Translate.vc / portugués → turco / Frio
Frio traducir turco
13,170 traducción paralela
Está frio.
Çok soğuk.
Irmão, eu... Eu sei que tens frio e fome.
Kardeşim, üşüdüğünü ve acıktığını biliyorum.
- A cena é a seguinte. Ele não se dá muito bem com frio.
- Mesele şu ki soğuk havayla arası iyi değildir.
Trata-se de homicídio a sangue frio.
Burada soğukkanlı bir cinayetten söz ediyoruz.
Matar um homem a sangue frio?
Soğuk kanlılıkla bir adamı öldürebilecek misin?
Ele está bem. Ele está frio.
İyi ve ateşi yok.
O frio cuidou da dor dele, mas n � o da fome.
Soğuk ısırığı yaralarını kapatmış ama açlığını bastırmamış.
Uma assassina de sangue-frio.
Soğuk kanlı bir katil mi?
- Tenho frio.
- Üşüdüm sadece.
Tu não vais a um esconderijo russo para proteger o teu agente russo do frio.
Rus ajanını açığa çıkarmak adına Rus güvenli evine gitmezsin.
Está frio nesta divisão?
Burası soğudu mu ne?
Está bem... Pois, vamos sair para ver um filme antigo num ecrã temporário e num parque frio e húmido.
- Evet, buz gibi çamurlu parkta üstünkörü bir perdeye yansıtılan eski bir filmi izlemeye gidiyoruz.
Alguma vez sentiu o aço frio de um canivete pressionado contra a sua cabeça?
Hiç, bir sustalının keskin çeliğini şakağında hissettin mi?
Devemos procurar quem roubámos e oferecer um reembolso. Ele deve ter ficado com frio.
- Eminim üşüyordur.
Estavam no lugar errado, não o vou matar a sangue frio.
Sadece yanlış zamanda yanlış yerdelerdi. Polisin tekini soğukkanlılıkla öldürecek değilim.
Acho que se não estás, és um assassino a sangue frio.
Yalan söylemiyorsan bile soğukkanlı bir katilsin.
Como eu disse... - Assassino de sangue frio.
Dediğim gibi, soğukkanlı bir katilsin.
Não tens frio? Passei a maior parte de cinco anos numa ilha no norte do Mar da China.
Kuzey Çin Denizi'ndeki bir adada 5 yıl geçirdim.
Isso pode resolver a fusão a frio e a Derradeira Teoria.
Soğuk füzyon ve nihai teoriyi çözmek gibi bir şey.
O Mago do Tempo, o Capitão Frio e o Trapaceiro.
Hava Büyücüsü, Captain Cold ve Hilebaz. Onlar üç sen de tek kişisin.
Fiz uma melhoria na arma do frio.
Buz silahına yeni bir özellik ekledim.
Sou mais do que a cobra de sangue frio que tu e o teu irmão esperam que eu seja.
Sen ve abinin düşündüğü gibi kalpsiz bir yılan değilim.
Matei-o a sangue frio, assim sem mais nem menos.
Soğukkanlılıkla öldürdüm, öylesine.
Então ela tentou matar um membro da minha família a sangue frio e tentou incinerar o amor da minha vida.
Sonra da soğukkanlılıkla ailemden birini öldürmeye çalıştı sonra da hayatımın aşkını yakıp kül etmeye çalıştı.
DIÁRIOS DO VAMPIRO "Frio como Gelo"
Çeviri : gurkanerbil
O frio doloroso, a escuridão sufocante, o ardor das minhas veias que gritam por sangue e a longa agonia da espera.
Ağrıtıcı bir soğuk boğucu bir karanlık damarlarımı yakarcasına duyulan kan ihtiyacı ve uzun, ıstıraplı bir bekleyiş.
Os agentes da condicional descreveram-no como frio, inteligente, e assustadoramente manipulador.
Şartlı tahliye memurları onun için soğuk, zeki ve ürkütücü derecede manipülatif demiş.
Chocou-me como estavam ali na rua apesar do tempo frio este tempo todo.
İnsanların soğuk havaya rağmen bunca zaman sokakta kalabilmelerine şaşırmıştım.
Estão aqui ao frio por uma ideia?
Bir ideal uğruna mı bu soğukta duruyorsunuz?
Está-me a pedir para o matar a sangue frio, assassiná-lo.
Benden bir adamı soğukkanlılıkla öldürmemi, suikast düzenlememi istiyorsunuz.
Não te lembras do jogo "Quente ou frio"?
- Sıcak, soğuk oyunu oynamayı hatırlamıyorsun, değil mi?
Mas estás preparado para matar cinco agentes do FBI a sangue frio?
Ama gerçekten beş FBI ajanını soğuk kanlılıkla öldürecek misin?
Não creio que está se casando um dia após sua ex-noiva e outrora maior estrela, ser morta a sangue frio.
Eski nişanlın ve bir zamanların yıldızı soğukkanlılıkla öldürüldükten bir gün sonra evlendiğine inanamıyorum.
É possível o quarto não estar tão frio?
Odayı ısıtma imkânınız yok mu?
Sabem como é acordar ao lado do marido e ele estar frio como gelo?
Bir sabah uyanıp kocanızı buz kesmiş hâlde bulmak nasıl bir şey biliyor musunuz?
Mas eu sei a verdade. Tu és um assassino frio. Assim como eu.
Ama ben gerçeği biliyorum sen soğukkanlı bir katilsin, tıpkı benim gibi.
Vamos. Está a ficar frio.
Hadi, soğuyacak sonra.
Burcu, não quero parecer frio, mas ele vai voltar de mãos a abanar.
Burcucum, bak karamsar görünmek istemiyorum ama eli boş dönecek, ben size söyleyeyim.
Perto, mas enganaste-te no réptil de sangue frio. Vou jantar com o meu pai.
Yaklaştın ama başka bir soğukkanlı sürüngenle buluşacağım.
Vou pedir um reembolso, pois não pago por "moo shoo" frio. Há 60 anos, as firmas terceirizavam tudo isto para o estrangeiro.
60 sene önce şirketler tüm bu iş için yurt dışından kaynak alıyorlardı.
- Ela matou o meu pai a sangue frio.
O soğukkanlı bir şekilde babamı öldürdü.
É o melhor refúgio da cidade, um exemplo de um lugar íntegro, onde servimos conforto frio aos verdadeiros americanos.
Yürekli Amerikalılara konforlu hizmet sunduğumuz birinci sınıf insanların buluşma noktası olan şehirdeki en iyi sığınacak yer.
Está frio aqui? Porque, meu Deus.
Burası soğudu mu?
Estamos a mantê-lo frio para evitar a febre.
Telefonlar, ayakkabılar, cüzdanlar, çantalar.
O seu Ph é só 7.2 e ele está muito frio para coagular, então, não vejo como o protocolo hipotérmico o vai poder ajudar.
Kalp ezilmesi vardı. Ezilme de kalbinin durmasına neden oldu. Şimdi iyi ama bizi gerçekten korkuttu.
Apagado. E com frio.
- Mışıl mışıl uyuyor.
- Como é que podes ser tão frio comigo?
- Bana karşı nasıl bu kadar soğuk olabiliyorsun?
O carro está frio.
Araba soğuk.
Não tenho frio, Barry.
Üşümüyorum Barry.
Está muito frio aqui.
Burası çok soğuk.
em que tinham todos frio?
Bacağını düz tut.