Translate.vc / portugués → turco / Havana
Havana traducir turco
530 traducción paralela
Esta é de Havana.
Havana!
Havana será muito alegre nesta estação...
Bu sezonda Havana çok keyiflidir.
Quero fazer uma ligação para Havana, Cuba.
Küba, Havana'yla görüşmek istiyorum.
Esses são difíceis em tempos de guerra, mas agora vêm de Havana com mais frequência.
Savaş sırasında bulmak zordu ama artık Havana'dan geliyor.
Uma semana em Havana, e tudo isto sobre o teu pai estará esquecido.
Havana'da bir hafta ve bütün bu iş bitmiş olacak.
Arranjamos qualquer coisa em Havana.
Havana'da bir şeyler alırız.
Não, vim por causa de um trabalho que lhe consigo arranjar, em Havana.
Hayır, Havana'da ayarlayabileceğim bir iş için onu görmeye geldim.
- Cheguei esta manha, via Havana.
- Bu sabah Havana'dan doğru buraya uçtum.
Autênticos Havana.
Gerçek Havana sigarası.
Habanos, os melhores que podem comprar.
Havana malı, paranın satın alabileceğinin en iyisi.
Bêbeda em cada bar rasca de Havana.
Havana'nın bütün ucuz barlarında içiyor.
É Havano?
Havana mı?
E, em todo os dias e noites, nos bares Weekend in Califórnia... e Weekend in Havana soa o calipso, das Índias Ocidentais.
Gece ve gündüz barlarda. "Kaliforniya'da hafta sonu!" Havana'da hafta sonu! " Batı Hint Adaları'ndan Kalipso'nun sesini duyabilirsiniz.
Isto não é nenhum charuto, Pop. É um Havana Panatela.
Baba, zıkkım dediğin şey, bir Havana panatella'sı.
Ou pego neste Havana Panatela de 85 cêntimos, e vou esmagá-lo...
Yoksa bu 85-sentlik Havana panatellasını alır...
Os pescadores de sorte já tinham | chegado e limpado os seus espadins... e os levado, em cima de duas | pranchas, para a peixaria... onde esperavam o camião de gelo | para levá-los ao mercado em Havana.
Başarılı balıkçıklar çoktan geri dönmüş, kılıçbalıklarını ayıklayıp temizlemişlerdi. Boylu boyunca iki uzun tahta üzerine yatırdıkları balıkları Havana'daki pazara götürecek buz kamyonunu bekledikleri balık haline taşıyorlardı.
"Posso ir em direcção ao esplendor | das luzes de Havana."
"Havana'nın parlayan ışıklarıyla her zaman yolumu bulabilirim."
Eu gostaria de ver | as luzes de Havana.
Havana'nın ışıklarını görebilmeyi dilerdim şimdi.
Naquela tarde, houve uma festa | de turistas em Havana, no café.
O gece Havana'daki bir kafede turistler parti veriyorlardı.
Precisamos de alguém em Havana.
Havana'da bir adamımız olmalı.
- O nosso homem em Havana, senhor.
- Havana'daki adamımız efendim.
O nosso homem em Havana fez um bom trabalho.
Havana'daki adamımız iyi iş başarmış.
Talvez deva ir a Havana falar com o Barra Cinco?
Belki de önce Havana'ya gidip Beş Numara'yla görüşmeliyim.
É o nosso homem em Havana.
Havana'daki adamımızsınız.
A minha função é saber o que se passa em Havana.
Havana'da olup biteni bilmek benim görevim.
Porque Havana ficaria mais pobre sem a sua filha.
Çünkü kızınız olmayınca Havana'nın tadı yok.
Não quero deixar Havana, Cap. Segura.
Havana'dan ayrılmak istemiyorum Baş Komiser Segura.
Havana é um local alegre.
Havana renkli bir yer diyorlar.
Não, em Havana tudo é legal.
Hayır, Havana'da her şey yasal.
Havana sentirá a sua falta, Milly.
Havana seni özleyecek Milly.
Muito respeitados cavalheiros, permitam-me que vos dê as boas-vindas ø cidade de Havana.
Çok saygıdeğer beyler. Havana'ya hoş geldiniz.
São coisas maravilhosas que alcançámos em Havana, e não há limite até onde podemos ir, a partir daqui.
Havana'daki başarılarımız harika, bundan sonraki başarılarımızın sınırı yok.
Quando me reformar ou morrer, entrego todos os meus lucros na operação Havana... - Obrigado.
Ben emekli olduktan veya öldükten sonra, Havana operasyonundaki hisselerimi onun kontrolüne bırakacağım.
Levávamos melaços para fora de Havana quando era um bebé.
Sen bebekken, Havana'dan şeker pancarı taşırdık.
A Família está a fazer um investimento em Havana.
Ailemiz Havana'da bir yatırım yapıyor.
Havana é excelente.
Havana harika.
Alguém que eu conheça em Havana?
- Havana'da tanıdığım var mı?
Quero que faças com que se divirtam em Havana.
Havana'da iyi vakit geçirmelerini sağla.
Cavalheiros, a uma noite em Havana.
Beyler, Havana gecelerine!
Drago, tenho 1.000 charutos de Havana e 12 daqueles chapéus para ti ali.
Drago, Senin için 1.000 adet Havana purosu ve şurada 12 şapkam var.
Veio directamente de Havana.
Gerçek Havana. Havana'dan gelme. Evet.
- E traga-me charutos cubanos.
- Ve biraz da Havana purosu getir.
Ama o poder, a honra, ama a si mesmo, sua inteligência, seus livros, seus charutos cubanos... Não duvido que a mim também amou alguma vez.
Gücü ve itibarı seviyorsun, kendini seviyorsun entelektüel hayatını, kitaplarını Havana purolarını ve eminim ki bir zamanlar beni de seviyordun.
Desmantelada, e enviada em contrabando para Havana e, aí os russos montaram a nossa câmara, inventada por cientistas alemães e o vosso filme, inventado por cientistas alemães no satélite deles, feito por cientistas alemães.
Parçalanıp, gizlice Havana'ya kaçırıldı ve sonra da Ruslar bizdeki Alman bilim adamlarınca yapılan, bizim kamerayı ve sizdeki Alman bilim adamlarınca yapılan, sizin filmi onlardaki Alman bilim adamlarınca yapılan, kendi uydularına yerleştirdiler.
Desde que se queimou "O Encanto", Havana parece uma cidade de província.
"El Encanto" kül olduktan sonra Havana bir ülke gibi oldu.
Foi a Claire d'Arcy, que o soube pelo marido, que o soube pela tua agência francesa em Havana.
Claire D'Arcy'den. O da kocasından duymuş, kocası da Havana'daki Fransız bürosundan.
A que horas estará amanhã em Havana?
-... Havana'da olacaksınız?
Tens de descobrir que ruas em Havana usam para transportar os mísseis à noite.
Geceleri füzeleri taşıma işi için Havana'daki hangi sokakları kullandıklarını öğrenmen gerekecek.
E agora vais voltar para Havana e portar-te como um inocente adido comercial.
O işi becerir. Sen de şimdi Havana'ya gidip masum ticaret ataşesi numarası yap.
Agora, se puder encurtar o jantar, eu levo-o para Havana... para fazer as malas.
Eğer yemeği kısa kesmende sakınca yoksa seni eşyalarını toplamaya Havana'ya götüreceğim.
Havana, 1961.
HAVANA 1961 PEK ÇOK İNSAN ÜLKEYİ TERK EDİYOR