Translate.vc / portugués → turco / Ghb
Ghb traducir turco
164 traducción paralela
Pó de anjo, coca, crack, antiácidos, há tudo.
Ot, kokain, taş kokain, GHB, Rolaids, hepsi var.
- Encontraram GHB.
GHB izlerine rastladılar.
Overdose mista de álcool e de GHB.
Alkolle GHB'yi karıştırmışlar.
Não sabia que estavam a consumir GHB.
GHB aldıklarını bilmiyordum.
- Eu nem me lembro. - Porque tinhas GHB no sistema.
Çok kötü ebeveynlerdi.
O que é GHB?
Onlara da söyledim. Neden kovuldum sanıyorsunuz?
A universidade costumava ser sinónimo de bacharelatos e licenciaturas, não de drogas e GHB.
Corbin'in odasını topluyordum. Ashley'yi yanımda tutmak istemedim.
Ou ainda pode. Se ligarmos o Joe ao GHB, podemos prendê-lo.
Ama Ashley hâlâ o evde.
O GHB é uma droga caseira, que usa solventes ou diluentes como compostos de base.
Üstümde doktor gömleği vardı. Beni ne sandılar ki? Kılık değiştirmiş bir gazeteci.
Hank Ludlow, está preso por posse de GHB, uma substância ilícita.
- Derste konuşuyor ve öbür öğrenciler onunla konuşmayınca kızıyor. İlgi istiyor.
Está preso por posse de GHB e pela violação de Kelly D ´ leah.
Hep hava atar. İlgi çekme kazaları. Peki bu konuda ne yaptınız?
Vamos. Posse de GHB é delito comum.
Memur Garvey geldi ama gitmesi gerekti.
Sob o cabeçalho "Poção do Amor" estava a fórmula de GHB, que correspondia ao GHB encontrado no sangue da Kelly D ´ leah.
Manhattan Aile Mahkemesi 25 Ocak Salı Sayın Yargıç, James Woodrow. Ricki Austin ve Jared Black aleyhine verilen kararda çocuğun ailesine verilmesini talep ediyorum.
É nas raves que se arranja Ecstasy, GHB, ketamina.
Raves'de Ex hapı satılıyor.
Quero-te lá com ecstasy e LSD, sim?
Senin oraya biraz GHB ve biraz... cam götürmeni istiyorum?
Havia resíduos de Gama Hidroxibutirato no sistema.
GHB izleri varmış.
Pensei que o Gama Hidroxibutirato era uma droga de festas.
GHB'nin parti uyuşturucusu olduğunu sanırdım.
Testamos o termo e encontramos vestígios de Gama Hidroxibutirato.
Termosu test ettik. GHB izleri bulduk.
Encontrámos GHB na sua garagem.
Garajınızda GHB bulduk da. Güzel Hanım Bıçağı.
Confirmou níveis extremamente altos de "hydroxybutric acid" no nosso rapaz. GHB.
Danny'nin vücudunda yüksek seviyede gama hidroksibutrik asit var.
Droga para violação?
GHB. Tecavüz içkisine atılan ilaç.
Mas nós apenas encontrámos um dos componentes do GHB, hidróxido de sódio, que se pode encontrar em qualquer laboratório.
GHB'nin tek bileşenini bulabildik, o da her laboratuvarda bulunabilecek bir madde.
Algumas vez encontrou GHB em algum sítio do campus?
Kampüsün başka yerinde GHB bulduğunuz oldu mu?
GHB foi entregue ao Reitor Brooks à duas semanas. Okay.
İki hafta önce Başöğretmen Brooks'a GHB teslim edilmiş.
Temos um relatório da segurança do campus que indica que foi encontrado GHB no mês passado e foi entregue a si.
Kampüs güvenliğinin raporuna göre geçen ay avluda GHB bulunmuş ve size teslim edilmiş.
A composição do GHB encontrada neste gabinete corresponde com a composição do GHB que matou Danny Kleiner. Mr.
Bu büroda bulunan GHB'nin bileşimi Danny Kleiner'ın ölümüne yol açan GHB'nin bileşimini tutuyor.
O meu pai tinha-me dito que a segurança tinha encontrado GHB no campus. à algumas semanas atrás.
Babam güvenliğin GHB bulduğunu söylemişti.
O GHB está tão ultrapassado como o "disco". Os "fry sticks" são a nova droga recreativa de Nova Iorque.
Ghb de disko gibi tedavülden kalktı,... ve esrarlı sigaralar New York'un yeni tecavüz ilacı oldu.
- Havia vestígios de GHB?
- GHB * testi yaptın mı? - Evet.
Dá a mesma pedra que o GHB.
Gamma hidroksibutirat ile aynı yapıda.
Vou fazer-lhe testes de álcool, drogas e GHB.
Alkol muayenesi, uyuşturucu ve G.H.B. için tahlil yapacağım.
E o que é GHB?
- G.H.B. nedir?
Nada de GHB, nada.
Hiçbir şey yok.
E não tomes GHB com isto.
Oh, bir de bununla birlikte GHB alma sakın.
Explica-me porque eras tu que tinhas GHB na noite da festa da Shelly Pomroy quando me drogaram e violaram.
Shelly Pomeroy'un partisinde ilaç verilip tecavüze uğradığımda neden yanında GHB olan tek kişi sendin?
Ouvi dizer que tu, o Sean e o Logan foram a Tijuana comprar GHB.
Sean, Logan ve senin Tijuana'ya gidip GHB aldığınızı duydum.
- O que lhe fizeste?
GHB ile ne yaptınız?
É suposto as pessoas ficarem mais simpáticas com GHB.
Anladığım kadarıyla GHB'nin seni daha iyi yapması gerekiyordu.
Alguém pôs GHB na minha bebida.
Birisi içkime GHB koymuş.
A não ser que queiras que eu conte a um dos meus polícias favoritos que tinhas drogas contigo naquela noite.
Söylemezsen en beğendiğim polis memurlarında birisi Shelly'nin partisinde GHB taşıdığını öğrenecek.
Deste-me GHB na noite da festa da Shelly?
Shelly'nin partisinde bana GHB veren sen miydin? Ne?
Não, nem era eu que o tinha.
Hayır. Bende GHB bile yoktu.
Era GHB.
Ağır uyuşturucuydu.
GHB, rapariga!
GHB, kızım!
Encontraram vestígios de GHB na urina da Kelly.
Öğretmenliğe başlamadan önce.
O gráfico da esquerda mostra o nível de GHB presente na urina da vítima.
Güç ve para her şeyi yok edebilir.
- E o GHB era o preço.
Acil durum.
O GHB actua como um intoxicante, atenuando as nossas inibições e tornando-nos muito influenciáveis.
Yanılıyorsun.
GHB com corante alimentar.
Gıda boyalı GHB.
O Danny estava drogado com GHB.
Danny'ye GHB verilmiş.
Não havia Rohypnol no teu organismo.
Vücudunda GHB yok.