Translate.vc / portugués → turco / Facetime
Facetime traducir turco
59 traducción paralela
Jennifer... ela estava usando o FaceTime com o seu telefone para mostrar uma erupção que de repente eclodiu no seu corpo.
Jennifer... Telefonuyla Face Time kullanıyordu. Vücudunda aniden oluşan kabarcığı göstermek için
Todas as vezes que eu assisto a estes vídeos no FaceTime, fazem-me sentir triste.
Bu face time görüntülerini her izlediğimde, çok kötü hissediyorum.
Vou a pé. Tenho "Face Time".
Telefonumda FaceTime * var.
- Sim. Choquei com um peão que tinha "Face Time" no telemóvel.
Evet telefonunda FaceTime olan başka bir yayaya çarptım.
Queres ligar pelo Skype ou pelo FaceTime?
FaceTime ya da Skype'tan görüşelim mi?
Estou no FaceTime com o Lenny.
Lenny ile konuşuyorum.
Estou a usar a janelinha do FaceTime para pôr maquilhagem.
Kamerada ki küçük kutucuktan makyaj yapıyorum.
Não. Quem é que olha para os outros no FaceTime?
Hayır kamerayla konuşurken kim bakıyor ki?
Estávamos no FaceTime com ela quando aconteceu.
Olay, biz görüntülü arama yaparken oldu.
As amigas dela, a Kris Howard e a Hillary Cooper, testemunharam o assassinato pelo FaceTime, mas não querem falar.
Arkadaşlarından ikisi, Kris Howard ve Hillary Cooper cinayete görüntülü arama sırasında tanık olmuşlar ama bu konu hakkında konuşmaya izinleri yokmuş.
E quanto a FaceTime feita para as amigas da Madison?
Peki ya Madison'ın arkadaşları ile görüntülü araması ne oldu?
Lucas, a Madison estava a fazer uma chamada pelo FaceTime quando foi morta.
Lucas, Madison görüntülü arama yaparken öldürüldü.
Fiz parecer e soar como uma chamada do FaceTime, mas é apenas um vídeo.
Görüntü ve ses olarak görüntülü arama gibi yaptım ama aslında sadece bir video.
Nós vimo-la morrer na chamada do FaceTime.
Öldürüldüğünü görüntülü aramada gördük.
Então, o que pensaram ser uma chamada do FaceTime, era na verdade um vídeo... a passar no telemóvel da assassina.
Sizin görüntülü arama sandığınız aslında katilin telefonundan oynattığı bir videoydu.
E se... telefonares para a minha parceira, ela mostrar-te-á o seu distintivo e poderás confirmar a minha identidade.
Peki ortağımla FaceTime üzerinden konuşmaya ne dersin, sana rozetini gösterebilir ve benim de kimliğimi doğrulayabilir.
- Podemos fazê-lo por FaceTime?
- FaceTime'dan konuşsak?
Hora do FaceTime.
FaceTime zamanı.
Um FaceTime difícil...
Zorlu bir FaceTime konuşması.
Às vezes, quando os problemas chegam de repente e em quantidade, quando estamos no FaceTime, o pai fica paralisado e finge que o FaceTime não funciona.
Bazen sorunlar bir anda üst üste gelince... FaceTime'da konuşurken... baban donup kalıyor ve FaceTime bozulmuş gibi yapıyor.
Face Time Indisponível Simon não disponível para Face Time
FaceTime Ulaşılamıyor Simon müsait değil
O Shurmur tentou falar comigo no FaceTime.
Shurmur geçen gün beni FaceTime'dan aradı.
É a Karen no FaceTime!
Arayan Karen, FaceTime'dan arıyor!
FaceTime.
FaceTime. Karen.
FaceTime.
FaceTime.
Mas a oportunidade é uma chamada telefónica. Nada de FaceTime.
Ama can simidi telefon görüşmesi olacak.
É como o Skype para bruxas. Ou o FaceTime.
- Bu tıpkı cadı Skype görüşmesi ya da cadı FaceTime gibi.
Miss Greggory, talvez possamos trocar números de telefone, ou assim. Podemos mandar mensagens, falar no FaceTime, não sei...
Bayan Greggory, belki telefon numaralarımızı paylaşırız falan ve mesajlaşırız veya FaceTime yaparız, yani bilemiyorum...
E podes esquecer o FaceTime.
Bundan sonra görüntülü konuşmayı da unutabilirsin.
É o Colin Salmon, no FaceTime.
Colin Salmon. FaceTime'dan arıyor. Açmam lazım.
Agora, somos um daqueles casais que usa sempre o FaceTime?
Sürekli görüntülü konuşan çiftlerden mi olacağız?
Depois recebi chamadas estranhas no Facetime de numero não identificado
Sonra arayanın belirsiz olduğu garip görüntülü aramalar başladı.
MÃE Não, no FaceTime...
Görüntülü konuşmanın hiç sırası değil.
Agora uso o FaceTime.
FaceTime kullanıyorum.
A vantagem do FaceTime é que não precisas encostar o telefone ao ouvido.
FaceTime'da kulağını telefona dayamana gerek yok anne.
Quero mostrar-te os buquês para as damas de honor. - Liga o Facetime. - Merda.
Görüntülü konuşmayı aç da nedimelere atacağım buketleri göstereyim.
Não é nada disso, é um efeito do Facetime.
Hayır, hayır, hayır. Uygulama efekti o.
Mãe, não tens de estar sempre a ligar-me por FaceTime.
Anne beni her zaman görüntülü aramak zorunda değilsin.
A sério, é exactamente como o FaceTime.
Tıpkı FaceTime gibi.
É como o FaceTime.
FaceTime'a çok benziyor.
Jake consegues ligar à mamã pelo FaceTime?
- Jake, annemi FaceTime ile bağlayabilir misin?
Como sobre nós facetime?
FaceTime yapsak?
Mas falei com o povo de Jennifer Lawrence, E ela e eu vamos FaceTime em 20 minutos.
Ama Jennifer Lawrence'ın adamlarıyla konuştum 20 dakika sonra FaceTime yapacağız.
É quase hora para o meu FaceTime.
FaceTime vaktim geldi sayılır.
- Vou ligar-lhe no Facetime.
- Kamerayla görüşeceğim.
O Randy estava brincando com as minhas mamocas pelo Facetime.
Sana gülmedim.
Sim, eu aceito ver um filme cara a cara pelo FaceTime.
Evet, FaceTime'da yüz yüze film gecesi için aşağıda olacağım.
Podíamos usar o Skype ou o FaceTime?
Skype ya da FaceTime olur.
Chinagay Lloyd quer FaceTime...
Geysyalı Lloyd görüntülü konuşmak istiyor.
FaceTime sem telefone.
Telefonsuz görüntülü konuşma gibi.
Olá, Caroline.
Randy bana FaceTime'dan meme sürüşü yaptı da. Merhaba Caroline.