Translate.vc / portugués → turco / Irregular
Irregular traducir turco
534 traducción paralela
Uma força irregular de guerrilhas assola a cidade.
Düzensiz bir çete kuvveti kasabayı basar.
Isto é muito irregular.
Bu hiç uygun değil.
- Mas o ritmo da batida é irregular.
- Ama ritm yetersiz.
Deixou uma mancha irregular de sangue no avental, que só poderia ter sido feita com um atiçador como este.
Elbise üzerinde düzensiz bir leke bırakmış. Ki bu, yalnızca böyle bir soba maşasıyla yapılabilirdi.
Bom, é um pouco irregular. Todas as declarações oficiais são feitas...
Tüm açıklamalar benden gelmeli.
Isto é muito irregular!
- Vay, vay. Bu çok sıra dışı bir durum.
Isso é algo irregular, Sr. Miller.
Bu biraz usulsüz bir durum Bay Miller.
Tudo é irregular neste pequeno tribunal.
Bu küçük mahkemede her şey usulsüz.
Muito irregular, senhor.
Çok tuhaf.
Não uma muito longa, uma irregular, algo algo como isto, sabe?
Dikdörtgen değil, şöyle şöyle bir şey.
Isso é um pouco irregular...
biraz düzensiz.
Nunca vi uma fila tão irregular.
Hiç böyle düzensiz bir sıra görmedim.
Três dias depois, quando terminávamos o nosso café, ouvimos o som de passos, com o seu caminhar irregular, a vir na nossa direcção.
Üç gün sonra, tam kahvelerimizi içmeyi bitirmişken bize doğru gelen, o alışıldık düzensiz ayak seslerini duyduk.
- Porque é irregular ter um agente ao nosso serviço acerca de quem nada sabemos.
- Çünkü kim olduğunu bilmediğimiz bir ajanı kendi emrimizde çalıştırmamız mantıksız.
Isto é um procedimento altamente irregular.
Bu hiç alışılagelmiş bir şey değil.
Isso é muito irregular, claro, mas estava animado.
Tabii bu çok sıra dışı bir şeydi, ama çok heyecanlanmıştım.
É muito irregular...
Neden imkansız?
Irregular era a palavra que eu pretendia usar.
Vurgulamak istediğim sözcük kurallara aykırı sözcüğü idi.
Não... Trabalho. Um pouco irregular, mas trabalho.
Hayır çalışıyorum Yani, çalışıyordum..
Isto é bastante irregular.
Bu hiç de alışıldık bir şey değil efendim.
Está sempre vazio devido ao seu curso irregular e bancos de areia.
Her zaman boş,... akışı düzensiz, kıyıları kumsal olduğundan.
Tom, um pagamento desta envergadura em dinheiro é muito irregular.
Tom, bu kadar büyük bir nakit işlemi çok sıradışı.
É um carreiro irregular, mas os persas podiam usá-lo.
Kötü bir yol, ama Persliler bunu kullanabilir.
São infantaria irregular. Cerca de dois mil.
2000 kadar düzensiz süvari.
Isso é altamente irregular, Menina Purdy, mas...
Aslında bu, kurallara tamamen aykırı Bayan Purdy, ama, şey... biz...
Azar, caiu em terreno irregular.
Kötü şans, fena yerdesiniz.
Cumprimentos, Major Amos Dundee, cavalaria irregular dos Estados Unidos.
Birleşik Devletler süvarilerinden Binbaşι Amos Dundee iyi dileklerini sunar.
Tenho que dizer que acho que equipar-te em campo, em fuga, como foi o caso, altamente irregular.
Demeliyim ki, seni görevde donatmak, eskiden olduğu gibi çok kural dışı.
Tem muita febre, a pulsação está irregular, mas o seu estado geral é bom.
Bu, sorun yaratabilir. Ama genel durumu iyi.
É irregular, mas há bastante água ao final de cada dia.
Yolu uzatır, fakat tatlı su vardır, her yürüyüş gününün sonunda bolca su bulabiliriz.
Altamente irregular, é o mínimo que eu posso dizer, Capitão.
Tamamen ilgisiz, böyle söylemek.
No piso térreo, há um rasto irregular de manchas de sangue, da porta de serviço, nas traseiras, até cerca de 3 metros da montra.
Zemin katta, arka servis kapısından ön pencereye kadar 3 metre boyunca düzensiz kan lekeleri var.
Ele era diabético e irregular no uso da sua insulina. Ele teve duas incidências de cetoacidose, no ano passado.
Şekeri varmış ve ensülin yüzünden tutarsızmış.
É irregular.
İstikrarsız.
Sei que isto é um pouco irregular mas a Sr. ª Wagner está à espera lá dentro.
Lütfen, biraz farklı bir durum olduğunu biliyorum ama Bayan Wagner bekliyor.
É tudo muito irregular, este secretismo informal, Não é?
Bütün bu gayrı resmi gizlilik bayağı sıradışı, değil mi?
- Parece ter formato irregular... quase 800 mil quilômetros de diâmetro... e quase metade disso de profundidade.
- Düzensiz þekle sahip olduðu görülüyor. 800,000 kilometre geniþliðinde... ve yarýsý derinliðinde.
O objeto de formato irregular no topo do núcleo... emana uma considerável atividade elétrica.
Merkezdeki şu biçimsiz nesnede... elektriksel aktivite saptıyoruz.
É uma pergunta bastante irregular.
Bu ne küstah soru!
Batimento cardíaco irregular...
Kalp hızı düzensiz.
Ele desloca-se de forma irregular.
Rastgele yürüyordu.
Afirmativo. Irregular. Em círculo.
Hayır daireler çiziyordu.
A noite passada fui acordado a meio de um sono irregular, pouco depois das 2 horas da manhã, por uma voz aguda penetrante.
Dün gece saat 2 sularında... gaipten gelen tiz bir sesle uykumdan uyandım.
Um bocadinho irregular.
Biraz aksayarak.
O horário é um pouco irregular, mas... Para onde väo?
Saatleri pek düzenli değildir ama nereye gidiyordunuz?
Isto é altamente irregular. No entanto, se não houver objecções,
Bu çok kuraldışı ama itiraz yoksa olabilir.
Algo irregular aconteceu aqui.
Burada oransız bir şey oldu.
Quatro dias após o encontro da Voyager 1 com Júpiter, estava vendo uma figura de navegação ótica, e realçando este quadrante particular, o que se tornava muito evidente para mim, era um crescente irregular, no canto superior esquerdo, fora da extremidade de lo.
Voyager 1 Jupiter'e ulaştıktan 4 gün sonra bir optik navigasyon aracına bakıyordum. İzlerken belirgin bir şey gözüme çarptı sol köşede tuhaf bir şekil io'nun yüzeyinde belirdi.
Em minha opinião, está tudo muito irregular.
Ve rahatsız edici sonuçlar doğurabilir.
- Isso não seria meio irregular?
Ama efendim, biraz sıradışı olmaz mı? Son derece.
Isso é altamente irregular.
- Düzeni bozar, biliyorsunuz?