Translate.vc / portugués → turco / Fs
Fs traducir turco
637 traducción paralela
- Está fraca.
- Zayıfsın.
Esquadrão alemão "
FS 21 Alman Filosu subayları. "
Como pensei : 2 kg a menos.
Düşündüğüm gibi, 3 kilo zayıfsın.
Sim, com dois "fs". Como Filadelfia.
Evet, 2 "f" ile, aynı Filadelfiya der gibi.
Parece doente e tem emagrecido muito.
Çok hasta görünüyorsun, ve korkunç derecede zayıfsın.
Estás fraco como um gatinho.
Yavru kedi kadar zayıfsın.
És fraco como todos os outros homens.
Her insan kadar zayıfsın artık.
Estás bonita... Mas muito magra.
İyi görünüyorsun ama çok zayıfsın.
Está bonito... Mas muito magro.
Sen de iyi görünüyorsun, ama sen de çok zayıfsın.
Um soldado raso, sem patente.
Bir er, vasıfsız bir piyade.
Sofre, coitadinho!
Dayan biraz, çok zayıfsın!
Um pouco mais magra, talvez...
Belki biraz daha zayıfsın.
Na verdade, não tem talento algum... exceto, talvez, um certo talento natural.
Aslında hiçbir yeteneği yok sayılır. Bazı doğal yetenekleri haricinde vasıfsız.
Estás tão magro.
Çok zayıfsın.
Que ano, que turma!
Ne acayip sınıfsınız siz!
não sou o gerente de um hotel para maltrapilhos e inúteis.
Ben bu çiftliği uygunsuz ve vasıfsız kişiler için yürütmüyorum.
Bem, meus inúteis, vamos ao trabalho.
Pekala, vasıfsızlar, haydi işimize bakalım.
As classes mais baixas são vocês?
Siz mi alt sınıfsınız?
És magro.
Ne kadar zayıfsın.
- Está a querer sugar-me as forças.
Zayıfsın. - Gücümü kırmaya çalışıyorsun.
Esta semana, foram visitar uma fundição em Swindon, que está desesperada por mão-de-obra não qualificada.
Bu hafta Swindon'da bir dökümhaneyi ziyaret ediyorlar. Vasıfsız işçiye çok ihtiyacı olan bir yer.
És demasiado pequeno, és como uma rapariga.
Çok küçük ve zayıfsın, tıpkı kız gibi.
Ele dizer tu fraco, porque tu branco.
Der ki, beyaz olduğun için zayıfsın.
És apenas um pouco fraco, bem no fundo.
Sadece biraz zayıfsın, derinliklerinde.
Mesmo hoje, a pequena nobreza lê os meus livros e pessoas comuns parecem gostar deles.
Sizin adınıza sevindim. Yine de, bugün bile, çalışmalarımı yüksek tabakanın arasında ortaya çıkarıyorum ve sınıfsız toplumumuza rağmen pekçok sıradan insan bunlardan hoşlanıyor.
Fomos nós, exterminando os doentes e os inferiores.
Biz! Hasta ve vasıfsız olanları ayıklayarak biz yarattık.
Não leve a mal que o diga... acho que está muito magro.
Lütfen kusura bakmayın ama bence fazla zayıfsınız.
Está magro demais!
Fazla zayıfsınız.
És demasiado fraco.
Çok zayıfsın.
Sem um adversário da classificação o combate precisa é duma novidade.
Vasıfsız bir boksör olursa, bu maç için bir yenilik gerekir.
Eu só... E tu.
- Çok zayıfsın.
É magra... e é mazinha, sem meios termos... aposto, não é?
Zayıfsın... ve şahanesin, ve eminim başka bir özelliğin de yok... değil mi?
Todo o pessoal mais novo na casa terá de trabalhar na noite do concurso.
Gösteri gecesi tüm vasıfsız personelin çalışması gerekmektedir.
Para : Novos Membros do Pessoal De :
Vasıfsız Personel Gönderen :
O pessoal novo trabalha na noite do concurso
Tüm vasıfsız personel gösteri gecesi çalışacaktır
Quantas vezes os tens dado com a porta na cara... porque vosso trabalho não é especializado?
Vasıfsız işler yaptığınız için kapıyı suratınıza kaç kere çarptılar?
Pois IWW não os vai deixar de lado...
İşçi birliği vasıfsızsınız diye...
É composto por vários minérios, sendo uma grande rocha que anda no espaço.
Farklı vasıfsız elementlerden oluşmuştur. Daha çok uzayda bir kaya parçasıdır.
Como estás magro!
Çok zayıfsın!
É muito fraco, como um gato doente!
çok zayıfsın, hasta bir kedi gibi! Hatta kaplansın.
É bem mais fraco do que julguei.
Sandığımdan çok daha zayıfsın.
És tão magra!
Sen o kadar zayıfsın ki!
Projéteis com pontas explosivas de 1 0mm.
10mm patlayıcı-uç kılıfsız. Standart hafif-zırh-delici.
És fraco, highlander.
Sen zayıfsın İskoçyalı.
Ajuda-me.
- Çok zayıfsın!
És tão fraco e burro!
Çok salaksın, çok zayıfsın.
Inclusive, traz benefícios a Zacharias... ao contratar muito pessoal não qualificado para o dia. Pelo que o acesso a esta área deverá ser fácil.
Zacharias bu işten de güzel para kazanıyor, burada vasıfsız elemanlar çalıştırıyor, böylece hiç kimse bir şeyden şüphelenmiyor.
Isto não é uma sociedade sem classes.
Sınıfsız bir toplum değil bu.
Papai, não acha que encorajaríamos muitos doidos a andar por aí... com armas carregadas sem saber usar?
Baba, vasıfsız bir sürü insanın dolu silahlarla çevrede dolanmasını cesaretlendirebileceğimizi düşünmüyor musun?
És fraco, e estás com fome.
Zayıfsın. Açsın.
Não tolerarei nenhuma fraqueza, está entendido?
Zayıfşıığa hiç tahammül edemem, anlaşıldı mı?