Translate.vc / portugués → turco / Hap
Hap traducir turco
4,309 traducción paralela
Fiquei muito nervosa ao saber daquele comprimido.
O hapı duyunca çok endişelendim.
Bom, no dia do meu aniversário de um ano, deram-me um bolo bonito...
Ayık olduğum birinci yıl dönümünde bana güzel bir pasta aldılar. Bense bir hap içtim.
Porque a tua amiga gosta de beber e está a tomar comprimidos ali atrás.
Arkadaşın içmeyi pek seviyor, arka tarafta da hap alıyordu.
Frank, encontrámos 300 comprimidos de Hapacol no seu corpo quando foi morto.
Üstünde 300 tane hapacol hapı bulduk.
Vês porque nunca deixei a pílula?
Neden hiç hapı bırakmadığımı anlıyor musun?
Não me parece que sejas uma pessoa de comprimidos.
Sen hap içecek biri değilsin.
Correu bem. A India tomou um calmante e dormiu o tempo todo.
Bir uyku hapı Hindistan'a sayesinde uyku olabilir.
Sem comprimidos.
Hap yok.
As drogas são a única resposta.
Tek çözümü hap kullanmak.
As plantas podem sobreviver sem nós, mas nós e todos os outros animais estaríamos fritos sem elas.
Bitkiler biz olmadan yaşayabilirler. Ancak biz ve diğer tüm hayvanlar onlarsız hapı yutardık.
Um comprimido para a inteligência? Não.
Akıllı bir hap mı?
- Um comprimido chinês para a inteligência.
- Çin'den gelen bir akıllı hapı.
Sim, só me lembro de partes dessa noite, porque na altura, estava a tomar os comprimidos e lembrei-me de que estava aqui com a Ali e estávamos a discutir e quando dou por mim, estava no chalé, a dizer às minhas amigas que ela estava desaparecida e que me parecia tê-la ouvido gritar.
Evet, o gecenin bazı parçalarını hatırlıyorum çünkü çok fazla hap almıştım ve hatırladığım ilk şey orada Alison'la kavga ediyordum ve sonra hatırladığım tek şey ahırın yanındaydım, kızlara onun kaybolduğunu ve onun çığlığını duyduğumu söyledim.
Tenho vodca de batata Chernobil, o clássico rohypnol, tenho heroína preta chinesa, tenho ópio saído do recto de uma mula e uns ambientadores eléctricos.
Çernobil patatesi votkası, klasik tecavüz hapı, Çin işi kara katran eroini, torbacıdan alınmış, rektumdan taze çıkmış opium ve fişe takmalı oda parfümü.
Não são "suplementos". São sedativos.
Bunlar tamamlayıcı değil, sakinleştirici hap.
Talvez, mas posso deixar fugir a história do tarado produtor desgastado que gosta de prostitutas e bonecas sexuais.
Olabilir. Yine de rahatsız, hapı yutmuş fahişelere ve seks bebeklerine düşkün bir yapımcıyla ilgili bir hikaye sızdırabilirim.
Eu não estou desgastado.
Hapı yutmadım.
Tomei alguns comprimidos.
Hap aldım.
Comprimidos?
Hap mı?
Que tipo de comprimidos?
Ne tür bir hap?
Estavas a tomar os medicamentos para a fertilidade?
- Doğurganlık hapı mı alıyordun?
Não seria como misturar "pó de anjo ( PCP )" com "crack"?
Bu hapın içine Melek Tozu katmak gibi bir şey olmaz mı?
As drogas que consumiste estavam adulteradas.
Aldığın hapın içine bir şey karıştırılmıştı.
Não posso trazer-te essa medicação, Daya, lamento.
İçeri hap sokamam Daya, özür dilerim.
Ontem à noite não tomei nada.
Geçen gece hiç hap almadım
Ele foi hospitalizado e tomava um cocktail de comprimidos todos os dias.
Hastaneye kaldırılırdı ve her gün hap kokteyli içmesi gerekirdi.
Cal-O-Metric, para perder peso, especialmente concebido para as mulheres.
Özellikle kadınlar için düzenlenmiş, kilo verme hapı, Cal-o-metric.
Andas a vender comprimidos para emagrecer?
- Diyet hapı mı satıyorsun?
Está a tomar alguma pílula, medicamentos ou suplementos?
Hiç ilaç alıyor musunuz? Hap ya da vitamin desteği?
Ocasionalmente um comprimido para dormir quando viajo.
Arada bir de uyku hapı, yolculuk yaparken.
No fundo da gaveta há um frasco com comprimidos.
Çekmecenin dibinde bir hap şişesi bulacaksın.
Agora, há muitos comprimidos no frasco.
O şişenin içinde bir sürü hap var.
Agora, há muitos comprimidos no frasco, mas é muito importante que os enguias todos.
O şişenin içinde bir sürü hap var... Bunların hepsini yutman gerek,... tamam mı?
Abre a gaveta de cima, no fundo da gaveta há um frasco com comprimidos.
En üst çekmecesini aç, çekmecenin dibinde bir hap şişesi bulacaksın.
Agora, há muitos comprimidos no frasco, mas é muito importante que os enguias todos.
O şişenin içinde bir sürü hap var. Bunların hepsini yutman gerek.
Está cheio de droga.
İçinde tecavüz hapı var.
Barbitúrico num braço para te derrubar, e anfetamina no outro. Uma montanha russa de variações.
Bir koluna, seni uyutması için bir uyku hapı ve diğerine de uçman için amfetamin verdim.
Sim, preciso da pilula do dia seguinte.
- Anladım, ertesi gün hapı lazım.
Estamos completamente lixados.
Vay canına, hapı yuttuk.
Culpado por teres perdido o emprego, tomares barbitúricos e a beber.
Senin işini kaybetmen de öyle hap kullanman ve ayyaşın teki olman da. Onlar da benim hatam mı?
Não precisas de ser tu a tomá-la.
O hapı kendinde kullanmak zorunda değilsin.
A pastilha de cianeto está aqui, na parte superior da caneta.
Siyanür hapı burada, kalemin arkasında.
O Hubert tem um comprimido azul que leva a coisas mais fortes.
Hubert'in bir şeyleri sertleştirmesi için mavi bir hapı var.
Temos três horas até o efeito do medicamento acabar.
Hapın etkisini kaybetmesi için sadece 3 saatim var.
É um anúncio para quem precisa de viagra.
Seks için hap alan insanlar için reklam o.
Toma um destes.
İşte, al bakalım bir hap.
É preciso tomar o primeiro comprimido 70 horas depois da relação desprotegida.
İlk hapı korunmasız seksten sonraki 70 saat içinde almalısın.
Caso contrário estamos tramados.
Yoksa hapı yutarız.
- Quer um comprimido para dormir?
- Uyku hapı ister misiniz?
Entao...
- Boşver hapı.
Aleksandr Ogorodnik?
Ona hapı verenin sen olduğuna inanıyorum.