Translate.vc / portugués → turco / Jockey
Jockey traducir turco
119 traducción paralela
Tenho um cavalo na corrida do Jockey club.
Jokey Kulübü bahislerinde bir atım var.
Guardo o Raymond e o Guillaume, os outros pirem-se.
İçeri geçin. Raymond ve Guillaume, siz kalın. Sen de Jockey.
No entanto, o'jockey'Danny Freed parece estar ileso.
Ancak binici Danny Freed yaralanmamış.
" O jockey, Danny Freed, escapou com ligeiros ferimentos.
Atın binicisi Danny Freed olaydan hafif yaralarla kurtuldu.
Sabem aquela da rapariga que tocava tuba e que ficou numa ilha deserta com um jockey perneta?
Söylesene, tek bacaklı jokeyle bir adada mahsur kalan tuba çalan kız için söylenenleri biliyor musun?
Jockey.
Jokeydim.
Jockey.
Jokey ha.
Jockey.
Jokey ya.
Nem eu gostaria que você mentisse se eu fosse uma motorista de caminhão ou uma disk jockey.
Bir kamyon sürücüsü de olsam, plak çevirip duran biri de olsam... yalan söylemenizi istemezdim.
O Kip Larkin, o disc jockey, vai apresentá-lo.
Bir disc jockey seni takdim edecek, Kip Larkin.
Queres fazer acreditar que és um tipo muito chique... deverías usar algo mais do que essa colonia barata Jockey Club.
Şık biri gibi görünmek istiyorsan... o ucuz kolonyadan başka bir şey sürmelisin.
Estão a ouvir o maior disco jockey da melhor música rock :
Üstün DJ Tatlı Al Monte'nin sıkı rock programı başlıyor.
Conhece alguns jockey bons, jockeys famosos?
Ünlü ve çok iyi bir jokey tanıyor musunuz?
O Clube Jockey francês contratou um detective, Aubergine, para investigar.
Fransız Jokey Kulübü araştırma için bir dedektif tuttu, Aubergine.
- E Disc Jockey.
- Ve de DJ.
- Têm um jockey principiante.
- Rodeocuyu jokey yapmışlar.
- Um jockey principiante?
- Rodeocu mu?
Faço de "disc-jockey", nos tempos livres. Mas, de momento, trabalho como taxista.
Birazcık serbest "dj" işleri yapıyorum ama biliyorsun şu anda sadece taksi kullanıyorum.
Agora vou como jokey.
Ben artık Jockey's giyiyorum.
És um rapaz extrovertido e divertido, e tens ciúmes de um jockey da treta?
Sen eğlence adamısın, partileri seversin, ve sen kendini kandırıyorsun.
Se é por causa do "disc jockey"...
- O şarkıdan bahsedeceksen- -
A tentar manter-te como disk jockey.
DJ olarak kalmanı sağlıyorum.
- Queres ser um disc jockey?
Disk jokey mi olmak istiyorsun?
Quero muito. Quero ser um disc jockey desde que tinha sete anos.
Hem de çok. 7 yaşımdan beri bir disk jokey olmak istiyorum.
Nunca vais ser um grande disc jockey.
Sen asla bir disk jokey olamazsın.
Como disc jockey és uma merda.
Bir disk jokey olarak tam bir pisliktin.
Sou um disc jockey que ganha 250 dólares por semana, e só quero fazer a coisa certa aqui no ar.
Ben haftada 250 dolar kazanan bir disk jokeyim ve iyi şeyler yapmak istiyorum.
Quer se goste ou odeie, o disc jockey pouco ortodoxo Howard Stern subiu ao topo das audiências hoje, tornando-o número um na zona metropolitana de Washington.
Sevin ya da nefret edin ama sıra dışı disk jokey Howard Stern Washington'a bir numaraya doğru ilerliyor.
Parece que a competição tem um disc jockey que provocou um ligeiro desvio nos padrões de audição.
Görünüşe göre bir disk jokey bu rekabette dinleyicilerin dikkatini çekmeyi başardı.
Um disc jockey eliminou todos os nossos ouvintes?
Tüm dinleyici kitlemizi bir disk jokey mi aldı?
WNBC Eu sou o Robin Quivers, e é um prazer para mim apresentar-vos o mais recente disc jockey de Nova Iorque.
Merhaba ben Robin Quivers ve sizlere New York'un en yeni disk jokeyini tanıtmaktan mutluluk duyuyorum.
Estou tão excitado porque eu sou o primeiro disc jockey gay de Nova Iorque.
... ilk disk jokeyiyim. Evet.
O convidado da noite é o disc jockey da hora de ponta da tarde na rádio WNBC aqui em Nova Iorque.
Bu akşamki ilk konuğumuz New York City'de WNBC radyoda öğleden sonra disk jokeyi. Bayanlar ve baylar, bana bir iyilik yapın.
Por vossa causa, e só por vossa causa, eu agora sou o disc jockey número um de Nova Iorque, e agradeço-vos.
Sizin sayenizde. Bugün New York'taki bir numaralı disk jokeyim.
Aspessoas queriam tanto entrarno 54, mas não sabiam que depois de entrar queriam era estarna cabine do disc-jockey, ou no escritório, onde havia a melhor coca, ou na varanda, onde havia sexo, ou na cave, onde as celebridades estavam.
İnsanlar 54'e girmek çırpınıp duruyordu ama haberleri yoktu. Kapıdan içeri girdikten sonra, bu kez de içerdeki en özel yere girmek istiyorlardı. Yani en kaliteli tozun bulunduğu yere.
O mais parecido que eu conheço, dos clubes de Jazz fumarento, é a cabine de disco Jockey do Hospital.
En sık uğradığım yer Smokin Caz Kulübü'dür. Bu şehirde gittiğim nadir yerlerden birisi.
Meu Capitão? Posso voltar à companhia depois de levarmos o Jockey de volta?
Efendim, Jockey'e ulaşıp tabura geri döndüğümüzde bölüğe katılabilir miyim?
Não queres ser jockey?
Bir jokey falan ol da faydalı bir şeyler yap.
Quer dizer, eu tenho a certeza que os cavalos têm a ideia que o jockey está com muita pressa.
Bence atların jokeylerin bu kadar telaşlı olması hakkında bir fikirleri vardır.
É óbvio que está com pressa, o jockey está com pressa.
Besbelli acelesi var, jokey telaş içinde.
Um cavalheiro jockey é vencedor no Derby.
Saygıdeğer jokey Derby'yi kazanır.
Se tivesse um pequeno jockey encima...
- Üzerinde ufak bir jokey olursa mı?
A.E.T. no Jockey Club.
- Jokey Kulübü'nde MKÇ var.
Marlboro, Marlboro Lights, Winston, Dunhill, Benson Edges, Jockey Club, Lucky Strike, Virginia Slims de mentol,
Marlboro, Marlboro Lights, Winston, Dunhill, Benson Hedges Jockey Club, Lucky Strike, Virginia Slims Mentollü ve Gauloises.
Eu queria ser um jockey quando era pequeno
Ben küçükken jokey olmak istemiştim.
Mas cresci demasiado, não podia ser jockey
Fakat kocaman olduğumda, jokey olmadım.
Mas o que é que fazes se fores um gajo alto e quiseres ser um jockey?
Peki ya uzun bir herif olup jokey olmak istesen ne yapçan?
Não está em forma nem tem um bom jockey.
Hiç bilgi yok.
Trabalho a noite como disco Jockey no hospital de S.José.
Geceleri St Josepf Hastanesi'nde Di Cey olarak çalışıyorum.
O velho Jockey. Bem, porra.
Lanet.
Jockey / Jana
Başka bir deyişle Elimi tut Başka bir deyişle