Translate.vc / portugués → turco / Fins
Fins traducir turco
2,086 traducción paralela
Então os fins justificam os meios?
Bu yolda her şey mubahtır mı demek istiyorsun?
E por muito que gostasse de o ajudar na "saída", tenho de me perguntar se os fins não justificam os meios.
Şahsen hapisten çıkmasına yardım etmek istesem de bu işin sonu, yapmak istediğim şey doğru mu diye sormalıyım kendime.
O que faz aos fins-de-semana?
Hafta sonları, neler yapmaktan hoşlanırsın?
... Satanás pode usar para os seus fins...
... Şeytan kendi akıbeti için kullanabilir...
Não alugamos o espaço para filmar aos fins-de-semana.
Mekanı haftasonları film şirketlerine vermeyiz.
Para que saibas, esse tipo de fins costuma encorajar-me.
Varmış olman beni cesaretlendiriyor.
Acordava de manhã e ia entregar os jornais e, nos fins-de-semana, ia trabalhar para a Ojai.
Sabahları uyanırdı, gazetelerini dağıtırdı, Sonra, haftasonları bile Ojai'ye çalışmaya giderdi.
"Estas delícias violentas têm fins violentos."
"Vahşi zevklerin vahşi sonları olur."
Todos os fins-de-semana.
Her hafta sonu.
E vou gravar a nossa conversa para fins legais. Claro.
Ve konuşmamızı yasal nedenlerle kaydedeceğim.
Só aos fins de semana.
- Sadece hafta sonları.
Por isso, só estou a perguntar se existem cargos para principiantes, part-times, fins de semana, turno da noite?
Acaba şu an kadroda boşluk, yarı zamanlı hafta sonu ya da gece vardiyası işleri var mı?
Saio deste escritório às 18h00 todos os dias, tenho os meus fins de semana outra vez, reconheço a minha mulher outra vez.
Bu ofisi her akşam altıda terk ediyorum. Yeniden hafta sonlarım var karımın yüzünü görebiliyorum.
- Sim, esqueci. Você é do tipo "Os fins justificam os meios". Não importando quão questionáveis sejam esses meios.
Siz söz konusu yolların ne kadar tartışmaya açık olduğuna bakmaksızın "Başarıya giden her yol mubahtır" felsefesini benimsemiş bir insansınız.
A nossa relação era puramente para fins publicitários.
Bütün ilişkimiz sadece medyaya reklam içindi.
Acho que fortalece o carácter. E vais passar os fins-de-semana comigo, quer queiras, quer não, porque te adoro. Até quando és um rabugento.
Bence bu karakterini oluşturuyor ve istesen de istemesen de haftasonlarını benimle geçireceksin çünkü bazen küçük bir fahişe gibi davransan da seni seviyorum.
Todos os fins-de-semana eu voluntario-me no abrigo animal local, e eles precisam de muita ajuda lá.
Her hafta sonu, bölgenin hayvan barınağından gönüllü çalışırım ve orada yardıma çok ihtiyaçları var
Ele ia passar os fins-de-semana com a mulher dele.
Demek hafta sonlarını karısıyla geçiriyormuş.
O Sam vinha a casa todos os fins-de-semana, e estava com ele nessa altura.
Sam her hafta sonu eve gelirdi. O zamanlarda görüşürdük.
A minha mãe queria que eu ficasse no campus, mas estava determinada a conseguir, portanto... Servi aos fins-de-semana para me safar.
Annem kampüste kalmamı istedi ama ben ayakta durma konusunda kararlıydım, o yüzden haftasonları garsonluk yaptım.
Fiz trabalho comunitário nos últimos fins-de-semana. Desculpem.
Son üç haftamı zorunlu toplum servisi için harcadım.
Vem cá aos fins-de-semana, mas quase todas as noites janta aqui perto.
Her hafta sonu buraya gelirmiş ama neredeyse her akşam geç vakitte iki blok aşağıdaki bir Dim Sum lokantasında yemek yermiş.
Mas o cabaré onde ia com a minha malta aos fins-de-semana tinha uma boa cerveja.
Ama gittiğim gece klübündeki bira güzeldi.
Acho que os fins justificam os meios.
Bu da tahminle doğru sonuca gidilebildiğini gösteriyor.
É capaz de não querer ver a descoberta dele a ser usada para fins militares.
Belki kendi buluşunun askeri amaçlar için kullanılmasına karşı çıkabilir.
Para fins puramente acadêmicos, claro.
Tamamen akademik amaçlarla, anladığın üzere.
E fecham cedo aos fins-de-semana.
Hafta sonları erken kapatıyorlar.
Posso vir aos fins de semana arranjar uma segunda hipoteca sobre a nossa segunda hipoteca.
Hafta sonları gelebilirim ikinci ipotek hakkımızı da kullanabiliriz.
Em breve, as águas do Árctico serão navegadas com fins comerciais.
Arktik sular, yakın bir zamanda ticaret seferlerine açılacak.
Naquela altura, o homem usava esta casa para fins-de-semana orgíacos em que o pessoal se atordoava e a roupa era uma opção individual.
Sağlığında burada yaşarken akıllara zarar, üstsüz altsız, hafta boyu süren seks partileri verirdi.
Mas agora é careca e faz recriações da Guerra Civil aos fins-de-semana.
Hayır, Pete Hastings şimdi kel ve hafta sonları politikayla uğraşıyor.
Nunca vai acontecer. É uma razão para livrar-te da mulher todos os fins-de-semana!
Yolu yok her haftasonu kadınları çeken bişey
Bem, isso foi apenas para fins educativos.
O yalnızca eğitimsel amaçlıydı.
Tenho seis a nove meses de fins-de-semana em spas, telefonemas à noite.
Altı ya da dokuz ay boyunca spa'ya gidilen hafta sonları geç saatte yapılan konuşmalar.
E, aos fins-de-semana, juntamo-nos para almoçar.
Hafta sonları yemeklerimiz oluyor.
O perigo é que também pode ser usado para fins mais nefastos.
Asıl tehlike, çok daha hain emeller için kullanılmaya müsait olmaları.
Caramba, odeio o metro nos fins de semana.
Dostum, hafta sonları metroya binmekten nefret ediyorum.
Vamos continuar sem fins lucrativos.
Kar amacı gütmeyen bir şirket olarak kalmak istiyoruz.
Sem fins lucrativos?
Kar amacı gütmeyen mi?
Não deixemos ninguém duvidar outra vez... da justificação moral... para invadir outro país... para fins humanitários.
Bir daha kimsenin insani nedenlerle başka bir ülkenin istilasından şüphe duymasına izin vermeyin.
Trabalhavas durante a semana e ias a casa aos fins de semana.
Hafta içi çalışıyorsun ve hafta sonları da araba kullanıyorsun.
A luta contra o terror é importante demais... para ser utilizada para fins de vingança pessoal.
Teröre karşı mücadele kişisel kinler uğruna kullanılamayacak kadar önemli bir şeydir.
"O combate ao terror é importante demais para ser utilizado para fins de vingança pessoal."
"Teröre karşı mücadele kişisel kinler uğruna kullanılamayacak kadar önemli bir şeydir."
As crianças não podem acordar todos os fins de semana, com um pai diferente.
Her hafta farklı bir baba.
Deirdre disse-me que vinhas todos os fins de semana.
Deirdre bana, senin her hafta sonu buraya geleceğini söyledi.
Estou aqui durante a semana, nós só nos vemos aos fins-de-semana.
Hafta içi buradayım, birbirimizi sadece hafta sonu görüyoruz.
Não estás farta de aqui trabalhar todos os fins-de-semana?
Her hafta sonu burada çalışmaktan sıkılmıyor musun?
Estás farto de vir aqui todos os fins-de-semana?
Sen her hafta sonu gelmekten sıkılmıyor musun?
A Pam e os miúdos visitam-me aos fins-de-semana.
Pam ve çocuklar haftasonları ziyarete geliyor.
Ficar depois das aulas, encontros antes das aulas, nos fins-de-semana.
Dersten sonra, dersten önce, hafta sonları.
- É difícil acreditar que foi aqui que passamos os melhores fins-de-semana das nossas vidas.
İnanması zor ama burada hayatımızın en güzel hafta sonlarını yaşadık.