Translate.vc / portugués → turco / Fä
Fä traducir turco
9,187 traducción paralela
Então, fá-lo, Julia.
Vur o zaman Julia.
Julia... fá-lo!
Julia... Çeksene!
Kara, fá-lo, agora!
Kara, şimdi!
Fá-lo mais tarde.
Sonra yapabilirsin.
Sarah, ela é um bebé, e o meu filho, Jackson, está a começar o segundo ano.
Adı Sarah. Daha yürümeye yeni başladı. Oğlum Jackson da bu sene ikinci sınıfa gidiyor.
Eu estou pronta. Fá-lo-ei hoje. - Não, não o farás.
- Bugün konuşurum.
- Ele fá-lo todos os dias.
- Her gün koruyor zaten.
- Ele fá-lo-á?
- Yapacak mısın?
Ouve, eu sei que disse que não daria a entrevista, mas, fá-la-ei.
Bak, röportaj yapmayacağımı söylediğimi biliyorum ama yapacağım.
Certamente não faz parte da classe média, pois não?
Ekonomik zorluk yaşayan orta... -... sınıfa ait değilsin pek, değil mi?
Não, fá-lo.
- Olmaz, ara sen.
A Primavera fá-la preocupar-se com o bem-estar dele?
Sağlığından endişe ettiğin için mi soruyorsun yoksa?
Fá-lo já.
Getir o zaman.
Fá-lo, Zoe. Por favor.
Yap şunu, Zoe.
Fá-los ouvir.
- Dinlet onlara.
Então, fá-los.
Yap öyleyse.
Fá-lo.
Yap hadi.
Vá lá, fá-lo.
Yap hadi ya.
Sargento, convença o seu homem da importância do dever ou fá-lo-ei eu.
Çavuş, adamına görevinin önemini bildir yoksa ben bildireceğim.
Fá-lo já.
Yap hadi.
Pelo menos, fá-lo.
En azından bunu yap.
Eu fá-lo-ei.
Bunu yapacağım.
Prometo-lhe, se ele for o responsável fá-lo-emos pagar por tudo.
Sana söz veriyorum, eğer sorumluysa, bunu ona ödeteceğiz.
Então, fá-lo-ei eu mesmo.
O zaman kendim yaparım.
Fá-la relembrar.
Eski günlerden bahset.
Ele disse, "vira-te para o alvo", amigo, fá-lo!
Hedefe doğru dön dedi dostum. Dediğini yap!
Pelo amor de Deus, Foster, se vais vender carne clandestinamente, pelo menos fá-lo de forma inteligente.
Tanrı aşkına, Foster. Eğer merdiven altından aforizma satacaksan en azından bu konuda zeki ol.
Se ela o convenceu a vir cá, fá-lo-á opôr-se ao plano.
Buraya gelmesi için ikna ettiyse, planı kabul etmemesi için de ikna edebilir.
Fá-lo e pronto.
Kabul et gitsin.
Fui à aula, aquela onde conheceste o Bernard.
O sınıfa gittim. Bernard ile tanıştığım sınıfa.
Fá-lo.
Yap şu işi.
Bem, um em dez fá-lo. Eu conheço esse...
Ama istatistik olarak ; 10'da 1'i ister.
Podes crer que mordi! E fá-lo-ei novamente se não ficares bem longe do meu rabo!
Götüme bir daha yaklaşırsan yine ısırırım!
Fá-lo ou cala-te. Agora mesmo.
Ya icraata geç ya da çeneni kapa!
- Certo, eu fá-lo-ei.
Tamam, hallederim.
Então, provavelmente, deve-te ter ocorrido, nos últimos 36 meses, que se tivesses utilizado háfnio em vez de uma liga de tungsténio, poderias ter reduzido 30 kg a cada vagão... e fá-lo-ias atingir 500 km / h.
O zaman büyük ihtimalle son 36 aydır eğer vakum borularında volfram yerine hafniyum kullansaydın, aracı 30 kilo kadar azaltıp hızını 500'e çıkarabileceğini anlamışsındır.
Fá-lo.
- Yap.
Se pudesse mudar as minhas ações, se pudesse matar o Rahm Tak e erguer o Arco, fá-lo-ia.
Geçmişi değiştirebilsem Rahm Tak'ı öldürür ve kemeri kurtarırdım, gerçekten.
- Muito bem, fá-lo.
- Peki, yap o zaman. - Tamam.
Nunca estive na primeira classe.
Çok heyecanlıyım! Daha önce hiç ilk sınıfa binmedim.
Nunca estive na classe económica.
Çok heyecanlıyım. Daha çnce hiç orta sınıfa binmedim.
Fá-lo.
Yap hadi!
Fá-lo!
Yap!
- De loucos? Ela fá-lo parecer um modelo de saúde mental.
O kadınla kıyaslayınca hiçbir şey.
Não sei se é de propósito, mas fá-las sentir desconfortáveis.
Niyetin o mudur bilmem ama yanında insanlar kendilerini yetersiz hissediyor.
Fá-lo por mim.
Benim için yap.
Provavelmente fá-lo sentir-se confortável.
Rahat hissettirmişsindir muhtemelen.
Se eu te pudesse dizer, fá-lo-ia mas, não posso.
- Söyleyebilseydim, söylerdim. - Fakat söyleyemem.
Hitchley, atacas a frente, fá-los disparar e o Doutor e eu tomamos as traseiras.
Htchley sen önceden git, içeri dal ve ateşi üzerine çek. - Biz Doktor'la arkayı alacağız.
Fá-lo-emos.
Çıkaracağız.
KDL fá-lo sentir-se próximo do que vê.
KDL görüğünüz şeyi, daha yakından hissetmenizi sağlıyor.