Translate.vc / portugués → turco / Jessé
Jessé traducir turco
5,473 traducción paralela
Olha para a tua mulher, Jesse.
Karına bak Jesse.
Prometeste-me um corpo, Jesse.
Bana bir ceset söz verdin Jesse.
Tens de comprar uma carrinha nova, Jesse.
Yeni bir kamyonet almanın vakti gelmiş Jesse.
Jesse...
Baksana Jesse...
Olá, Sr. Jesse.
Merhaba Bay Jesse.
Jesse...
Jesse.
Jesse.
Jesse.
- Porquê esses 12, Jesse?
- Neden bu 12 kişi Jesse?
Pode falar-nos do resto da lista, Jesse?
Listenin devamını bize söyleyebilir misin Jesse?
As despesas dele serão pagas pelo nosso orçamento.
Jesse'ye verilecek yardım bizim bütçemizden çıkacak.
Quem tiver casos pendentes ou pistas para o Jesse, fale comigo.
Elinizde Jesse ile ilgili çözülmemiş dava veya ipucu varsa beni görün, ona kredi açacağım.
Jesse, se sou o número dois da lista, quem raio é o número um?
Ve Jesse, ben o listede iki numarayım. Peki bir numara kim?
Sabe que mais, Jesse?
Pekala Jesse, bak ne diyeceğim.
- O Jesse vai usar uma escuta.
- Jesse dinleme cihazı takacak. - Allah kahretsin Fitch.
Eu dei a minha palavra, Mike.
Söz verdim Mike. Jesse'ye, onun çocuğuna.
Ao Jesse e ao filho dele. Isto não é um compromisso, é um caso!
Bu sözünü tutma meselesi değil, bir dava!
O que vai fazer? Mandar o Jesse para lá?
Jesse'yi tekrar oraya gönderip güvenini mi kazanacaksın?
Jesse, queremos voltar para casa.
Jesse, eve gitmek istiyoruz.
Jesse?
Jesse?
Amo-te, mas tenho de desligar. Jesse?
Jesse?
Onde estiveste, Jesse?
Nerelerdeydin Jesse?
Eu preciso da lista, Jesse.
O listeye ihtiyacım var Jesse.
Quero o Jesse Weiland encontrado.
İstediğim şey, Jesse Weiland'ın bulunması.
As tretas do Jesse não ajudam nada.
Jesse'nin kovboy ayaklarıyla yürümez bu iş.
Enquanto os seus agentes criam o caso para ir a tribunal, ele apaga todas as dívidas numa noite.
Adamların davayı hazırlayıp mahkemeye çıkana kadar... Jesse hepinize olan borcunu bir gecede ödeyecek.
Levamos o Jesse a voltar e dar-lhe-ei protecção total se ele testemunhar.
Jesse'yi tekrar ikna edeceğiz ve tanıklık ederse tam koruma sağlayacağım. Bu asla olmaz.
Se me tivesse ouvido, não estaríamos nesta situação.
Beni dinlemiş olsan bu duruma düşmezdin, Jesse de bu duruma düşmezdi.
O Jesse não estaria nesta situação e você não faria perguntas parvas!
ve aptalca sorular soruyor olmazdın!
O que queres saber, Jesse?
Ne öğrenmek istiyorsun Jesse?
Eles descobriram o Jesse.
Jesse'nin niyetini anladılar.
Confirmo tudo o que o Jesse Weiland vos disse em troca de protecção.
Jesse Weiland koruma karşılığında size ne verdiyse doğrularım.
Se o Lutin aparecer, o Jesse virá logo atrás.
Lutin geliyorsa, Jesse uzakta olamaz.
- Mantenham as posições. O Jesse vai aparecer.
Jesse gelecek.
Estou a ver o Jesse.
Beyler, Jesse'yi gördüm. - Jesse nerede?
- Onde está o Jesse?
- Sokakta ilerliyor Bud.
Não sei se o Jesse viveu a pensar isso, mas morreu por causa disso.
Jesse'nin bunu düşünerek yaşadığından emin değilim, ama kesinlikle bu yüzden öldü.
WEILAND, Jesse De Baton Rouge, faleceu quarta, 5 de Setembro de 1983.
Baton Rouge'Iu Jesse WEILAND 5 Eylül 1983, çarşamba günü öldü.
A polícia acredita que o carro esteja relacionado a Brendan Lynch, ladrão de bancos sentenciado e fugitivo, e Jesse-Ryan White, de 19 anos.
Polis bu olayın banka soygunundan hüküm giymiş ve şu an kaçak olan Brendan Lynch ve 19 yaşındaki Jesse Ryan White ile bağlantısı olduğunu düşünüyor.
Jesse!
Olmak istediğimiz şeyler için.
Jesse!
- Jesse!
Jesse!
Jesse!
Oiço do tipo, choros, gemidos. Jess! Jesse!
- İniltiler falan duyuyorum.
Escuta-me!
- Jess! Jesse!
Boas, Jesse.
- Merhaba, Jesse.
Vou perguntar na 3ª pessoa do singular.
Üçüncü kişi olarak konuşacağım. Jesse yakışıklı mı?
- Jesse, tira isso. - Pai?
- Jesse aç lan şunu.
Levanta-te, Jesse!
Kalk, Jesse!
Jesse! Vamos!
Hadi gidelim buradan, dostum.
Anda embora!
Jesse! Hadi lan!
É um loucura, Jesse!
- Ne? Bu olağanüstü, Jesse!
E também está dentro de ti, não está Jesse?
Ve senin içinde de var, öyle değil mi, Jesse?