Translate.vc / portugués → turco / Ender
Ender traducir turco
887 traducción paralela
É isso que torna o nosso trabalho tão difícil e os nossos sucessos tão poucos.
tür katiller arkalarında çok ender delil bırakırlar.
Umas horas passadas sob o signo, tão raro, da amizade.
Ender bulunan bir dostluğun damga vurduğu saatler.
Isso é raro, meu caro Saint-Aubin, acredite, é raro!
Bugünlerde çok ender bulunan bir şey sevgili Saint-Aubin. Hem de çok ender.
Eu percebi que tinham encontrado aquela coisa rara :
O ender şeyi bulmuşlar :
- É uma qualidade rara hoje em dia.
- Bu günlerde ender rastlanan bir nitelik.
- Uma moça de tantas raras qualidades.
- Pek çok ender rastlanan nitelikleri olan bir kız.
E muito raramente, assisto ao momento de revelação pelo qual os crentes esperam e oram.
Çok ender olarak gerçek inananların beklediği ve dua ettiği.. .. vahiy anını tecrübe ederim.
"Esta noite Menina Margo Channing teve uma interpretação na tua peça banal como nunca vi antes, e não espero ver novamente."
"Bu gece Bayan Margo Channing sizin müthiş oyununuzda.. .. daha önce hiç görmediğim ve ender olarak tekrar görmeyi beklediğim bir performans ortaya koydu."
Dois meses depois, em fevereiro de 1944, durante uma das raras visitas de Rommel ao lar, seu velho amigo, Dr. Karl Strolin, procurou por ele de novo.
Bundan iki ay sonra... Şubat 1944'te Rommel'in Atlantik duvarından uzak olduğu ender anların birinde... eski dostu Dr. Karl Strolin tekrar ortaya çıktı.
De facto, as duas coisas raramente andam juntas.
- Bu ikisi ender olarak birarada bulunur.
Você tem um raro talento com a espada.
ama kılıçta çok ender bir yeteneğe sahipsin.
Não é habitual, mas...
Biraz ender...
É um raro privilégio.
Bu ender rastlanan bir ayrıcalıktır.
Ele é um homem raro.
O da ender rastlanan biridir.
No Velho Oeste, justiça e tribunais eram incompatíveis.
Eski Batı'da, Yargıç ve mahkeme salonlarına ender rastlanırdı.
Sim, uma miúda normal. Isso é raro.
Evet, normal bir kiza ender rastlanir.
Sou dos poucos que gostam deles.
Onu seven ender kisilerden biriyim.
Bem, é um pouco invulgar, mas sabe, o Tiffany's é muito compreensivo.
Bu gerçekten ender rastlanır bir durum ama, Tiffany çok anlayışlı bir yerdir.
- Ou alguma doença rara
- Ya da ender bir hastalık
- É um talento muito raro.
- Bu ender rastlanır bir yetenek. - Evet.
Portem-se bem e amanhã dou-vos mais deste raro talento.
Yarın akşam da böyle şeker olun, ender kabiliyetimden örnekler sergileyeyim.
Fräulein vai ser a todas as refeições, ou apenas ao jantar que tenciona fazer-nos passar pelo raro e maravilhoso novo mundo da indigestão?
Fräulein her yemekte mi, yoksa sadece akşam yemeğinde mi bizi bu ender ve harika yeni dünyaya götürmek niyetindesiniz? Hazımsızlık dünyasına.
Isso é muito raro, porque é muito caro.
Buna ender rastlanır, çünkü pahalıdır.
"Somos algo raro"
# Biz ender bir şeyiz
Eu sou apenas uma princesa com um dom raro transmitido de geração em geração.
Ben sadece ender bir yeteneği olan bir prensesim nesilden nesile geçmiş bir yetenek.
Isso podia dar à audiência um velho raro deleite.
Ve seyirci çok ender bir şey görür
E esta extrema agilidade desenvolve uma rara habilidade
Ve bu aşırı çeviklik Ender bir yetenek getirir
Um tipo raro, até mesmo para um Vulcano.
Ender bulunur, bir Vulcanlı'da bile.
Sim, eu diria que é raro.
- Evet, ender olduğunu söyleyebilirim.
É raro, até para um vulcano.
Ender bulunur, bir Vulcanlı'da bile.
- Sim, diria que é raro.
- Evet, ender olduğunu söyleyebilirim.
Ser capaz de chorar é uma qualidade excepcional num homem.
Bence ağlayabilmek, erkekte ender rastlanan bir meziyettir.
Um prémio raro.
Ender rastlanan tarzda.
Devemos, assim, concluir que este alienígena é aquela raridade tantas vezes inexplicável, uma mutação, algo único.
Bu nedenle bu uzaylının, ender rastlanan, tanımlanamayan bir mutasyon örneği olduğu sonucuna varabiliriz.
É raro e fatal, se não for tratado em 24 horas. Já tive. Quase morri.
24 saatte tedavi edilmezse öldüren ender bir hastalık.
O vírus de que precisa é muito raro.
Aradığınız virüs çok ender rastlanan cinsten.
"Uma actuação brilhante de rara sensibilidade."
"Ender algılamaya sahip parlak bir performans."
- É uma coisa rara.
- Bu, ender bir şeydir.
Raramente acontece.
Bu gibi şeyler artık etrafta çok ender olmakta.
Boas ideias são raras por estes dias.
Güzel fikirlere bugünlerde ender rastlanıyor.
Muito raras.
Oldukça ender.
Os raros metais...
Ender bulunan madenler...
A maior parte do tempo não o sinto.
Bunu tanımlayamam ve gündelik hayatta da ender hissederim.
Foi por causa de um indesejado fungo que cresceu por acidente numa placa esterilizada, que Sir Alexander Fleming deu ao mundo a penicilina.
İstenmeyen bir mantarın steril bir kapta kazara büyümesi şeklindeki ender bir başlangıç sayesinde Sör Alexander Fleming dünyaya penisilini kazandırmıştı.
Esta minoria, muitas vezes ignorada, é raramente divulgada perante o grande público.
Bu ihmal edilmiş azınlık, halkın dikkatine ender olarak getirilmektedir.
Sabiam que há uma espécie de tartaruga que... que...
Yani duydunuz mu acaba ender bulunan bir kaplumbaga... bu tur...
Que há uma espécie de tartaruga que... Que podem foder durante três dias sem parar?
Ender bulunan bir kaplumbaga turuymus... 3 gun boyunca surekli ciftlesirmis?
Eles precisam, pois o meu grupo sanguíneo é muito raro.
Ender bir kan grubum var, önemle istediler.
Bem, nunca vi uma coisa como isto, nunca vi uma coisa destas... nunca vi uma coisa assim na minha vida. - É o animal mais raro da Terra.
- Bu dünyanın en ender hayvanıdır.
É terrivelmente raro. Estou tão feliz por virmos.
Bu çok ender bulunur.
É raro encontrar peritos de selos.
- Pul uzmanlarına ender rastlarım.