English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Jardim

Jardim traducir turco

6,090 traducción paralela
O que aconteceu no Jardim não foi obra minha.
Bahçe'de olanlar benim suçum değildi. Yanlış anlaşıldığını hissettiğini biliyorum.
Então agora é esperado que eu confie na palavra de um anjo que apenas pensou por ele próprio desde do Jardim, e na tua?
Neden Bahçe olayındaki gibi sadece kendini düşünen ve sadece senin güvendiğin bir meleğe güveneyim?
Sem dúvida, estamos todos surpresos por ver o Thierry Vanchure, que deveria estar a apodrecer no jardim, por ter morto um de nós, e eu decidi, pessoalmente, conceder-lhe um perdão.
Hepinizin Thierry Vanchure'u gördüğüne şaşırdığından eminim zira kendisi şu anda kendi türünü öldürmekten ötürü zindanda çürümeliydi. Sözüm odur ki, kendisine özürlerimizi iletmeye karar verdim.
Ele anda por aí, com o poder que absorveu, de todas aquelas almas que eu enterrei no jardim.
An itibariyle mezara gömdüğüm bütün ruhlardan emdiği onca güçle aramızda elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Tu és a serpente no jardim a tentar arrastá-lo para baixo na sujidade contigo, mas ainda tens a chance de fazer algo bom.
Tom'u kendinle birlikte pisliğin içine çekmeye çalışan bahçedeki yılansın ama hâlâ biraz iyilik yapmak için bir şansın var.
JARDIM DE GETSÉMANI
Gethsemane Bahçesi
Num jardim zoológico, talvez?
Hayvanat bahçesi ziyareti?
Há um jardim zoológico, ou um santuário animal?
Yakınlarda hayvanat bahçesi veya hayvan sığınağı var mı?
E vou lembrar-me que as tuas mãos... cheiravam a tomilho quando vinhas do jardim.
Ve ellerinin, bahçeden döndüğünde kekik koktuğunu hatırlayacağım.
Para dizer a Jack Crawford que estive na bela sala de jantar de Hannibal num ostentoso jardim com estrelas sobre a lareira e tu a teres um ataque lá.
Jack Crawford'a Hannibal Lecter'ın kobalt mavisi yemek odasında oturduğumu gösterişli Leda'lı bitki bahçesini, kuğulu şömineyi ve köşede nöbet geçiren seni Jack Crawford'a anlatmamı.
Estávamos todos sentados no jardim do Greg com uma dúzia de revistas porcas, espalhadas por todo o lado e estávamos a rir.
Greg'in evinin önüne bir sürü porno dergisini alıp oturmuştuk. Her yere saçmıştık. Deliler gibi de gülüyorduk.
Ensinei a filha deles no jardim de infância.
Onların kızına kreşte hocalık yaptım.
E sinto que se calhar o meu batido nunca vai trazer um rapaz ao jardim, e... se calhar... e nunca vou conseguir drop it like it's hot ( Deixá-lo cair como se estivesse quente ).
Hiç bir zaman, bir erkeğin milkshake'imi bahçeden getirmeyeceğini düşünüyorum. Ve belki de hiç bir zaman çok seksi biri ile birlikte olamayacağım.
É como uma... ias, realmente, gostar muito do jardim deles.
Evet. Bu sanki... Bahçelerine gerçekten bayılırsın.
Estou a pensar numa nova arrecadação para o jardim.
Yeni bir bahçe kulübesi üzerinde düşünüyordum.
Quando brincávamos no jardim com baldes de água e desatavas a correr sem calças.
Bahçede su kovasıyla oynadığımız zamanlarda sen pantolon giymeden ortalıkta koşuştururdun.
Porque, no final de contas, és uma rosa no jardim e aquela cabra é uma erva daninha.
Çünkü günün sonunda sen bir gülsün o kaltak ise sadece bir ot.
Eu sou uma rosa no jardim.
Ben bir gülüm.
É sobre estar na prisão como animais num jardim zoológico.
Hapiste olmakla alakalı, sanki hayvanat bahçesindeki hayvanlar gibi.
Podes plantar no jardim.
Bahçede büyütebilirsin.
Para me observarem como se fosse uma leoa no jardim zoológico.
Hayvanat bahçesindeki bir aslanmışım gibi bakıyorlar.
- De onde? - Do Jardim Zoológico.
- Hayvanat bahçesinden.
Têm um belo jardim de inverno.
- Çok hoş bir kış bahçeleri var.
Não quero brincar no teu jardim
Artık senin bahçende oynamak istemiyorum.
Não quero brincar no teu jardim Se não fores bom para mim
Artık senin bahçende oynamak istemiyorum eğer bana iyi davranmayacaksan.
- Encontraram uma faca no nosso jardim.
- Bahçemizde bir bıçak buldular.
O jardim está livre de invasores.
Ön bahçe istilacılardan kurtuldu.
Encontraram uma faca no nosso jardim.
Arka bahçemizde bir bıçak buldular.
Disseram a mesma coisa a Jesus no jardim do Getsemani, na véspera da sua morte, já ciente que ia ser traído por Judas.
Aynısını İsa da söylüyor. Gethsemane * bahçesinde ölümün kıyısında dururken. Judas tarafından ihanete uğradığını farkeder.
Uma única rosa ou um jardim?
Tek bir gül mü yoksa bahçesi mi?
- Não, guarda do Jardim Zoológico...
- Hayır, hayvan bakıcısıyım.
- Encontraram uma faca no nosso jardim.
Bahçemizde bir bıçak buldular. Bunun gibi mi?
Porque puseste aquela faca no meu jardim?
O bıçağı bahçemize neden gömdün?
encontraram a arma usada para matar o meu pai enterrada no nosso jardim.
Babamı öldürmekte kullanılan silah arka bahçemizde gömülü bulundu.
Que a faca encontrada no nosso jardim tem mais de cem anos?
Bahçemizde bulunan bıçağın yüz yaşından fazla olduğunu mu?
Então, entre a assinatura do pacto há um século atrás e ter sido desenterrada do meu jardim ontem, esta faca esteve no teu pesadelo em criança?
Dün bizim bahçede kazı yapıldığı zaman ile yüzyıl önce bir anlaşmanın yapıldığı zamanın arasında bir yerde o bıçak senin çocukluk kabuslarındaydı öyle mi?
Quem a enterrou no jardim deles?
Arka bahçelerine kimin gömdüğünü?
Porque colocaste aquela faca no meu jardim?
O bıçağı bahçemize neden gömdün?
Este é sobre O Jardim de Alá e diz que ela é um veneno para as bilheteiras.
Bu da Allah'ın Bahçesi'nden, filmin gişesini zehirledi demiştler.
Perdi-me ao tentar encontrar o jardim de refeições de cima.
Yemek yenen yukarıdaki bahçeyi ararken kayboldum.
E como está aquele seu belo jardim?
Güzel bahçeniz ne durumda?
Temos de reunir os 20 sobreviventes e colocá-los no jardim de inverno com guardas armados.
Hayatta kalan 20 kişiyi toplayıp silahlı korumaların bekleyeceği Güneş Odası'na yerleştirmeliyiz.
JARDIM DE INVERNO
Güneş Odası. Kapı Kilitlendi.
Eu optei por plantas tolerantes ao clima. O meu jardim tem plantas indígenas, catos e pedras.
Kuraklığa dayanıklı, sukulentler ve yerli bitkilerle dolu bir kayalık bahçem var.
Se isto for para o jardim dele...
Bahçesine uçuyorlar.
Invocaste o Mikael, viraste a Rebekah contra mim, tentaste-me enterrar no teu jardim, e, mesmo assim, falhas sempre.
Mikael'ı çağırdın, Rebekah'yı bana küstürdün beni alaşağı etmeye çalıştın ancak hep başarısız oldun.
O que fiz foi tentar tirar um salgueiro-chorão do jardim da Rainha.
Yaptığım tek şey Kraliçe'nin bahçesinden bir salkım söğüt almaktı.
Ele foi visto do lado de fora do nosso jardim depois da explosão.
Üstelik patlamadan hemen sonra da bizim bahçenin dışında görülmüş.
Com o mau feitio dela ainda vai demorar até passear num jardim sem cercas.
Ondaki tavırlarla tel örgü olmayan bir bahçede yürümesine daha çok var.
Bom, então vamos enterrá-lo no jardim!
İyi o zaman, bahçeye gömelim.
Não, no jardim não.
Olmaz. Bahçeye olmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]