English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Jacó

Jacó traducir turco

74 traducción paralela
O Deus de Abraão, o Deus de Isaque e o Deus de Jacó.
İbrahim'in Tanrı'sı, İshak'ın Tanrı'sı ve Yakup'un Tanrı'sı.
" E Jacó foi deixado só.
" Ve o yalnız kalmıştı.
"E o oco do quadril de Jacó saiu do lugar durante a luta."
Yakup, onlara görünmeden her ikisini de izliyordu. Kimse onu fark etmiyordu.
" Mas Jacó respondeu :
Ve Yakup meleğe, bağışlanma olmaksızın onu bırakmayacağını söyledi. "
Bem, o oco de Jacó dá certo com o oco desse porquinho.
Yakup gibi olmak istiyorsak onun öğütlerini tutmalıyız. Başka türlü huzur bulamayız.
"Eu sou o Deus de Abraão, e o Deus de Jacó e de Isaac".
"Ben İbrahim'in, Yakup'un ve İshak'ın Tanrısı'yım."
Dos que buscam a tua face, Jacó.
Ey, Yakup'un Tanrısının yüzünü arayanlar işte böyledir.
Isaac e Jacó as tábuas de Moisés
# Abraham, Isaac ve Jacob. # # İki, Musa'nın kitabeleri. #
Agora, depois que Jacó serviu Labão por sete anos... sabem o que aconteceu?
Yakup yedi yıl Laban'a çalıştıktan sonra ne olduğunu biliyor musun?
E para se casar com Raquel, Jacó foi forçado a trabalhar sete anos.
Rachel ile evlenmek için, Yakup yedi yıl daha çalışmak zorunda kaldı.
Essa é a lição de Jacó... interpretada corretamente.
Bu, eğer doğru yorumlarsan, Yakup'un hikayesinden çıkarılacak ders.
Eu sou o Senhor imutável, diz o Eterno e vós, também, não deixastes de ser filhos de Jacó.
"Ben değişmez bir efendiyim" der sonsuz Tanrı, "sizler de sahtekarların oğulları olmayın".
"Abraão gerou Isaque, e Isaque gerou Jacó."
" Abraham, Isaac'ın babasıydı, Isaac Jacob'un babası ;
"E Jacó gerou Judá e os seus irmãos."
Jacob da Judas ve onun kardeşlerinin babasıydı.
Em Samaria, ele chegou a uma cidade chamada Sicar... que não era longe do campo que Jacó tinha dado ao seu filho José.
Samaria'da, Sychar adında bir kasabaya geldi bu Jacop'ın oğlu Joseph'e verdiği tarladan pek uzakta değildi.
O poço de Jacó estava lá... e Jesus cansado da viagem... sentou-se lá.
Jacop'ın kuyusu oradaydı ve İsa yolculukta yorulmuş kuyunun kenarına oturdu.
Foi o nosso antepassado Jacó que nos deu este poço.
Bu kuyuyu bize veren senin atan Jacop'tı.
Não clama ser mais grandioso do que Jacó, pois não?
Jacop'tan daha üstün olduğunu iddia etmiyorsun değil mi?
Pelo cajado de Jacó, juro que não queria festejar nada esta noite.
Yemin ederim, bu akşam canım hiç gitmek istemiyor.
- É a minha escada de Jacó.
- Bu benim cennet merdivenim.
Seu nome Cristão é Jacó.
Hristiyan adı Jacob.
Deus ama-vos tal como amava Jacó
Tanrı seni seviyor Jacob'ı sevdiği gibi
A história de Jacó e o anjo em Gênesis 28 é um cenário clássico de UFO.
Yakup'un hikayesi ve yaratılış 28 inci ayetteki de klasik bir UFO senaryosudur.
Jacó adormece e ele sonha que há anjos subindo e descendo em uma escada, e a escada vem do céu.
Yakup uyuya kalır ve rüyasında, gördüğü şey meleklerin bir merdivenden inip çıktıklarıdır ve bu merdiven de gökyüzünden uzanmaktadır.
Ele terá um filho chamado Jacó. Deus dar-lhe-á o nome de Israel.
Onun da Yakup isimli bir oğlu olacak ve Tanrı, ona İsrail adını verecekti.
Vi anjos subirem e a descerem na escada de Jacó.
Meleklerin, Yakup'un merdivenine çıkışlarını ve inişlerini gördüm.
Porque também era a filha das quatro mulheres de Jacó.
- Ayrıca Yâkub'un dört karısının da kızıydım.
As minhas tias, Zilpah e Bilhah, era filhas de Laban e de uma esposa escrava, e foram dadas a Jacó como parte dos dotes da Leah e da Rachel, embora ela nunca as tenha tratado como esposas inferiores.
Zilpa ve Bilha teyzelerim Leban'ın cariyesinden olan kızlarıydı ve Leyya ile Râhil, çeyiz olarak Yâkub'a verildi. Yâkub, onları asla diğer eşlerinden kayırmadı.
Sou Jacó, filho de Isaac e sua irmã, Rebecca.
Kız kardeşin Refeka ve İshak'ın oğlu.
Naquele primeiro ano, Jacó cumpriu a sua promessa a Laban... enquanto caía ainda mais sob o feitiço da Rachel...
İlk yıl Yâkub, Leban'a verdiği sözü tuttu Râhil'in büyüsüne kapılmışken...
Obrigado, Jacó.
Teşekkür ederim Yâkub.
Trabalhaste bem aqui, Jacó.
Burada güzel işler başardın Yâkub.
O Jacó contou-te?
- Yâkub söyledi mi sana?
Se o Jacó se recordar de alguma coisa da tua noite de núpcias, será como estavas sem roupas, e não com elas.
Yâkub'un, zifaf gecenizden bir şey hatırlayıp hatırlamaması elbiselerini çıkardığında nasıl göründüğüne bağlı, onların içinde değil.
Jacó será paciente.
Yâkub sabreder.
O meu Jacó nunca seria assim tão vil.
- Yâkub'um asla bu kadar hakir olmaz.
O Jacó estava a dançar assim...
Yâkub aynı böyle dans ediyordu.
O Jacó parece tão feliz.
- Yâkub çok mutlu görünüyor.
O Jacó está lá fora, à espera.
- Yâkub dışarıda bekliyor.
Jacó nunca saberá que és tu.
Yâkub asla sen olduğunu anlamaz.
Jacó aceitou inúmeros fiadores e respectivas famílias, e a tribo prosperou.
Yâkub birkaç köle ile ailelerini getirdi ve kabile zenginleşti.
Devias lembrar-te disso, Jacó.
Bunu aklından çıkarmazsan iyi edersin Yâkub.
Porque é que o Jacó quer ver a tua mãe?
- Neden Yâkub annesini görmek istiyor?
Amo Jacó com todo o me coração, mas, isto é aquilo que somos.
Yâkub'u tüm kalbimle seviyorum ama bizim taptığımız bu.
Tão verdadeiro como o teu e do Jacó?
- Senle Yâkub'unki kadar mı?
Jacó... queres comprar a minha esposa?
Yâkub, zevcemi satın almak mı istiyorsun?
Quanto tempo passou, Jacó?
- Ne kadar oldu Yâkub?
Enquanto Reuben e Jacó nos deixaram para pedir ao Rei algumas terras, ajudei a Werenro, a escrava da minha avó.
Rubil'le Yâkub, bazı topraklar için krala arzuhallerini sunmaya gittiğinde ben de babaannemin halayığı Werenro'ya yardımcı oldum.
A única filha de Jacó.
Yâkub'un tek kızıyım.
Jacó.
Yâkub.
Jacó!
Yâkub'um!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]