Translate.vc / portugués → turco / Gate
Gate traducir turco
364 traducción paralela
Coloca homens na Rua New Gate, Rua Casbah!
Yeni Kapı Sok. Kazbah Sok. ve Ramdan sokağa adamlar koyun.
Fui rebitador na Ponte Golden Gate.
Golden Gate köprüsünde kaynakçıydım.
Espalhadas das colinas de Bangor à Golden Gate... - Deixa-me ver a lista.
Bangor'un çamlı tepelerinden Golden Gate'e kadar Pittsburgh ve Chicago da var...
Então, súbitamente, algumas noites descia a horríveis lugares mal afamados junto a "Blue Gate Fields" e ficava ali dia após dia.
Sonra aniden bir gece ürkütücü Blue Gate Fields'e gitti. Ve günlerce orada kaldı.
Para onde, senhor?
Blue Gate Fields.
No túnel que leva a ponte Golden Gate.
Golden Gate Köprüsü'ne giden tüneldeyiz.
Dois homens estão na ponte Golden Gate.
Dinle bak, bir zamanlar iki adam, Golden Gate Köprüsü'nün ortasında durmuştu.
E agora, para apresentar o nosso convidado de honra, conhecido desde a costa rochosa do Maine até à Golden Gate, na Califórnia.
Şimdi onur konuğumuzu takdim ediyorum, bu adam... kayalık Maine sahillerinden Kaliforniya'daki Golden Gate'e kadar adını duyurdu.
Todas as semanas, partem barcos de Boston para a Golden Gate.
Her hafta Boston'dan Golden Gate'e gemiler kalkıyor.
Queres começar com a Golden Gate Bridge?
Ya neyle başlamamı isterdin, Golden Gate köprüsü mü?
Meteu-se no carro e foi até ao Parque Golden Gate, 00 : 15 : 33,726 - - 00 : 15 : 35,726 8 km.
Arabasına bindi ve Golden Gate Parkından çıkıp gitti, beş mil
Disse apenas que fora de carro até ao parque e se sentara à beira do lago.
Golden Gate Park ına gittiğini ve gölde oturduğunu söyledi.
Se não notou, é um pedido de casamento, e ainda soa melhor.
- Benim adım olmayacak mı? - Gate'ler çoğuldur.
- Merci beaucoup, Ping Pong. Alô?
- Bay Gate hatta sizi bekliyor.
E as novas cidades que aparecem no Oeste começaram a sonhar... em se tornarem tão sofisticadas como a antiga cidade rufia de Golden Gate.
Batı'da yeni kurulan kasabalar, bir zamanların çetelerle dolu Altın Kapılı şehir kadar gelişmiş olmanın rüyasını kurmaya başlamıştı.
Se eu tivesse estudado, seria um arquiteto, talvez um engenheiro.
Eğer eğitim alabilseydim, San Francisco Körfezi'ndeki Golden Gate Köprüsü'nde çalışan bir mimar ya da mühendis olabilirdim.
Fiquei no mesmo dilema quando Francis morreu... e voltei para casa com uma permissão de emergência.
Golden Gate'den en son Frances öldüğünde geçmiştim. Eve acil izinle gelmiştim.
O grupo de explosivos foi chamado par ver um objecto suspeito dirigido ao "mayor".
Bomba imha ekibi bu sabah Golden Gate Parkı'nda şüpheli bir cisim olduğuna dair ihbar almış. Belediye başkanına hitap edilmiş.
O grupo de explosivos foi chamado para ver um objecto suspeito dirigido ao Mayor.
Havadaki birlikler bir mesaj aldı. G. Gate Parkında şüpheli eşya bulundu. Belediye Başkanına gönderilmiş.
- Chega ali, Gate.
- Kıçını kaldırıp şuraya gel, Gate.
Pensei que o Gate e alguns dos rapazes soubessem dele.
Gate veya çocuklardan biri onu görmüş olabilir diye düşünüyorum.
O Gate tem estado escondido fora da cidade com Black Harris e Sut Cole.
Gate, Black Harris ve Sut Cole şehrin dışında bir delikte saklanıyor.
Estou no Golden Gate Park.
Golden Gate Parkı'ndayım.
Passàmos Low Gate.
Alçak Geçit'i geçtik.
Lombard na Golden Gate.
Lombard altın köprü üzerinde.
Ficas encantado quando vês o Golden Gate!
Golden Gate'ti görmelisin.
- O Golden Gate.
- Golden Gate.
- O Golden Gate!
- Golden Gate.
Está a ir em direcção à ponte Golden Gate.
Golden Gate'i geçiyor.
Ele anda a cavalo uma vez por semana no Golden Gate Park.
Golden Gate Parkı'na haftada bir ata binmeye gider.
Veja! É a ponte Golden Gate.
Bak, bu Golden Gate Köprüsü.
Vamos aterrar no Parque Golden Gate.
Golden Gate Parkı'na inelim.
Sim, Devil's Gate Barragem.
Evet, Şeytanın baraj yolu.
- Devil's Gate Barragem. -
- Şeytanın baraj yolu.
- Campden Hill Gate.
- Campden Hill Gate.
Subitamente, tive o desejo de alugar um apartamento em Campden Hill Gate.
Hastings, birdenbire Campden Hill Gate'de bir daire kiralamak istedi canım.
Quando saímos de Campden Hill Gate, o assassino estava à nossa espera.
Campden Hill Gate'ten ayrıldığımızda suikastçı, orada bekliyordu.
The warden's back, open the gate!
Başgardiyan geldi! Açın kapıyı!
Open the gate!
Kapıyı açın la!
Get the gate, the warden's here!
Açın kapıyı! Başgardiyan geldi!
Golden Gate.
Golden Gate.
Olha o que se passou em "Heaven's Gate".
Bak Heaven's Gate'de ne oldu.
Acabou com o Cimino em "Heaven's Gate".
Heaven's Gate'de Cimino'nun sonu olduğu gibi.
A golden Gate teve ontem o tradicional nevoeiro?
Golden Gate dün gece sisli miydi?
- Risca a golden Gate.
- Golden Gate'i geçelim.
- A ponte Golden Gate.
- Golden Gate Köprüsü.
Tem dois filhos, seu família tem dinheiro, e esteve vivendo baixo um banco no parque Golden Gate por 3 anos... antes que sua irmã a achasse aí.
İki çocuğu var. Ailesi zengin ve üç yıl Golden Gate Parkı'nda bir bankın altında yaşamış, sonra kız kardeşi onu bulmuş.
Blues Gate Fields. Sim, senhor.
Evet efendim.
Gates é no plural.
"Hawaii'li Gate'ler."
A Sra. Gates repousar, si vous plaît.
Her şey yolunda Bay Gate.
Eu teria feito a Golden Gate, na baía de San Francisco.
Hatta Venüs'e gidecek bir roket aracı bile yapabilirdim.