Translate.vc / portugués → turco / Estara
Estara traducir turco
12,164 traducción paralela
- Onde está, não, mas onde esteve, e onde estará.
Nerede önceden olduğunu. Ve olacağını.
A Catarina estará muito ocupada com os problemas de França para preocupar-se com vinganças mesquinhas.
Catherine Fransa'nın sorunlarıyla çok meşgul olacak. Önemsiz kan davaları için endişelenme.
Dizei-me onde estará. Veremos se ele gosta que lhe arranquem o coração.
Bana nerede olacağını söyleyin ve kalbinin koparılmasını ne kadar kanlı sevdiğini görürüz.
Cada detalhe estará à altura dos padrões exigentes da sua mãe.
Her ince detay annenizin isteğine göre şekillendirilecektir.
O meu coração estará cheio de patriotismo.
Kalbim vatansever duygularla dolacak.
Mas se continuarmos a dar-lhe estes comprimidos, como estará ele daqui a um ano?
Ama eğer ona o hapı verip durursak bir yıl sonra ne hale gelecek?
A Callie estará de volta daqui a pouco.
Callie her an gelebilir.
Estas salas não têm câmaras, devido à confidencialidade, e ninguém mais estará lá além do Madaky, Ali e alguns dos seus homens.
Bu odalarda gizlilik amacıyla kamera bulunmuyor ve ne Madaky'i, ne Ali'yi ne de adamlarını kurtaracak kimse orada olmayacak.
Não, francis estará de volta da igreja em breve.
- Hayır, Francis yakında kiliseden gelir.
- Oh! Você estará indo para casa, então?
- Sonra evinize mi gideceksiniz?
Logo estará aqui.
Her an burada olabilir.
Não está. Quer dizer, não estará, mas tem aqui o meu número - caso precisem de alguma coisa.
Yani, bir şey olmaz ama yine de numaram burada, lazım olabilir.
Então se aguentares firme, garanto-te que ele estará a rir-se num piscar de olhos.
Peki orada kalıp bu işi hallettikten sonra sana garanti ediyorum bir daha kıkırdama duymayacaksın.
Enquanto o animal estiver imóvel, estará seguro.
Bir hayvan sabit durduğu sürece güvende demektir.
Vou apresentar, como já tinha dito, uma queixa-crime, amanhã. Por volta das duas da tarde, estará disponível.
Dediğim gibi, yarın suç duyurusunda bulunacağım ve saat 14 : 00'te suç duyurusunun metni sizlere dağıtılacak.
Quem me estará a ligar de Waupun? "
Waupun Hapishanesinden beni kim arayabilir ki? " diye düşündüm.
Pela lenta e penosa adição e então poderá ter a certeza de que qualquer fórmula que os dois possam inventar estará totalmente errada.
Yavaş ve acı verici eklemeyle, sonra siz ikiniz her ne formülünüz varsa oldukça yanlış olduğundan kesinlikle emin olacaksınız.
Um rapaz que não estará lá é o Eddie "A Águia"... pois é difícil atuar para uma multidão quando se está ligado a uma maca.
Orada olmayacak çocuklardan biri de "Kartal" Eddie. Ne de olsa sedyede yatarken izleyiciye oynamak zor.
Não te preocupes. Tenho a certeza que estará de volta logo.
Üzülme, çünkü yakında tekrar geri döneceksin.
De manhã, estará a caminho deles.
Sabah onlara doğru yola çıkacaksın.
Se os mortos-vivos de Londres tomarem a ponte, o resto de Inglaterra estará, com certeza, perdida.
Eğer zombiler bu köprüyü alırsa, bütün İngiltere'yi kaybederiz efendim.
Ele estará ocupado a arder até à morte para nos caçar com o telefone da desgraça.
Tutuştuğu için kıyamet telefonuyla bize saldıramayacak kadar meşgul olacak.
A bomba estará lá.
Bomba orada olacak.
Se quiseres algum dia ir ao escritório ver o que teu pai criou - a porta estará sempre aberta.
Ofise uğrayıp, babanın ne yarattığını görmek istersen,... kapımız her zaman açıktır.
O Ministro dos Assuntos Exteriores estará mais tarde no estúdio... para falar da crise no Muribundi.
Dış İşleri Bakanı, Muribundi'de büyümekte olan krize değinmek üzere stüdyoya gelecek.
Com os guarda-costas do Masovich todos lá fora durante a festa, ele estará mais vulnerável.
Masovich'in koruması parti boyunca dışarıda olacağı için - en savunmasız anı olacak.
Porque estará morto.
Çünkü ölmüş olacak.
Ele estará cá!
Gelecek.
Ele estará cá.
Gelecek.
Não te preocupes. Ele estará cá.
Hiç kafanızı yormayın.
Ele estará cá.
Gelecek birazdan.
Não estará vazando baço pelas calças dele!
Pantolonunun arasından dalak sızdırmaz.
Você estará comigo, tolinha.
Eh, benimle olacaksın, aptalım.
Algum dia, os Bergens vão encontrar-nos e a nossa sobrevivência estará nas tuas mãos... Espero que a solução seja cantar, dançar e abraçar. É o que só sabes fazer.
Bir gün, Bergenlar bizi bulduğunda ve buradaki her Trol'ün kurtuluşu senin elinde olduğunda umuyorum ki cevap şarkı söylemek, dans etmek ve sarılmak olur çünkü sen sadece bunları yapmayı biliyorsun.
Aqui estará em segurança.
Burada güvende olacaksın.
Acontece que penso que Roberto Durán, o homem com as mãos de pedra, se o desafiarmos, ele estará preparado.
Roberto Duran'e, demirden yumruğa sahip adama meydan okursan hazır olur diye düşünüyordum.
Bem, o Dima estará em Berna na Quarta-feira de manhã.
Şey, Dima'nın Bern'deki imzası önümüzdeki çarşamba sabahı.
Em 2022, a AEY estará de novo qualificada para concorrer a contratos federais.
2022 yılında, AEY tekrar federal ihalelere girebilecek.
E este navio estará afundado ao anoitecer.
Ve bu gemi, akşam vakti batmış olacak.
Pois estará sem dúvida demasiado ocupado a lutar com a consciência para poder ajudar-vos.
Çünkü şüphesiz, yardım etmek yerine vicdanıyla muhasebe etmekle meşgul olacak. - Bu doğru değil Çavuş.
Diria que qualquer pessoa estará errada se tentar comprometer as convicções de outra pessoa.
Birilerini inancından vazgeçirmeye çalışan herkesin yanlış yaptığını söyleyebilirim.
O Walt Camby aterrou, estará no Federal Hall daqui a menos de 20 minutos.
Walt Camby inmiş Lee. Federal Hall'a gidiyor. 20 dakikaya orada olacak.
Perguntei-lhe se ele queria trabalhar para alguém que estará vivo amanhã.
Yarın canlı olacak biri için çalışmak isteyip istemediğini sordum.
Porque daqui a doze horas estará tudo terminado.
Çünkü 12 saat sonra işimiz bitecek.
Se o vosso espelho brilha, estará algures lá.
Aynanız da yeterince parlaksa orada bir yerdedir.
Sim, o luar estará brilhante.
Evet, Ay parlak olur.
A Freya estará no seu sacrário, por baixo do campanário.
Freya, çan kulesinin altındaki kutsal odada olur.
Estará reservada uma mesa para vocês.
Adınıza bir masa ayrılmış olacak.
Esta noite, o cofre estará aberto.
Bu gece mahzen açılacak.
Ele estará daqui a um minuto.
Babam de gelecek, söz veriyorum.
Mas estará do nosso lado?
- Ama bizim tarafımızda mı?