Translate.vc / portugués → turco / Igual
Igual traducir turco
9,436 traducción paralela
Ela deu-te um nome igual ao meu!
Sana benim adımı koydu!
Imagino que não haja lugar nenhum igual à nossa casa.
Sanırım ev gibisi yok.
Está igual, não há diferença.
Aynı, değişen bir şey yok.
Não sou nada igual a ti, Wexler.
Ben senin gibi değilim, Wexler.
Tratam-me com uma igual.
Bana onlardan biriymişim gibi davranıyorlar.
Igual a mim quando deixei a janela do berçário aberta.
O pencereyi açık bıraktığımdaki davranışın aynısını yaptı.
Soa igual ao namorado da minha filha.
Tıpkı kızımın sevgilisi gibi.
A brincadeira com o "BeeBeeKing17" é ofensiva para os músicos e apicultores de igual forma.
"ArıArıKralı17" gibi ucuz bir kelime oyunu arıcılara yapılmış bir hakarettir.
Eu fui ao google no caminho, igual a si.
Ben de gelmeden önce buranın adını Google'da arattım.
É óbvio que havia duas prendas embrulhadas de forma igual e eu tinha os olhos a lacrimejar da nuvem de vapor do Vick Vaporub.
- Belli ki aynı paketle bir hediye daha varmış. Gözlerim, mentollü merhemin yoğun sisinden sulandığından karıştırdım demek.
O vestido vermelho igual ao da mãe, o brinquedo que ela sabia que faria a mãe tropeçar, as fotos sem cabeça?
Anneminkine benzeyen kırmızı elbise annemin takılacağını bildiği oyuncak ve kafasız fotoğraflar.
O objetivo do rei era aproveitar o poder do gigante rio Helmand e converter o seu país numa sociedade moderna - igual ao Ocidente.
Kral'ın amacı dev Helmand Nehri'nin gücünü kullanmak ve ülkesini Batıdakiler gibi modern bir toplum haline getirmekti.
Pitagras disse que, se a hipotenusa mede C e as pernas medem A e B, então, A ao quadrado mais B ao quadrado é igual a C ao quadrado.
Pisagır demiş ki, hipotenüse C uzunluğu dersek üçgenin taban olmayan kenarlarına da A ve B uzunluğu o hâlde A kare artı B kare, eşittir C kare olur.
Estou igual ao que estava há dez anos.
On yıl önce neysem oyum.
E o que me resta viver, quero passar com um igual.
Kalan yıllarmı da, istediğim kişiyle geçirmek istiyorum.
Havia um igual lá atrás.
Arka tarafta benzer bir tane gördüm.
Num estádio, igual àquele onde você estava.
Bir stadyumda, tıpkı sizinki gibi.
Ela era igual a ti. Ela era igual a quem deveria ser.
- Bu kız da aynen öyle birisine benzetilmiş.
Está bem, então por alguma coincidência louca, a Kelly Nieman tem outra paciente que é exactamente igual à Susan Watts...
Pekâlâ, o zaman ya bu inanılmaz bir tesadüf sonucu Kelly Niemann'ın Susan Watts'a tıpatıp benzeyen başka bir hastası var demek.
Ou a Nieman alterou cirurgicamente aquela mulher para ser igual a Susan por algum motivo.
Ya da bir nedenden dolayı o kadın estetikle Susan Watts'a tıpatıp benzetilmiş.
Sim, bem, isso não me surpreende, considerando que é exactamente igual ao Tyson e nada parecido com esta foto do Michael Boudreau.
- Bu pek de sürpriz olmuyordur Tyson'a tıpatıp benzeyip bu fotoğraftaki Michael Boudreau'ya hiç benzemediğini göz önüne alırsak.
- Sim. Para ficar igual a um assassino em série?
- Bir seri katile benzemek için.
Fez uma cirurgia plástica para ficar igual a um assassino em série.
- Bir seri katile benzemek için estetik ameliyat geçirdin.
Deus não permita que mais ninguém seja igual a vocês.
Tanrı senin gibilerden daha fazla olmasını yasaklamış.
Se ela está apaixonada por um tipo chamado Marty em 1955, e depois tem um filho a quem dá o nome de Marty e esse miúdo vem a crescer e torna-se igual ao Marty por quem ela se apaixonou, eles ou vão comer-se, ou ela terá um esgotamento nervoso ou ambos.
Bak, 1955'te kadın ismi Marty olan bir adama aşık olur ondan çocuğu olur da ismini Marty koyarsa ve çocuk büyüdüğünde sevdiği adam Marty'nin tıpatıp aynısı olursa, onlar da sevişir mi yoksa kadın sinir krizi mi geçirir yoksa ikisi birden mi?
A vagina de uma morta é igual à de uma viva.
Çünkü vajina, yaşayan bir kadın gibidir.
E, já agora, se eu fosse um clone do Adolf Hitler, não seria igual ao Adolf Hitler?
Bu arada, kahrolası Adolf Hitler'in bir klonu olsaydım kahrolası Adolf Hitler'e benzemem gerekmez miydi?
E quando vi as tuas imagens... com base na tua altura e nos mapas, Bem, eu sei. V é igual à 15.
Kamera görüntülerini boyuna ve haritaya göre incelerken hızı on beşe eşitledim.
Sim, o carimbo no pulso dela era igual ao do logo do clube.
Evet, kulübün logosuyla bileğindeki damga aynıydı.
- Anos. Estás igual.
- Kaç yıl oldu, hiç değişmemişsin.
- Pensamos igual sobre o sono.
Kendisiyle uyku hakkında aynı görüşe sahibiz.
Claire, só para não irmos de igual. Vou com um estampado de lagarto.
Claire, pişti olmayalım da, ben kertenkele desenli giyineceğim.
Não, nem estás lá perto Isto não te pode soar igual
- Hayır, değilsin. Yaklaşamadın bile. Bunu bu şekilde duyuyor olamazsın.
Pai, estás a léguas de ficares igual ao avô.
Baba, senin dedem gibi olman için önünde çok uzun bir yol var.
São 600 watts de poder termiónico de tirar o fôlego, que não tem igual.
600 watt'lık eşsiz, nefes kesici termiyonik güç. İstediğine sor.
Vamos fuzilá-la com perguntas até falar igual as seu povo.
İnsanlarının dilinden konuşana kadar seni çalıştıracağız.
Sempre igual. Sobe fácil.
Sürekli aynı şey ve birazcıkta yükseklik.
Tu não és igual a mim.
Sen ben değilsin.
Vai ser igual à última vez.
Aynı geçen seferki gibi.
Parece-me igual para mim.
- Bana aynı gibi göründü.
Não há nada igual.
Bir eşi daha yok.
Está tudo igual.
Her şey hâlâ aynı.
E a melhor parte é que a Duff tem uma composição exactamente igual ao fluído de revelação.
İşin iyi tarafı ise, Duff'ın kimyasal olarak normal bir banyolama sıvısından farkı yok.
És igual a mim.
- Tıpkı benim gibisin.
Que merda, é igual a ela.
Tıpatıp ona benzemişsin. - Kime?
Igual a Jessie James.
Tıpkı Jesse James gibi.
Então és igual ao Louis.
O zaman ne diyorum biliyor musun, Harvey?
- Para pesar igual.
Ağırlık için.
É igual ao teu pai.
Tıpkı babana benziyor.
O Jenkins estava certo. Wexler é igual à estranho.
Jenkins haklıymış.
"Sem Igual". São mimados e ricos.
Hem şımarık hem zenginler.