Translate.vc / portugués → turco / Fôra
Fôra traducir turco
99,857 traducción paralela
E a "Supergirl" anda por aí prestes a ter a maior luta da carreira dela então pensei que, talvez, quisesses ir lá fora fazer uma reportagem?
Supergirl de kariyerinin en büyük mücadelesine hazırlanıyor yani belki gidip muhabirlik yapmak isteyebilirsin?
Houve muitas mudanças por aqui e mais lá fora...
Dışarıda daha da fazla.
Estás de fora...
Başka bir dünyanın insanısın.
Tens de ser capaz de fazer coisas fora dos limites da moralidade convencional.
Ahlak kurallarının tamamen dışında şeylere hazırlıklı olmalısın.
Foi despedida, e ao ser escoltada para fora do campus, disse que...
Fazlasıyla hem de. Kovuldu ve... kampüs dışına kadar eşlik ederken bana dedi ki...
Tenho de ir lá para fora.
Dışarı çıkmalıyım.
Estão lá fora de novo.
Dışarıda bir yerdeler, tekrar.
- Então fica fora disto.
O zaman bu işe karışma.
Sou o Will Bowman, estive fora do bloco numa missão.
Will Bowman. Blok dışında görevdeydim.
Como é se meteres a tua cabeça de fora lá em cima e uma câmara e um Redhat ou um civil à procura de uma recompensa te vir?
Kafanı dışarıya çıkardığında, bir kamera, bir kızılbereli yada ödül peşindeki bir sivil seni görürse ne olur?
Posso dar-lhe informações e mantê-lo fora do teu caminho.
Ona bilgi verip, sizden uzak tutabilirim.
- Vão lá para fora!
Dışarıya çıkın.
Sei que estás a tentar voltar para a tua família, mas as coisas estão completamente fora de controle.
Ailene dönmeye çalıştığının farkındayım. Ama her şey kontrolden çıktı.
E tu disseste-lhe que estavas de fora.
Sen de bıraktığını söyledin.
Com destino a fora do planeta.
Gezegen dışı görünen.
- Tenho estado um pouco fora.
Duymadın mı? Dışarıyla pek bağlantı kuramıyorum.
Olha, Doutor, os nossos filhos jogaram na Liga Júnior juntos, o que é a única razão para não ter vindo com um mandado e uma equipa de assalto, mandar a tua porta abaixo, e que eles te arrastassem daqui para fora na frente da tua família.
Bak, doktor. Oğullarımız küçükler liginde beraber oynadı. Buraya saldırı timi ile gelip, kapını kırıp seni ailenin önünde sürükleyerek dışarı çıkarmamamın tek sebebi budur.
Isto tudo vai para fora do planeta?
Bunların hepsi gezegenden gidiyor mu?
Com destino a fora do planeta.
Gezegen dışına gidiyor.
Quis seguir uma pista enquanto estive fora.
Çıkmışken bir ipucunu izledim.
Vocês precisam de denunciá-los, de expulsá-los daqui para fora.
Onları adlandırmalı ve uzaklaştırmalısınız.
Pelos menos estes idiotas não nos impediram de entregar o carregamento fora de tempo.
En azından bu aptallar kargoyu geciktirmemize neden olmadı.
A natureza da resposta deles está fora das nossas mãos.
Onların iradesi bizim elimizde değil.
- Sim, eles... trabalham para alguma unidade de inteligência fora da colónia.
Evet, koloni dışındaki bazı istihbarat birimleriyle çalışıyorlar.
Não posso ir lá para fora.
Dışarıya çıkamam.
Ele está lá fora.
Geliyor.
Um avião veio de fora do bloco.
Blok dışından bir uçak uçtu.
Parece que estava fora dos Muros durante a Chegada.
Varış sırasında surların dışına çıkmış görünüyor. Evet.
Relatórios recentes da Inteligência da IGA indicam que há um movimento crescente da resistência fora da Colónia.
Iga istihbaratından gelen son raporlar Artan bir direniş hareketi var Koloninin dışında.
Mas ele disse-me que tinha falado com um grupo fora do bloco que queria estabelecer contacto.
Ama bana bir grupla konuştuğunu söyledi. Temas kurmak isteyen bloğun dışında.
Isso tem alcance para fora do bloco?
Blok dışında ulaşıyor mu?
Não vou pô-lo lá fora, a menos que saiba que temos alguma vantagem.
Onu dışarıda bırakmayacağım Tabii ki kaldıraçımız olduğunu bilmediğim sürece.
Eu represento um grupo de resistência com base fora da colónia.
Direniş grubunu temsil ediyorum Koloninin dışında kalan.
Tu fizeste parte de uma operação que acabou mal fora de Herat em 2010.
Kötüleşen bir operasyona katıldınız 2010'da heratın dışında.
Anda cá fora, rapaz.
Buraya gel evlat.
Por fora, é um clube de strip, e por dentro, velhotes de roupão, a fumar cachimbo e tudo isso.
Dışarıdan striptiz kulübüdür. İçeri bir girersin, moruklar cübbe giymiş, tüttürüyorlar falan.
Com as crianças fora no Verão, enrolámo-nos em todas as divisões da casa.
Çocuklar yaz tatiline gittiğinden beri evdeki her odada yattık.
- e deita-se fora. - Aborrecido!
-... ve atın gitsin.
Marge, antes que fiques maluca pelas limpezas e deites tudo fora, pensa nas crianças.
Marge, aklını temizlikle bozup her şeyi çöpe atmadan önce çocukları düşün.
Há alguma coisa que queiras deitar fora?
Kurtulmak istediğin herhangi bir şey var mı?
Ouve, Marge, fizeste-me deitar fora muitas coisas de que eu gostava mesmo.
Dinle Marge, beni sevdiğim pek çok şeyi atmaya zorladın.
Deitei fora o meu livro de autógrafos.
İmza defterimi atmıştım!
Mantém esse presunto não fatiado fora do meu restaurante! Espera lá.
O dilimlenmemiş jambonu restoranımın dışında tut!
Porque é que ele pode entrar com um cão, mas o meu porco tem que ficar lá fora como um boneco de neve vulgar?
Dur bakalım! Nasıl oluyor da o köpek sokarken benim domuzum adi bir kardanadam gibi dışarıda kalıyor?
Bem, não consegui deitar nada fora.
Hiçbirini atamadım.
Mas se formos lá fora e nos ligarmos directamente à antena, poderemos conseguir o que precisas.
Ancak dışarı çıkıp antene doğrudan erişirsek ihtiyacın olan şeyi alabiliriz.
Desculpa não ter dito que havia mais daquilo lá fora.
Dışarıda daha fazlası olduğunu sana söylemediğim için üzgünüm.
Desapareça daqui para fora!
Siktirip gidin gemimizden!
Recolho-vos e apertamos o cinto para acelerarmos ao máximo daqui para fora.
Sizi aldığım gibi motorları tam yol ileri çalıştırarak buradan gideriz.
A Estação de Ganímedes é uma importante fonte alimentar fora da Terra e de Marte, e não é do interesse de nenhum de nós deixá-la incapacitada.
Ganymede İstasyonu Dünya ve Mars için önemli bir gıda tedarikçisidir. Ve istasyonun zayıflaması bizim de çıkarımıza uygun düşmez.
Aquelas coisas que procuramos ali fora, aquelas coisas podem ser sinais.
Uzayda aradığımız şey o sinyaller olabilir.