Translate.vc / portugués → turco / Island
Island traducir turco
2,489 traducción paralela
- Staten Island não é do outro lado do mundo.
Staten Island dünyanın öbür ucu değil ya.
Ele é consultor em Long Island.
Long Island'da bir muhasebeci.
És de Long Island ou...?
Long Island'lı falan mısın ya da...?
E deixar-te a gastar 888 €. Ele iluminou-te o rabo A todas aquelas pobres pessoas em Staten Island.
Seni 1.100 dolar borçlandırarak arkasında o şekilde bırakması bütün o zavallı Staten island'lı insanların ortasına, çok kötüydü.
Houve seis em Long Island. Foi divertido.
Ada da 6 dan fazla oldu çok eğlenceliydi.
Ele é inteligente, é giro, o pai dele é dono de quase metade de Rhode Island e tem uns lábios bonitos.
Zeki, yakışıklı, Rhode Island'ın neredeyse yarısı babasının ve dudakları harika!
Treino básico em Paris Island, duas viagens ao Iraque com um grupo de assuntos civis e depois a Escola E.O.D. na base da Força Aérea em Eglin.
Acemeliğini Parris Adası'nda yapmış, Sivil İşler'le iki kez Irak'a gitmiş. Sonra Eglin Hava Kuvvetleri Üssü'nde Patlayıcı Madde İmha okuluna gitmiş.
A única herdeira é a filha, Rachel, vive em Bridgehampton, Long Island.
Tek varisi Bridgehampton'da yaşayan kızı Rachel.
Vocês sabiam... que o estado de Rhode Island cabe 424 vezes dentro do Alasca?
Biliyor muydunuz? Alaska'ya 424 tane Rhode Island eyaleti sığabiliyormuş.
Toalha azul às riscas brancas, do clube de praia de Coney Island.
Mavi havlu, beyaz çizgili. Coney Island Beach Club.
Dos Travers de Long Island.
Sevecen bir adamdır. Long Island Travers şirketinden.
- Não há metrô em Staten Island.
Staten Island'a metro gitmiyor.
E fomos ao aquário de Monterey, muito melhor que o de Coney Island.
Ayrıca Monterey de akvaryuma gittik. Cooney adasından daha zevkliydi.
O segundo esquadrão está atrás dos primos em Long Island.
- İkinci ekip, Long Island'da kuzenini takip ediyor.
Mary Jo Clarkson, Long Island.
Mary Jo Clarkson, Long Island'lı.
E de acordo com as últimas actualizações, a Salad Plantation deixou esgotar a salada Thousand Island.
Son durum güncelleştirmesine göre, Binler Adasında sebze yetiştirmeyi bırakmış. Üzgün surat.
Foi uma grande luta.
WILSON'LARIN EVİ, FORD ISLAND Burada esaslı bir mücadele yaşanmış.
E ver Coney Island.
Coney Adası'na gidelim.
Vamos para Coney Island.
Coney Adası'na gidelim.
Há um cemitério de navios em Staten Island.
Staten Island'da eski bir marina var.
A noite passada, em Staten Island, o dono de um carrinho de tacos foi vítima de um roubo armado.
Dün gece Staten Island'da seyyar bir tacocu silah zoruyla gasbedildi.
Neste canto, pesando 60 kilos, a pugilista melhor qualificada em todo o Rhode Island Deirdre "Acção" Jackson!
Bu köşede, 60 kilo ağırlığında Rhode Island'ın birinci sınıf dövüşçüsü Deirdre "Vurucu" Jackson!
Staten Island.
Staten Island.
Com certeza, é mais divertido do que Staten Island, comigo e os meninos.
Yani... Ben ve çocuklarla uyuşuk Staten Island'da yatmaktan daha heyecanlı olduğu kesin.
ao homem mais caridoso que conhecia ao pai do seu meio irmão Sam Gibbs, um padre numa igreja em Long Island.
Long Island'ın dışındaki kilisede papazlık yapan üvey kardeşinin babası Sam Gibbs'e yani.
- Estou todo transpirado!
- Islandım! Pis kokuyorum!
Deverias estar em Coney Island, paparicando as miúdas.
Coney Island'da hatunların peşinde gezmen gerekiyor.
Passamos a manhã em Coney Island.
Sabah, Coney Island'da takıldık.
- Na URI. "Full boat".
- Island Üniversitesi. "Her şey dahil."
Brutus Jackson, que aterrorizou a África do Sul há 12 meses num massacre com indução de drogas, no qual matou 14 pessoas, fugiu.
12 ay önce uyuşturucunun etkisiyle 14 kişiyi katlederek Güney Afrika'da dehşet saçan Brutus Jackson kaçtı. NEWS 9 Capetown ROBBEN ISLAND HAPİSHANESİ
Jackson estava a ser transferido para o corredor da morte, em Pollsmoor, quando o veículo que o transportava sofreu uma emboscada mesmo à entrada da prisão Robben Island.
Jackson'ın Pollsmoor'daki ölüm hücresine nakli sırasında, nakil aracı Robben Island hapisanesinin kapısının önünde küstahça tuzağa düşürüldü.
Ele está preso em Rikers Island.
Şu anda Rikers Hapishanesi'nde.
Todos se conhecem em Koel Island. Olá.
- Koel Adası'nda herkes birbirini tanır.
Quando tudo isto acabar, levar-te-ei de volta para Koel Island.
Bu iş bittiğinde seni Koel Adası'na geri götüreceğim.
Anna, em Koel Island, há uma escola com meia dúzia de alunos.
Anna, Koel Adası'nda sadece birkaç tane öğrencinin olduğu bir okul vardı.
"Ficas toda molhadinha?"
Islandın mı?
Estou tão feliz que tenhas escolhido este vestido!
Bu gelinliği seçmene çok sevindim, Veruca LONG ISLAND, 1988
Em breve estaremos em City Island.
Çok sürmez adalara varmış oluruz.
Bem, isso talvez a leve até Staten Island.
Bununla Staten Island'a kadar gidebilirsin.
- Staten Island.
Staten Island'a.
O barco está entre Horseneck's Beach e Gay Head, perto de Elizabeth Island. "
Tekne, Elizabeth Adası yakınındaki Horseneck Sahili ile Gay Head arasında. "
Impossível. Estão retidas em Staten Island.
Staten Island'da tutuluyor.
- Depósito em Staten Island.
- Staten Island'daki depolama tesisine göndereceğiz.
- Staten Island?
- Staten Island mı?
Bristol, Rhode Island, onde 3 miúdas desapareceram na semana passada.
Bristol Rhode Island. Geçen hafta 3 kız kaybolmuş.
É tipo "A Ilha do Medo".
Shutter Island tarzı bir şeyden bahsediyorum ya.
Agora vivo num hotel em Long Island City, o meu sogro demitiu-me e a Rita não fala comigo porque a minha mulher ligou para ela.
Böylece ben Long Island'da bir motel odasında yaşıyorum, kayınpederim beni kovdu ve Rita benimle konuşmuyor bile. Çünkü karım numarasını bulmuş ve onu aramış.
- E Staten Island?
Peki ya Staten Island?
Indo para Coney Island.
Coney Adası'na gidiyoruz.
- Para onde?
- Staten Island'a.
- Staten Island.
Tüh.