Translate.vc / portugués → turco / Freezer
Freezer traducir turco
53 traducción paralela
Se quiser gelo, está no freezer.
- Buz istersen, dolapta var.
- O freezer está cheio, escolha.
- Buzdolabı ağzına dek dolu, seç
É certo que Devereau mandou recolher o corpo e o mantém em algum freezer.
Bahse girerim, Devereau cesedi çoktan... aldırtıp ortadan kaldırttı.
Imagine se ele for pegar uma costeleta no freezer.
Dolaptan kuzu eti almaya kalktığını bir düşünsene.
Não acha que o seu pai reagiria mal ao encontrar a Srta. Mallow congelada no freezer em vez das costeletas?
Baban dolapta güzelim kuzu etinin yerine donmuş, taşlaşmış bir Bayan Mallow bulunca can sıkıntısından da ileri bir hal alacaktır.
Havia uma agitação, porque eu estava atrás do freezer no porão.
Bir motor sesi vardı çünkü bodrumdaki buzdolabının arkasındaydım.
Eu me enfiei de tal modo atrás do freezer que não conseguia me mexer.
Buzdolabının arkasına öyle büzülmüştüm ki kıpırdayamıyordum.
Vão rir de mim por ficar preso atrás do freezer, e por gritar por ajuda, como um grande bebê.
Sıkıştığım için ve koca bebek gibi ağladığım için bana gülecekler.
Tem vodca no freezer.
Buzlukta biraz votka var.
Tem sorvete no freezer.
Buzlukta dondurma var.
Mas no freezer, Chiana?
Ne, Chiana dondurucuya mı?
Talvez, redução de energia no freezer.
Ya dondurucunun içerisindeki güç katlayıcı arıza yaptıysa?
Não havia nada de errado com o freezer.
Dondurucuyla ilgili hiçbir sorun yoktu.
Lamento, não tem gelo. O freezer não está legal.
Afedersin, buz yokmuş.
Estava numa jarra atrás das revistas... ou no freezer, debaixo da coxa de peru?
Bir kavanoz içinde dergi yığınının arkasında mıydı yoksa dondurulmuş hindinin içinde mi?
Ali é a chapa, as fritas e o freezer.
Burada ise pişirme bölümümüz ve dondurucu oda var.
- Ainda tenho waffles no freezer.
- Dolapta hala waffle var.
Tem frango no freezer, Maria.
Buzdolabında tavuk var, Maria.
Melinda, sinto um freezer congelando aqui.
Melinda, resmen buzdan yanıklar var burada.
Levante e escute o zumbido do freezer no meio da noite.
Kalkın ve gece yarısı buzdolabının çıkardığı sesleri dinleyin.
Vamos jogá-lo no freezer e então jogá-lo no lixo na quarta-feira.
Onu şimdilik dondurucuya koyacağız Çarşamba günü de dışarıdaki çöpe atarız.
- Sim. Está no freezer.
Evet, buzdolabında.
Deve ser o freezer!
Dondurucudan olmalı.
Vince, o freezer!
Vince, dondurucuyu aç!
Fico feliz que tenham feito as pazes... porque se acham que vou limpar o freezer sozinha... estão muito enganados!
Barışmanıza çok sevindim ancak bu dondurucuyu tek başıma temizleyeceğimi düşünüyorsanız son derece yanılıyorsunuz.
Um Namek disse-me que voltaste para a Terra depois da derrota do Freezer.
Bir Namekli bana Frieza'yı yendikten sonra dünyaya döndüğünü söyledi.
Tarble, são estes os homens do Freezer?
Tarble, bunlar Frieza'nın adamları mı?
Eles estavam noutro planeta quando destruíste o Freezer.
Frieza'yı yok ettiğinizde başka bir gezegendeydiler.
Tão fortes como o Freezer era.
Frieza kadar güçlüler.
Meu nariz sangrou no Morrison's e ela vomitou num freezer.
Burnum kanamıştı ve annem derin dondurucuya kusmuştu.
Ela me contou sobre os animais'manteve em seu freezer.
Derede olan ölü kuşların ve kurbağaların dondurucusunda olduğunu söylemişti. Onları görmek istiyorum.
Por que colocariam um cadeado no freezer?
Neden bir buzdolabına kilit koysunlar ki?
Agora se me dão licença, vou até a cozinha perguntar se posso entrar no freezer!
Şimdi izninizle mutfağa gidip derin dondurucularında serinleyeceğim!
Eu quero que a alegria e desafio da porra da paternidade acabem pra eu poder comer todo o sorvete do freezer que elas não sabem que está lá.
Zevkli ve bir o kadar zorlayıcı olan siktiğimin ebeveynliği bitsin de ben de gidip dondurucuda ne kadar dondurma varsa yiyeyim ki onların haberi bile yok.
Está no freezer da garagem.
Buzluk garajda.
Não é o freezer muito alto?
Dondurucu çok yüksek değil mi?
Diz-me, Whis, enquanto eu dormia, o Freezer destruiu o planeta Vegeta?
Bu arada, Whis. Ben uyurken, Frieza, Vegeta gezegenini yok etti mi?
Seja como for, o próprio Freezer também é bastante mau.
Bu Frieza gerçekten kötü birisi.
O Freezer já está morto.
Frieza zaten öldü.
Existe alguém capaz de matar o Freezer?
Frieza'yı öldürebilen birisi mi var?
Seja como for, um Guerreiro do Espaço conseguiu vencer o Freezer.
Bu bir yana, bir Saiyan, Frieza'yı yenmeyi başarmış.
O Whis contou-me que derrotaste o Freezer.
Whis, Frieza'yı senin yendiğini söylüyor.
O Freezer?
Frieza?
Rolinhos de salsichas, freezer. - Percebi.
Sosisler buzdolabında.
Alguém se esqueceu do freezer no passeio, e por alguém, digo eu.
Evet, birileri yanlışlıkla yolda unutmuş ve o birilerinden kasıt da benim.
Se, tens visto o freezer ultimamente?
Hiç dondurucuya baktın mı?
Vamos coloca-la no freezer.
Sen iyi misin?
O Freezer?
Frieza mı?
Adivinhem o que eu achei no freezer?
Tahmin edin buzlukta ne buldum?
Eles estão em meu freezer.
- Evinde mi?
Excepto o tal Guerreiro do Espaço que matou o Freezer.
Bir tanesi hariç.