encontro com o Donald Cooperman?
Donald Cooperman'la randevun olduğunu biliyorsun, değil mi?
Ok. Bem, se não precisas de mim, então tenho um encontro.
Başka bir şey yoksa bir randevum var.
Eu encontro a Rayna Cruz, eles contam-me tudo.
Rayna Cruz'u bulursam boşlukları dolduracaklar.
- Já evoluímos para um encontro?
- Görüşmeden "randevu" ya mı geçtik?
Vou lá acima ver se encontro o drone.
Ben oraya gidip dronu bulup bulamayacağıma bakacağım.
Se fizer isso, encontro algum?
- Arasam bulur muyum?
Sabe o que é ter um encontro arruinado porque a Google mudou de fonte?
Google yazı tipini değiştirdi diye randevu nasıl mahvolur biliyor musun hiç?
Um encontro de Primeras na Truth. E depois ele mata o Shin ali mesmo?
Primeralar Truth'da toplanıyor ve kulübün ortasında Shin'i indiriyor.
- Como o encontro?
- Birlikte 2016'da. - Nasıl bulabilirim?
Como foi o encontro?
- Büyük buluşma nasıl geçti?