Translate.vc / portugués → turco / Fuller
Fuller traducir turco
652 traducción paralela
E a família de Archer Fuller.
Archer Fuller'ın ailesi de vardı.
Disse que näo me podia dar mais crédito nas lojas até Fuller mas podia viver aqui até morrer.
Fuller'daki dükkânlardan artık bana kredi veremezmiş ama ölene dek burada yaşayabilirmişim.
Vou a Fuller.
Fuller'a gidiyorum.
O que é que vais fazer a Fuller?
Fuller'a niye gidiyorsun?
Talvez fosse melhor irmos para Fuller.
Fuller'a dönüş yoluna koyulsak mı?
Sim, o pianista sacou-a e depois deu-lhe com os pés.
Evet, o piyanist onu baştan çıkardı sonra da Fuller gibi fırlatıp attı.
"Deu-lhe com os pés"?
"Fuller" mı?
Vou voltar a Chicago e ser uma menina Fuller Brush.
Bunu yaparsan, Chicago'ya döner bir kozmetik malzeme satıcısı olurum.
Fuller, Haland e eu somos a comissão de eleitos nesta comunidade.
Fuller, Haland ve ben belediye meclis üyeleriyiz.
Encontra o Anderson, o Howe e o Fuller, e diz-lhes para virem aqui.
Git Anderson, Howe ve Fuller'i bul, ve onları buraya çağırdığımı söyle.
- Olá, Mrs. Fuller.
- Merhaba, Bayan Fuller.
Obrigado, Mrs. Fuller.
Sağolun, Bayan Fuller. Hoşça kalın.
O vereador Gillen, George Fuller... o advogado de Vince e Larry Gordon.
Belediye meclisinden Gillen. George Fuller, Vince'in avukatı ve Larry Gordon.
É melhor permanecer por algum tempo sem se mexer, Fuller.
Bir süre bu işlerden uzak kalsan iyi olur, Fuller.
- Beba isto, Fuller.
- Sadece iç şunu, Fuller.
- E Fuller?
- Ya Fuller?
Estão herdando uma fortuna do Fuller.
Fuller'den bir servet devralıyorlar.
- Fuller.
- Fuller.
Levamos o Fuller connosco.
Fuller'i bizimle götürüyoruz.
Pergunte-lhe se podemos levar o Fuller.
Sor bakalım Fuller'i taşır mı?
O Fuller não pode ficar?
Fuller kalamaz mı?
E Fuller não pode se mexer.
Ve Fuller kımıldayamaz.
- O que Fuller lhe disse.
- Fuller'in sana söyledikleri.
Deixou o Fuller escapar.
Fuller'ın kaçmasına izin verdi.
A Menina Fuller tem os manuais, os jornais diários... e se recolherem algumas cópias, acho que podemos começar.
Bayan Fuller'da ders kitapları ve günlük gazeteler var. Birkaç kopya alırsanız sanırım başlayabiliriz.
Faremos uma pequena pausa, enquanto a Menina Fuller prepara... a segunda longa-metragem.
Bayan Fuller bizim için ikinci sunumu hazırlarken... biraz mola verelim.
À saída, a Menina Fuller pode fazer-lhe um plano de trabalho.
Çıkarken... Bayan Fuller sizin için bir randevu planı hazırlayabilir.
A partir de agora é Tenente Fuller, quer queira, quer não.
Şimdi Teğmen Fuller oldun. İstesen de istemesen de.
Chama-se Samuel Fullam, é um produtor de cinema americano.
- Samuel Fuller ; Amerikan bir yönetmenmiş, "Şeytanın Çiçekleri" filmini çekecekmiş.
"Calder, dá uma prenda a ti próprio e dá um soco ao Damon Fuller."
"Calder, kendine bir hediye ver, Damon Fuller'ı benzet." derim.
Arthur E. Fuller.
Arthur E. Fuller.
Não é assim, Fuller?
Değil mi Fuller?
Sou o Juiz Fuller!
Ben Yargıç Fuller'ım!
Sra. Gloria Fuller?
Bayan Gloria Fuller mi?
Ora bem, baixe-o, Mr. Fuller.
İplerini kesin, Bay Fuller.
E mande uma para o Dr. Conrad Fuller.
Birini Dr. Conrad Fuller'a gönderin.
Gambel, quero apresentar-lhe o Dr. Fuller. Olá.
Bayan Gamble, size Dr. Fuller'ı tanıştırayım.
Sim, é uma forma extremamente avançada de nanotecnologia... chamada fulerenos, em homenagem ao seu inventor Buckminster Fuller.
Evet, bu ileri derece bir nano teknoloji formu. Buckminster Fuller tarafından bulunan ve adına buckyballs denilen bir teknoloji.
- Jess, este é o Tenente Fuller.
- Jess, bu Tegmen Fuller. Ve...
Tenente Fuller
Tegmen Fuller?
Vemo-nos na garagem do Mac, 1874 Fuller.
1874 Fuller'daki, Mac'in tamirhanesine gel.
Você está a ir muito bem, Fuller.
Mükemmel işler yapıyorsun, Fuller.
- Faz parte dos procedimentos, Fuller.
Rutin işler, Fuller.
Major Fuller.
Binbaşı Fuller.
Sr. Mais cheio, ele é uma contratante de pavimento.
Bay Fuller, döşeme mühendisi.
Sra. Mais cheio, Eu estou tão contente por ver você está fazendo tão bem.
Bayan Fuller, bu kadar iyi olduğunuzu... gördüğüme sevindim.
Sr. Mais cheio e eu não queremos nada para fazer com você, Sr. Bellocq.
Bay Fuller ile benim sizinle ilgili bir talebimiz yok, Bay Bellocq.
Sr. Mais cheio tem já visto para aquele.
Bay Fuller bunu çoktan halletti.
- Fuller.
- Fuller, efendim, John H.
Jess, é o Tenente Fuller.
Jess, Tegmen Fuller konusuyor.
- Sim Fuller.
- Evet, Fuller?