Translate.vc / portugués → turco / Henri
Henri traducir turco
818 traducción paralela
- Sim, Henry?
- Evet Henri?
Henri quer que acabemos com essa garrafa e outras três.
Üç şişe daha devirmek için Henry bizi çağırıyor.
O meu verdadeiro nome é Henri Verdoux.
Görüldüğü gibi, adım Henri Verdoux.
Verdoux, Negociante de Móveis.
Henri Verdoux, Mobilyacı.
- Henri!
- Henri!
Henri... 10 anos, 10 anos maravilhosos.
Henri. Tam 10 mükemmel yıl.
Henri, que bom!
Henri, bu harika.
- Estás cansado, Henri.
- Yorgunsun Henri.
Pensa, Henri, na sorte que temos.
Düşünsene Henri, gerçekten çok şanslıyız.
Anda muito esquivo, Henri.
Kendini özletiyorsun Henri.
Esperamos vê-lo mais vezes, Henri.
Umarım seni sıkça aramızda görürüz.
- Henri, querido.
- Henri, hayatım.
O padre chegou e o Henri está com cólicas.
Peder geldi ama Henri'nin krampları tuttu.
- Henri...
- Henri.
Fala Henri Verdoux.
Ben Henri Verdoux.
- Jacques, Henri, vigiem a porta.
- Jacques, Henri, girişi tutun.
Henri Verdoux, o Tribunal Criminal de Justiça da República Francesa condenou-o à morte.
Henri Verdoux, Fransa Cumhuriyetinin adil ve bağımsız yargısı, ölmene karar verdi.
Homens como De Vendel, Henri Bordeaux, e pelo seu velho marechal.
Yani De Wendeller, Henri Bordeaux ve yaşlı Mareşal gibi adamlar tarafından.
Chamava-se Henri Baurel.
Adı, Henri Baurel'di.
- Henri Baurel!
Georges Mattieu.
Mathilde, é o Henri!
- Henri Baurel! Mathilde! Henri geldi!
- Mathilde!
Henri! - Matilde!
Henri, vou-te fazer uma "omelette á la confiture".
Sana omlet yapacağım, Henri. - Henri! Henri!
Jerry, este é Henri Baurel.
Jerry, bu Henri Baurel.
Quê? Hoje, Henri?
Bu gece mi, Henri?
Tenho estado a tentar convencer o Henri a vir para a América e dar-nos, aos ianques, uma oportunidade.
Henri'yi Amerika'ya gelip biz Yankilere konser vermeye ikna etmeye çalışıyordum.
- O seu nome é Henri Baurel.
- Adı Henri Baurel.
Eu era tão nova, eles pediram ao Henri para me esconder e se o apanhassem, teria sido o fim dele.
Çok küçüktüm. Henri'den beni saklamasını istediler. Yakalansaydı sonu gelirdi.
Milo, este é Henri Baurel e a sua noiva.
Milo, bunlar Henri Baurel ve nişanlısı.
Vamos dançar, Henri.
- Hadi dans edelim, Henri.
- Estás bem?
İyi misin? - Evet, Henri.
A sua paleta está estragada, os seus pincéis estão sêcos, todavia o génio... de Henri de Toulouse-Lautrec... está tão fresco e vivo... como no dia em que os pousou.
Paleti kalıp gibi olmuş, fırçaları kurumuştu. Yine de Henri de Toulouse-Lautrec'in dehası, onları tuvale aktardığı günkü kadar taze ve canlıydı.
- Qual é o problema?
Henri dostum, senin derdin ne?
Henri, pensei que te encontraria aqui. Tenho grandes notícias.
Seni burada bulacağımı biliyordum.
- Estás lançado, Henri. - Outra vez?
- Yırttın Henri.
Ele é o maior coleccionador de arte contemporânea do mundo.
Henri, seni keşfetti. Bu adam dünyadaki en büyük çağdaş sanatlar koleksiyoncusu.
Confia em mim, Henri, a venda é tão boa como o sucesso.
Güven bana Henri, bu satış çoktan yapıldı sayılır.
Quehá de errado comigo, Henri?
Benim derdim ne Henri?
- Eu sei que é culpa minha, Henri.
Benim hatam olduğunu biliyorum Henri.
Alguma vez tiveste contactos com uma entidade legal, Henri?
Sen hiç sana söyleneni hatırlamaz mısın Henri?
Porque não podias tu ser alto e formoso?
Henri, sen neden iri ve yakışıklı değilsin?
Henri, além.
Henri, şuna bakar mısın?
Mademoiselle Denise de Frontenac... Posso apresentar-lhe Monsieur Henri de Toulouse-Lautrec.
Matmazel Denise de Frontenac, bu Mösyö Henri de Toulouse-Lautrec.
O pobre corpo deformado de Henri é a prova do nosso erro.
Asla evlenmemeliydik. Henri'nin zavallı bedeni hatamızın en büyük kanıtı.
Mas eu não te amo, Henri.
Ama seni sevmiyorum Henri.
Henri, senta-te connosco.
Henri, bizimle otursana.
Como é que vai o trabalho, Henri?
- İşler nasıl gidiyor Henri?
Bebe a tua bebida. Depois iremos ao Louvre e refrescamos as almas.
İçkini iç Henri, sonra Louvre'a gidip ruhlarımızı tazeleriz.
- Henri, que sucesso...
- Sen de çok başarılı oldun!
Henri, chegaste!
- Neymiş?
Henri!
Henri!