Translate.vc / portugués → turco / Göz
Göz traducir turco
29,665 traducción paralela
Certo, então a produtora confirmou que pagavam à Gillian à parte para ser a companheira de sobriedade da Amy.
Yapımcı şirket Gillian'a Amy'ye göz kulak olması için el altından para verdikleri kabul etti.
Pode haver alguém que estejas a deixar de fora?
- Evet. - Göz ardı ettiğin biri olabilir mi?
Alguém que esteja a deixar de fora...
- Göz ardı ettiğim biri.
Eu vou com ele. Fico de vigia.
Ben onunla gidip, göz kulak olacağım.
- Se te puder manter debaixo de olho.
- Eğer sana göz kulak olmama müsaade edersen.
Xerife, deixou-a ir, sem mais nem menos, e nem ligou à questão da arma.
Kusura bakmayın, Şerif, ama onu bu kadar kolay bırakmak Ve kampüse silah getirilmesini göz ardı etmek neden?
Enfim. O Stavo tem cara de psicopata e esperas que ignore isso?
Stavo'nun alnında "Çılgın Psikopat" dövmesi varken bunu göz ardı mı etmeliyim yani?
Stavo basicamente tem "psicopata louco" tatuado na sua testa, e eu sou suposta de ignorar isso?
Stova'nın alnında "Çılgın Psikopat" dövmesi varken bunu göz ardı mı etmeliyim yani?
- Vamos, olha para isso.
- Buyur, bir göz at.
Na pior hipótese apanho serviço comunitário.
En kötü ihtimalle, göz altına alınıp, kamu hizmeti yaparım.
- Ele queria ver o meu computador. - Espera.
- Bilgisayarıma göz atmak istedi.
Só precisamos de ter olho para oportunidades.
Tek ihtiyacınız fırsatları görebilecek bir göz.
Imaginas um cenário em que ela deixasse passar um candidato melhor?
Daha fazla göz yumabileceği kapasitede bir aday - düşünebiliyor musun?
Fico de olho nela.
Ben tüm gece çalışıyorum. Ona göz kulak olurum.
Só estava a folhear.
Yalnızca göz gezdiriyordum.
Estava só a folhear.
Sadece göz gezdiriyordum.
Preciso falar a sós.
Bunu göz önünde bulunduracağım
Tem que haver mais do que apenas um olho por um olho.
"Göze göz" dışında da bir yol olmalı.
Cada lágrima que você derramou fez-me tão feliz Shivangi.
Döktüğün her göz yaşı beni mutlu etti, Shivangi.
E deixar-te morrer?
Ölmene göz mü yumsaydım?
- para não tirar a vista dela.
Arabaya göz kulak olur musun?
- Pare de piscar o olho.
- Göz kırpma.
Limpa essas lágrimas.
Sil şu göz yaşlarını.
Toma conta da Zi Meng por mim.
Lütfen Zi Meng'e göz kulak ol.
Ela pediu-me para tomar conta de ti.
Benden sana göz kulak olmamı istedi.
Bons olhos, Luce! ... ifer.
Ne göz var sende de Luce...
Eu apenas mantenho um olho mas miúdas que trabalham aqui e sirvo bebidas aos pervertidos.
Burada çalışan kızlara göz kulak olurum ve bu sapıklara içki satarım.
Isto é um enorme conflito de interesses.
Göz ardı edilemeyecek büyüklükte bir çıkar çatışması bu.
Com os teus antecedentes podem atirar um livro contra ti.
Belki eski suçlarını da göz önüne alınca istediğine kavuşursun.
O maior sucesso da cidade.
Şehrin göz bebeği.
Não tem registros de violações, o que até é espantoso considerando a sua reputação.
Namı göz önüne alınırsa hiç suç kaydı olmaması inanılmaz bir olay.
Sou todo a favor de examinar nossos desejos mais profundos, mas pelo menos examina as tuas opções primeiro.
İçinde yatan arzuları görmeni desteklerim ama en azından seçeneklerine de bir göz at.
Sua Honra, pedimos que o júri seja instruído para descartar todo testemunho da detective Decker.
Sayın Hakim, jürinin Dedektif Decker'ın bütün ifadesini göz ardı etmesini talep ediyoruz.
E o meu preferido... Debaixo da pálpebra.
Benim en sevdiğim göz kapağının altı.
Uma familia assim, tentamos manter um olho neles, mas...
Böyle aileleri göz önünde tutmak gerek ama...
Cass, fica aqui. Mantem um olho nele.
Cass burada kalıp ona göz kulak ol.
Ofereci o meu coração a uma mendiga que andava atrás da minha fortuna não existente!
Kalbimi fakir ve olmayan servetime göz dikmiş birine vermişim!
Vou tratar da minha metade de endereços possíveis na área e vou enviar-te a outra metade, para cobrirmos mais terreno.
Listedeki olası adreslerin yarısı için yola çıktım bile sana diğer yarısını mesaj atıyorum. Böylece daha fazla yere göz atmış oluruz.
Já que aqui estamos, mais vale investigarmos.
Buradayız artık. Bir göz atsak iyi olur.
Desde que entrámos, está a olhar-nos olhos nos olhos.
Geldiğimizden beri göz teması kuruyorsunuz.
Não há dúvida de que ao longo da sua longa carreira lendária o meu pai ajudou em negócios em que a morte era um resultado provável para alguém algures, mas o Vikner e o pessoal dele fazem da morte o negócio deles.
Babamın uzun ve çok katmanlı iş kariyerinde, iş anlaşmalarını kolaylaştırmak için birilerinin, bir yerlerde ölmüş olma ihtimalini göz ardı etmiyorum. Ama Vikner ve adamları ölüm peşinde koşmayı, iş anlaşması olarak görüyorlar.
Vai tomar conta do Ed, não vai?
Ed'e göz kulak olursun, değil mi?
Anda cá.
Hadi, göz kırpıcı.
Os Sintéticos têm de ter olhos de cores diferentes.
Sentetikıerde farklı göz renkleri bulunur.
Meu querido, por favor cuida da Su-An...
Bir tanem, Soo-an'a göz kulak ol.
Preciso de ti aqui fora, a olhar pela Emma Duval.
Biz daha fazlasını öğrenene kadar Emma Duval'a... -... göz kulak olmanı istiyorum.
Se o virem, tragam-no.
Onu görürlerse, göz altına alsınlar.
Achei que era um conceito interessante, tendo em conta aquilo em que trabalhei.
Üzerinde çalıştığım şeyi göz önüne alınca bunun ilginç bir fikir olduğunu düşündüm.
Olho por olho.
- Göze göz.
A vida glamorosa.Preparem-se para ver a verdadeira
Göz alıcı hayatlar.
- Sim, claro.
- Bir göz atmamızın sakıncası var mı?