Translate.vc / portugués → turco / Gasp
Gasp traducir turco
556 traducción paralela
São especializados em trabalhos que vão desde o rapto por dinheiro à extracção de dissidentes políticos.
Yakalama ve gasp etme konularında uzmanlar. Adam kaçırmadan fidyeye ve siyasi istihbarata her alanda.
Na comitiva dele, trouxe-nos 10 caixas cheias de jóias e sedas e mais, cerca de 30 mil marcos extorquidos aos condados do norte.
Çünkü bugünkü katarda bize on sandık dolusu mücevher ve ipek getirdi. Ayrıca, kuzey sancaklarından gasp edilen 30.000 altın sikke.
Sentia que a família me sonegara os meus direitos, e passei a minha infância num ambiente de história da família.
Ailesinin, doğuştan kazandığım haklarımı gasp ettiğini düşünüyordu. Ve ben, doğumumdan çocukluğuma kadar aile tarihi ve soyağaçlarının bulunduğu bir ortamda yaşadım.
Quanto mais pensava neles, aquelas pessoas que eu estudara, mais se tornavam monstros de crueldade cuja única função no mundo era privar-me dos meus direitos.
Onları daha çok düşündükçe..... adlarını, geçmişlerini kendiminki kadar iyi bilene dek çalıştığım bu insanlar.. ... tek işlevleri, doğumdan gelen haklarımı gasp etmek olan kibirli ve zalim canavarlara dönüştüler.
Assalto, oito detenções, duas violações, três roubos com violência, um rapto, dois homicídios, cinco extorsões, uma fuga da prisão.
Hırsızlık, sekiz tutuklama, iki saldırı, üç haraç, bir tecavüz... iki cinayet, beş gasp, bir firar.
extorquiu ao hospedeiro.
Bu hancının hakkını gasp etmektir.
Pode não gostar. Preferia os tempos... em que alguém apanhava o que queria... com um punho forte e uma pistola rápida.
Belki eski günlerdeki gibi bilek ve silah gücünle istediğin her şeyi gasp etmeyi tercih edersin.
Se pagarmos a tripulação tão generosamente, estamos lhes tirando o pão da boca.
Şayet buna haddinden fazla verirsek, onların ekmeğini gasp etmiş oluruz.
"Um capitão que por motivos privados, utilize a sua embarcação para outros fins, não previstos pelos donos,... responderá pelo crime de usurpação".
"Gemisini, gemi sahiplerinin tahsis gayesinden saptırarak... şahsi amaçları için kullanan kaptan... gasp suçuyla cezalandırılır."
Poder Especial de Contra espionagem, Terrorismo, Vingança, Extorsão.
Karşı istihbarat, Terörizm, İntikam, Gasp için Özel Görevli.
Um homem que usurpa as funções de juiz e júri, e que toma a lei nas próprias mãos?
Jüri ve yargıcın görevini gasp eden ve yasaları kendi uygulayan bir adam.
Tudo isso é um caso claro de ameaças e agressão.
Kesinlikle bu bir darp ve gasp olayı.
Os nossos bens, que são o património dos pobres serão confiscados e divididos entre os chefes deles.
Sonra mallarımız, yani fakirlerin hakkı olan mallar çete liderleri tarafından gasp edilip paylaşılacak.
O seu único propósito é roubar a terra que puderem... terra que os índios pensavam que fosse deles.
Onların dürüst dedikleri amacı kızılderililerin sahip olduklarını sandıkları toprakların her dönümünü gasp etmek.
- Homicídio, fogo posto, estupro, há muitas outras ocupações dignas.
- Cinayet, kundakçılık, gasp, tecavüz. Binlerce değerli meslek var.
Onde os idiotas conseguiram usurpar o poder e a terra.
Ama bir aptalsan, sahip olduğum gücü, ancak gasp yoluyla elde edebilirsin.
Deixam que qualquer um diga que vai tomar o seu lugar?
İnsanların biletlerini gasp ediyorlar, sesiniz çıkmıyor!
CARNEIRO MERINO SERVE DE RECOMPENSA
MERİNO KOYUNU MAAŞLARI GASP ETTİ
Não usurpei a coroa.
Ben tacı gasp etmedim.
Cumpriu uma pena há uns anos - por agressão e roubo.
Birkaç sene önce gasp ve soygundan içeri girmiş.
- Não, nunca o vi. Os ingleses apreenderam-me a escolta e levam documentos para Tobruk.
İngilizler geçiş belgeleri olan Tobruk yolundaki konvoyumu gasp ettiler.
Como assalto e agressão.
Silahlı saldırı ve gasp gibi bir suçla örneğin.
A falta de roupa, comida, café ou açúcar era aceita, mas não havia malandragem, enganação ou roubo que as pessoas não cometessem para obter mais gasolina.
Kıyafet, yiyecek, kahve, şeker, bunların hepsi kabul gördü. Ancak fazladan benzin tedarik etmek için, hiçbir şekilde hırsızlık, gasp, hile vs. olayları yaşanmadı.
As SS praticavam a sua brutalidade reduzindo as suas vítimas a uma condição de total subserviência e privando-as de identidade própria :
Gaddarlık, SS'in alâmet-i farikasıydı. Kurbanlarını, sistematik olarak tam bir tahakküm altına alıp kişiliklerini gasp ediyorlardı.
Apropriação de terrenos!
Arazi gaspı!
Terreno. "Ver em'A propriar'."
A... Arazi. "Gasp'a bakınız."
Pertenciam a Madame Doyle e foram arrebatadas.
Madame Doyle'un incileri gasp edildi.
- Arrebatadas?
- Gasp mı?
Ele não vai ser assaltado por um bando de ratos do campo.
Bir tarla faresi çetesi tarafından gasp edilmez, öyle değil mi?
O tipo cumpriu 4 anos de prisão em Lansing, por extorsão e assalto.
Çocuk, gasp ve saldırıdan dört yıl yattı.
Chantagem ou extorsão?
Biraz şantaj, beki de biraz gasp?
Sim. Também sei o que é extorsão e um esquema de chantagem...
Gasp ve şantajın ne demek olduğunu da bilirim dostum.
Ao castelo matar a família real e tomar posse do trono a que não tenho direito!
Kraliyet ailesini öldürmeye ve gasp edilen taht hakkımı geri almaya!
Se esses criminosos levarem a minha carga outra vez fico destruído.
O haydutlar nakliyemi bir kez daha gasp edecek olursa, Biterim.
Primeiro, os roubos, agora, o assassinato.
Önce gasp, şimdi de cinayet.
Oito prisões por roubo de veiculos, extorção e roubo
Büyük çaplı soygun, hırsızlık ve gasp etme suçlarından sekiz tutuklama.
- Não sei. Está preso pelos crimes de assassínio, extorsão e rapto.
Cinayet, Gasp ve adam kaçırmadan suçlusun.
Estamos na época alta dos negócios da droga.
Vay be, bu uyuşturucu gaspında yıldızlar sezonu gibi oldu.
São resistentes ao brilho, à água, e não são perigosos.
Anti-yansıma, suya dayanıklı... sosyetik marka ayarında ve gasp edilme riski yok.
"No dia 24 de Janeiro, o agente especial Raymond Fong do Gabinete de Campo de São Francisco foi roubado em $ 50.000 em fundos do governo."
" FBI San Fransisco ofisinde çalışan özel ajan Raymond Fong 24 Ocak günü kaçırıImış ve üzerinde bulunan devlete ait 50,000 dolar gasp edilmiştir.
- Andas a vender produtos? - Não. Ah, ok.
Yaşlı Vatandaşı Gasp Mücadelesi beş dakika sonra başlayacak.
- Nem acredito que usaram a minha sonda!
- Platformumu gasp etmelerine izin verdiğine inanamıyorum!
construção, apostas, extorsão.
İnşaat, kumar, gasp etme...
Assalto, transporte de armas não registadas e extorsão.
Saldırı, ruhsatsız silah kullanmak ve gasp etmek.
Greenwald e Simpson, estão presos por violarem o juramento, fraude, extorsão, violação da Lei da Corrupção.
Greenwald, Simpson, görevinizi suiistimalden komplo, sahtekarlık, gasp, çete yasasını ihlalden tutuklusunuz.
"De cada uma os seus segredos eu tirei."
"Zorla gasp ettiğim her bir sırrından sonra..."
Estamos no Céu e assaltamos três pessoas.
Cenneteyiz ve az önce 3 kişiyi gasp ettik.
Extorsão.
Gasp.
Mas ele sabe manter as mãos limpas e nunca foi preso ou condenado.
Kumarbazlık, tefecilik ve gasp konusunda en iyi olduğuna inanıyor. Ama kendi elini nasıl temiz tutacağını biliyor bu yüzden hiç mahkumiyet ya da tutuklama yok.
Deixa-o em paz, maníaco.
[Students Gasp] seni manyak!
Um assalto.
Gasp.