English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Hasan

Hasan traducir turco

419 traducción paralela
Eu chamo o Hassan para a acompanhar.
Hasan'ı çağırayım da kapıya kadar bıraksın.
Assim que vimos que Selim estava morto, chamei o Hassan, chefe dos guardas.
- Elbette. Selim'in öldüğünü anlar anlamaz, Hasan'ı çağırdım, muhafızı çağırdım.
- Para o poço de Hasan Barani.
- Hasan Barani'deki kuyuya.
- Ali, o filho de Hassan.
Ali, Hasan'ın oğlu!
- Sim, Cassim, o filho de Hassan. - O amigo que você traiu.
- Evet Kazım, Moğollara karşı ihanet ettiğin dostun Hasan'ın oğlu.
- Está morto, não fales mais dele.
- Hasan öldü.
Como sabes, que é o filho de Hassan?
Hasan'ın oğlu olduğunu nereden biliyorsun?
Hasan!
Nöbetçi!
Me chamo Hassan, sua excelência.
Benim adın hasan, efendim.
Hassan, não beba!
Hasan, sakın içme!
- Hassan, cadê o capitão?
Hasan, Kaptan nerede?
Hassan, comida e bebida para os convidados!
Hasan, misafirlerimize yemek ve içki getir.
- Hassan, você se lembra?
- Hasan, sen hatırlarsın. - Melanthius!
Aboo Seer, Hassan, Bahadin, preparem o navio.
Abuzer, Hasan, Bahattin. Gemiyi denize hazırlayın.
- Hassan, volte para o trabalho.
Hasan, işinin başına dön.
Hassan, ande!
Hadi çabuk Hasan!
Hassan, mandei afiar essa faca!
Hasan, sana o bıçağı bile dedim!
Hassan, traga a carta. - Vamos passar?
Hasan, bana haritayı getir.
Hassan, sua faca!
Hasan, bıçağını ver!
Hassan, Maroof, as armas.
Hasan, Maruf, silahlar.
Hasan, és esperto.
Hasan, sen akıllısındır.
ele tá com uma arma!
Tut Hasan! Hasan!
- hem!
- Hasan!
- lt's Sa.
- Bu Hasan!
- Sa!
- Hasan!
Sa, this knife belonged to Hai.
Hasan Nihal'indi bıçak, Hasan!
lsn't that Sa?
Bizim Hasan bu ya!
- ls that him?
- Bu Hasan ya!
Sa's really unlucky.
Ay Hasan da şanssız ya.
- What did Sa see?
- Hasan neyi görmüş?
But Sa knew what would happen.
Ama Hasan bunun olcağını biliyodu.
I'm going to kill you to avenge Sa's death.
Hasan'ın kanı yerde kalmıcak ulaan!
Hassan!
Hasan!
- E Hassan... Tenta telefonar para o Cairo, a avisar da minha chegada.
- Bir de Hasan Kahire'ye telefon edip yolda olduğumu haber et.
O Hassan há-de escolher um fellaheen para vos dar água quente e assim.
Hasan, sizinle ilgilenecek birini ayarlar. Sıcak suyunuzu falan getirir.
Obrigado, Hassan.
Teşekkür ederim, Hasan.
Não deixem o Hassan sair do acampamento.
Hasan sakın kamptan ayrılmasın.
Hasan, tem cuidado.
Hasan, dikkatli ol.
Hasan, vai ver os prisioneiros.
Hasan, esirleri kontrol et.
Hasan, mataste-os?
Öldürdün mü onları?
Hasan, vamos descansar.
Bu kadar yeter, Hasan.
Hasan, tu não és surdo.
Sen sağır değilsin.
- Quem cortou a língua do Hasan?
- Hasan'ın dilini kim kesti?
O Hasan foi atrás dela, e, quando a encontrou, perdeu a cabeça e matou-a.
Hasan karısının peşinden gitti... onu buldu ve öldürdü.
És um bom homem, Hasan.
Sen iyi bir adamsın, Hasan.
O Abdul e o Hasan irão ter connosco... e não saírão mais do pátio.
Abdul ve Hasan bizi karşılayacaklar... ve sonra sonsuza kadar o avluda kalacaklar.
Quando a guerra acabar, abrimos um bar aqui, e chamamos-lhe "Bar do Hassan".
Savaştan sonra, burada bir bar açalım. Ve adını da "Hasan'ın Barı" koyarız.
Hasan, chega aqui.
Hasan, buraya gel.
Fomos ao exterior para inspecionar os danos, e o navio tinha desaparecido.
- Hasan görmek için su üstüne çıktık ve gemi gitmişti
Obrigado, Hassan.
Teşekkürler, Hasan.
Hasan, as correntes.
Zincirleri getir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]