Translate.vc / portugués → turco / Hearst
Hearst traducir turco
287 traducción paralela
No que ele diferia de um Ford, um Hearst ou um Zé-ninguém?
Ford, Hearst ya da herhangi birinden ne farkı vardı?
É o Hearst, da quinta.
Eyalet çiftliğinden Hearst.
Há pouco recebi um telefonema da quinta e o Hearst diz que o Bubber fugiu.
Bir süre önce eyalet çiftliğinden bir telefon aldım. Hearst, Bubber'ın kaçtığını söylüyor.
Controle de armas, uma declaração oficial de Patty Hearst, guerrilhas no Chad.
Silah kontrolü, Patty Hearst'ün yeminli ifadesi...
Não foi o Exército Ecuménico de Libertação, que sequestrou Patty Hearst?
- Bunu görene kadar bekle. - Evrensel Özgürlük Ordusu. Bunlar Patty Hearst'i kaçıranlar değil mi?
Finalmente apanharam os assaltantes com Patricia Hearst.
Sonunda Patricia Hearst olayı çözüme kavuşmuş.
Sem dizer que tinham localizado Patty Hearst três vezes, como tu.
Senin yaptığın gibi, üç kez gelip Patty Hearst'ü gördüklerini söyleyerek değil.
Aqui em San Simeon... terra do magnata William Randolph Hearst... celebridades de todas as condições sociais... apanham sol ou brincam.
William Randolph'un muhteşem hayal-ülkesinde... sosyetenin bildik simaları günlerini gün ediyorlar.
Jimmy Walker aparece... pelo portão do Sr. Hearst.
Jimmy Walker Bay Hearst'ün çekim alanında görünüyor.
E aí estão a Dra. Fletcher e Leonard Zelig... a jogar com Bobby Jones... no campo do Sr. Hearst.
Dr. Fletcher ve Leonard Zelig... Bobby Jones'la beraber Bay Hearst'ün golf sahasında atış yapıyorlar.
O ano do caso Watergate, do sequëstro de Patty Hearst... Em que Hank Aaron bateu o recorde de Babe Ruth, no baseball.
Watergate skandalını, Patty Hearst'ün kaçırılmasını ve Hank Aaron'un, Babe Ruth'un rekorunu kırışını gördüğümüz yıl.
Foi uma oportunidade para Welles recordar o amor de Hearst pelos ditadores :
Kane'in siyasi hırslarını göstermek için mesela,..
Chaplin atreveu-se a atingir os países fascistas diretamente correndo o risco de enfurecer as forças isolacionistas americanas.
Bu filmle, William Randolph Hearst'ün diktatörlere olan yakınlığını hatırlatmak için Welles'e bir fırsat doğmuş oldu.
Durante o caso da Hearst, um miúdo tomou conta do meu gabinete durante um mês.
Patty Hearst olayında... kısa saçlı züppe ordusu büromu işgal etti.
Olhe o William Randolph Hearst, que disse aos seus fotógrafos : "Façam as fotos, que eu forneço a guerra".
William Randolph Hearst'e bak, Fotoğrafçılarına "Siz resimleri çekin. Ben savaşı hallederim" demiş.
Ia agora mesmo interrogar o Sr. Hearst quanto ao cão.
Ben Bay Hearst'e köpeği soracaktım.
Sr. Hearst... Duas miudinhas foram encontradas estranguladas nos últimos 16 dias. Cabe-me a mim encontrar o assassino.
Bay Hearst, son on altı gün içinde iki genç kız boğularak öldürülmüş halde bulundu.
Eu sou o capitão Benezet. O detective Owens assiste a esta conversa com o Dr. Henry Hearst.
Dedektif Owens'la ofisimdeyiz Bay Henry Hearst'le konuşuyoruz.
Pronto, como queira.
Hearst.
Hearst. Henry Buchanan Hearst.
Henry Bikenen Hearst.
Sou sócio da firma Hearst, Dean Dumet, aqui mesmo na cidade.
Şehir merkezindeki Hearst Dean ve Dumec'in... -... ortaklarından biriyim.
O Sr. Hearst não disse "especial".
Bay Hearst özel demedi.
- Preparo-me para apresentar o excelente cidadão Henry Hearst daqui a precisamente 29 minutos.
Yüzbaşı, iyi vatandaş Henry Hearst'ü takdim etmeyi bekliyorum. Bir bakalım 29 dakika sonra.
Porque não pára de dizer "o homem que fez aquilo", "o responsável", "o assassino"? Porque não baptiza esse fantasma :
Neden durmadan "bunu yapan adam, bunun sorumlusu katil" diyorsun, neden şunun adını koymuyorsun Henry Hearst, vergi avukatı.
Orgulho-me de vos apresentar um homem que, juntamente com a sua encantadora esposa, Chantal Hearst,
Takdim edeceğim kişi buraya sevgili eşi Chantal Hearst'le geldi.
Victor, não subestime a intenção de Henry Hearst, e da sua firma jurídica de lhe espetar a cabeça numa vara e de a exibir em local público para que toda a ilha a veja.
Victor, bu işin sonunda Henry Hearst ve Hukuk Şirketi'nin kafanı kesip bir direğe geçirdiğini ve ibret olsun diye bütün adayı dolaştırdığını görmek istemiyorum...
Sra. Hearst, por ver o seu marido a falar com a sua sobrinha no Natal, correu com ele do seu quarto e não dorme com ele há dois anos. - Não lhe parece algo severo?
- Bayan Hearst, kocanızı yeğeninizle konuşurken gördünüz diye odanızdan attınız ve... 2 yıldır onunla yatmıyorsunuz sizce çok zalim değil misiniz?
Leva uns homens contigo. Acompanhem a Sra. Hearst a casa.
Birkaç adam al, bayan Hearst'ü evine bırakın.
Estar com ela coloca-o na lista de convites de toda a gente. Vocês formam o par-maravilha de Puerto Rico. " Ah, o Henry e a Chantal Hearst.
Onunla birlikteyken hep ön plandasın, Porto Riko'nun gözde çiftisiniz, Henry ve Chantal Hearst mü...
Está a dizer que temos aqui outra Patty Hearst?
Yani Patty Hearst olayına benzer bir olay mı bu?
É o pior caso de Síndrome de Estocolmo desde Patty Hearst.
Patty Hearst'ten bu yana en ağır Stockholm Sendromu.
A Patty Hearst não conseguia tirar uma e ela tinha dinheiro e uma arma.
Patty Hearst'ün para ve tabancası olduğu halde bir beresi bile yok.
É a segunda parte de Patty Hearst. Você lembra-se, Patty Hearst foi até à prisão.
Ama polis tarafından aranıyor.
Ela é a Patricia Hearst e a minha mãe o SLA.
Sookie, Patricia Hearst.
Mas o senhor Hearst... escreve colásas más sobre Pancho Villa nos seus jornais.
Ama senin Sinyor Hearst... en sus periodicos Pancho Villa için kötü şeyler yazıp duruyor.
Publicações Hearst.
Hearst Yayınları.
Ao contrario do Sr. Hearst... esta companhia não pretende imiscuir-se em questões políticas... estrangeiras nem nacionais.
İşvereniniz Bay Hearst'ün aksine... bu şirketin politikaya bulaşmak gibi bir derdi yoktur. İster iç, ister dış politika olsun.
O senhor Hearst também está muito nervoso.
Sizin Sinyor Hearst muy nervioso.
O senhor Hearst. Sabes quantos acres?
Kaç hektarı Sinyor Hearst'ün dersin?
Hearst, como era de supor, falta-nos colhões.
Hearst beklendiği gibi taşaklarımızı kerpetene aldı.
Hearst poderia perder boa parte da sua fortuna ali.
Oradaki birkaç mülkünü kaybetmek üzere.
Hearst recebe Zelig e Fletcher em SAN SIMEON... e mostra como os famosos se divertem... e recebem os seus hóspedes.
San Simeon'da, ünlü gazete sahibi...
Aí está Marie Dressler, com o Sr. Hearst.
Marie Dressler ve Bay Hearst.
William Randolph Hearst cujos abusos do poder desafiavam as tradições democráticas do país.
Bugün bilinen adıyla filmin son kurgusuna katılma hakkı dahil.
Houve em Hollywood quem se indignasse tanto que pressionou a RKO para que destruísse o negativo.
O dönem sadece sinema efsanesi Charlie Chaplin'in filmlerinin üzerinde öyle bir yaratıcı kontrol gücü vardı. Welles, ilk filminde medya baronu William Randolph Hearst'ün birçok yüzünü yansıtmak istedi.
Felizmente não foram bem sucedidos.
Hearst, zenginliğini ve nüfuzunu istismar ederek Amerika'nın demokratik geleneklerini hiçe sayıyordu.
Feliz San Sebastian.
- Teşekkürler, Bay Hearst.
O Sr. Hearst hoje não parece tão incomodado.
- Bay Hearst, bugün biraz... -... gergin görünüyor.
Hearst!
Hearst?
Muito bem, Sra. Hearst.
Pekâlâ Bayan Hearst.
- Parece a versão reles do Hearst Castle.
Hearst'lerin malikânesinin, fakirhane versiyonu gibi.