Translate.vc / portugués → turco / Hélène
Hélène traducir turco
84 traducción paralela
- Princesa Hélène.
- Prenses Elena.
Beije o seu primo, Hélène. Hoje, ele renasceu.
Kuzenini öp, Elena yeniden doğdu.
Por isso viaja com o Príncipe Vasili e Hélène.
Bu yüzden, Prens Vasili ve Elena'yla gittin.
Hélène adora o campo.
Elena taşrayı çok seviyor.
Com a minha prima, a Princesa Hélène.
Kuzenim, Prenses Elena.
Não poderia apreciá-la mais, Hélène.
Değerini daha çok anlayamam Elena.
Hélène é a culpada, não Dolokhov.
Elena suçluydu, Dolokov değil.
Você provavelmente não sabe que Hélène morreu em São Petersburgo.
Elena'nın St. Petersburg'da öldüğünü duymamışsındır.
Assim partiu desta Terra Hélen Delambre, viúva do meu irmão André, que eu amava profundamente, inutilmente.
Cennette ve dünyada olduğu gibi olsun. İşte burada, kardeşim Andre'nin dul eşi derinden ve umutsuzca sevdiğim Hélène Delambre yatıyor.
A Hélen Delambre foi detida.
Önce Hélène Delambre tutuklandı.
La Belle Hélène.
Güzel Helen.
Como näo podemos fazer La Belle Hélène, devíamos fazer...
Güzel Helen'i oynayamıyorsak biz de...
E La Belle Hélène.
Ve Güzel Helen.
Hélène jamais vai aceitar...
Zaman kaybedersiniz. O, asla kabul etmez.
A tia Hélêne queria saber.
Hélène hala öğrenmek istemişti.
A mulher dele apoiou-me quando me mataram o marido, durante o 1º ano da guerra.
Karısı Hélène'i de. Kocam öldürüldüğünde benimle beraber kaldı. Savaşın ilk yılıydı.
E a Hélène?
Helen?
Hélène diz que talvez ficarão lá três anos.
Helen belki üç yıl kalacağınızı söyledi.
Como está Hélène?
Helen nasıl?
Tu sais, Hélène?
İnsene, Helen.
Sra Hélène Haltig estará de volta as 12 : 30.
Bayan Helen Haltig öğlen dönecek.
Quero pedir a Hélène que não me deixe.
Helen'den gelip beni almasını isteyeceğim.
Abrirei os olhos, e direi a Hélène.
Gözlerimi açacağım, sonrasını Helen bilir.
Aqui Hélène. Podes-me emprestar o teu carro?
Arabanı ödünç alabilir miyim?
Se esta gente encontrar a carta Vão dá-la a Hélène.
Ya mektubu bulurlarsa, Helen'e verirler.
Vou dizer à Hélène que não há que temer as ambulancias.
Helen'e ambulanslardan korkacak birşey olmadığını söyleyeceğim.
Napoleão, em St. Helena passava o tempo a contar as suas colheres.
Napoléon St. Hélène'de vaktinin çoğunu küçük kaşıklarını sayarak geçiriyordu.
Quem é Helene Gaultier?
Hélène Gaultier kim?
Marie-Hélène, como está?
Marie-Helene. Nasılsınız?
Hélene é a outra garota branca do pensionato.
Hélène yurtta kalan diğer beyaz kız.
Hélene, ela não tem pudores, não percebe.
Utanmaz bir kız Hélène. Hiç düşünmüyor.
Hélène?
Helene.
Então não encontraram ninguém, nem Hélène?
Yani kimseyle görüşmedin, Hélène'le bile ha?
Não, Hélène certamente que não.
Hayır, kesinlikle Hélène görüşmedim.
Não acha a voz de Hélène incrivelmente intensa?
Hélène'in sesini çok canlı bulmuyor musun?
Hélène, boa noite.
Hélène, merhaba.
Mas é o que Hélène diz. Ela a conhece muito bem.
Onu çok iyi tanıyor.
Quer dizer que Hélène e ela...
Yani Hélène ve o...
Hélène conhece todo mundo em Paris.
Demek istediğim Hélène bütün Paris'i tanıyor.
Foi Hélène que lha apresentou?
Hélène onu seninle tanıştırdı mı?
Com Hélène?
Hélène'mi?
Menti quando lhe disse que não víramos ninguém em Saint-Cloud. Vimos Hélène com seu pai.
Sana Saint-Cloud'da kimseyle görüşmediğimi söylediğimde de Hélène'le babasının yanındaydık.
Hélène? Vem cumprimentar esta menina.
Helene, gel de bir merhaba de.
Helène.
Helene.
- Eu disse para me chamar de Helène.
- Bana Helen diye hitap etmeni istemiştim.
- Desculpa, Helène.
- Bağışla, Helen.
Chame-me Helène.
Bana Helen de.
Helène?
Helen?
Escuta, Helène.
Dinle Helen.
Helène, talvez o Abdu possa fazer alguma coisa.
Biliyor musun Helen, belki Abdu bu konuyla ilgili birşeyler yapabilir.
- Boa noite, Helène.
- İyi akşamlar, Helen.