Translate.vc / portugués → turco / Hamptons
Hamptons traducir turco
527 traducción paralela
- Perto dos Hamptons?
Manhattan. Hamptons'un oralarda mı?
Eu conheço mulheres que... casam com homens que desprezam, para guiarem um Mercedes... e passarem os Verões em Hamptons.
Öyle kadınlar tanıyorum ki sırf Mercedes'e binebilmek ya da yazlarını Hamptons'da geçirebilmek için nefret ettikleri adamlarla evleniyorlar.
Disse que esteve fora, desde domingo.
Pazar'dan buyana Hamptons'ta olduğunu söyledi.
Isto está errado! Ele deve ter pensado que ainda estávamos nos Hamptons este fim de semana.
Bu hafta sonu hâlâ Hamptons'ta oldugumuzu düsünmüs olmali.
Uma mulher que passa os invernos nas Bahamas e os verões em Hamptons.
Kislarini Bahamalar'da yazlarini Hamptonlar'da geçiren bir kadin.
Vou ter de andar meses ás voltas, até alguém sair para Hamptons.
"Birileri Hampton'a falan gidene kadar aylarca daireler çizeceğim."
São pessoas importantes em Hamptons.
Zenginler nasıldır bilirsin.
- Fim de semana no campo. - Nos Hamptons?
- Şehir dışında hafta sonu.
- Nas Vineyard.
- Hamptons mı?
Quando nos conhecemos, detestava a praia, odiava The Hamptons, não queria ter filhos.
- Çocuk istemiyorsun, değil mi? - Öyle mi, şey... İlk tanıştığımızda plaja gitmeyi sevmezdi, Hampton'lardan nefret ederdi çocuk sahibi olmayı istemez, yaşadığı eve bayılır ve taşınmayı hiç istemezdi.
Porquê, por recusar ir a casa do teu patrão em The Hamptons?
Neden, sevgili patronun Jerry Bender Hamptons'daki mekanına...
E tu também odiavas a praia.
Hamptons'ı hiç sevmem, sen bir ara plajlardan nefret ederdin.
Enquanto a Elise limpava o escritório, o apartamento do Bill e a casa onde viviam, eu e Brenda procurávamos um escritório, uma base de operações para o clube.
Elise, Bill "in ofisini, çatı arasını Hamptons" daki evini boşaltırken, - Brenda ve ben de kulüp için bir ofis aradık.
Por US $ 300 a hora, você pode sim me ligar na casa dele em Hamptons!
Saatine 300 dolar veriyorum, Hamptons'daki evine bağlayın!
Na casa de Hamptons.
Hampton'lardayken sanırım.
Temos uma sala Hamptons.
Bir odayı kumsala çeviriyorlar.
A minha amiga Patience e o marido convidaram-me para passar o fim-de-semana nos Hamptons.
Arkadaşım Patience ve kocası beni hafta sonu için Hamptons'a davet ettiler.
Aos convidados dos Hamptons pede-se sempre que cantem pelo seu jantar.
Hampton'a gelen misafirlerin, yemek karşılığında her zaman şakıması beklenir.
Ele chamava-se Jonathan Bix... um mercador que ia comprar uma casa nos Hamptons.
Adı Jonathan Bix'di. Bear Sterns'de tüccardı Hamptons'da bir ev sözleşmesi yapıp, partiye gelmişti.
O Court convidou-me para passar o Labor Day nos Hamptons.
Court beni haftasonunda Hampton'ların evine davet etti.
- Numa das pistas em Hamptons.
Muhtemelen Hamptons'daki bir alandan.
Estou a poupar para um time-sharing em Hamptons. Lindo.
Hamptons'da tatil için para biriktiriyorum.
- Os sapatos devem ser amados.
Hem ayrıca Hamptons'da böyle bir ayakkabıya ihtiyacınız olacak. Ayakkabıların sevilmesi gerekir.
Antes que me esqueça, a Charlotte quer partilhar um apartamento em Hamptons.
Unutmadan, Charlotte, Hapmtons'a gitmeyi düşünüyor.
Espera até veres o meu clube em Hamptons.
Hampton'daki kulübümü görene kadar bekle. "Salsa East".
- Gostas de Hamptons?
- Hampton'ı seviyor musun?
- Não, adoro Hamptons.
- Hayır, aşk Hampton'a aşığım.
Esta é a história de um casal encantador, o Rob e a Elaine, que alugou uma casa em Hamptons num Verão excepcionalmente quente.
Bu çok tatlı bir çift olan Rob ve Elaine'in hikayesi. Özellikle çok sıcak ve yapış yapış olan bir yaz Hamptons'ta bir ev tuttular.
- Porque estão todos em Hamptons.
- Çünkü herkes Hamptons'a gider. - Oraya gitmeye çahşırken trafikte kalırız.
Arrepender-nos-emos do último Verão que não passámos juntas em Hamptons.
O zaman son yazımızı Hamptons'ta birlikte geçirmediğimiz için pişman oluruz.
O Jitney parece o autocarro para a colónia de férias, só que todos se ignoram e falam ao telemóvel.
Hamptons'in otobüsü tıpkı yaz kampına giden bir otobüs gibiydi. Ama burada şarkı söylemek yerine herkes cep telefonuyla konuşuyordu.
Há 20 anos que o Greg vai para Hamptons todos os Verões.
- Merhaba. Greg 20 yıldır her yaz Hamptons'a gidermiş.
Convidava-a para um copo, mas vou para Hamptons.
Buradan çıkınca seni bir yere davet ederdim ama Hamptons'a gideceğim.
Vou para Hamptons amanhã.
Aslında ben de yarın gideceğim
Tem casa em Hamptons. Teoricamente bom.
- Görünüşte iyi.
O Baile de Hampton é amanhã à noite e está a ser organizado pela Relações Públicas Nina G.!
Yarın akşamki Hamptons partisi için davetiye ve partiyi Nina G. Halkla İlişkiler düzenliyormuş. Nina G!
Todos os anos, um dos bilionários locais oferecia um enorme baile, cheio de cowboys e caviar.
Her yıl Hamptons'ın yerel milyarderlerinden biri kovboylar ve havyarla dolu büyük bir parti verir.
Bom, vemo-nos em Hamptons ou na cidade.
Neyse. Hamptons'ta ya da şehirde görüşürüz.
Mais pequena que a casa nos Hamptons, mas essa é maior que a do Steven.
Hamptons'daki evden küçük ama Steven'ınkinden büyük.
Mas ele tem a casa nos Hamptons.
Ama Hamptons malikanesi onun.
Numa Hampton?
Hamptons'da mı?
Pergunta-lhe se sentiu o mesmo por causa da sua casa nos Hamptons.
Sor bakalım Hamptons'daki evi de kafasını karıştırıyor muymuş.
Eu pensei que estava nos Hamptons.
Senin Hamptons ta olduğunu düşünmüştüm.
- Nos Hamptons?
Hamptons'da mı? - Hayır.
Ele esteve nos Hamptons para uma festa e apanhou boleia connosco.
Bir bekarlığa veda partisi için Hamptons'a gitmişti. Ve bizimle eve döndü.
A Martha Stewart serve-a aos convidados no Hampton.
Martha Stewart bunu Hamptons'daki misafirlerine ikram ediyor.
Mais baixo não havia.
Öğle tatilinde evli ve 25 yaşındaki karısı Hamptons'ta güneşlenen eski sevgilimle onun evinde sevişmiştim. Daha adi olamazdım.
A Natasha chega mais cedo dos Hamptons.
Natasha. Hamptons'tan eve erken dönen bir kadındı.
Gosto de uma pessoa que foge dos Hamptons.
Hem artık orada olman için bir sebep de kalmadı.
Mas não sei se estou interessada. Bonito, educado.
- Yakışıklı, kibar Hamptons'ta evi var.
Estive nos Hamptons, claro.
Hamptons'un dışında.