English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Kazak

Kazak traducir turco

726 traducción paralela
Mas disse : - Camisola escura...
Koyu kazak demiştiniz.
O que planejava Timoshko estava previsto pelos cossacos...
Ve Tymishko müstakbel nişanlısı Kazak'tan gebe.
Enquanto isso, em Praga, os refugiados cossacos varrem as ruas com calças largas.
- Yabancı bir ülkede! - Prag'da.. Bir Kazak cadde boyu yürüyor, geniş pantolonu ile yeri süpürüyor..
A camisola é para ele?
- Bu kazak ona mı?
Seu cossaco desajeitado!
Biz...! Tipsiz Kazak!
Eu topei o Fisher há um ano... mas aquele sujeito com a camisola de gola-alta...
Bir sene önce Fisher'i takipteydim. Şu boğazlı kazak giyen Krug, benim için yeni biri.
Uma roupa branca, uma camisola, sabonete, e gilette...
Soğuk keten, kazak, sabun ve jilet havluya sarılmış...
Barriga p'ra dentro, camisola p'ra fora Tira-me esse beicinho arrogante
# Göbek içeri, kazak dışarı # Kibirli somurtmandan kurtul
- Ele é um cossaco.
Tipik bir Kazak.
- É uma camisa!
Kazak!
um professor de montaria... que já foi cossaco. "
Binicilik öğretmeni. Gerçek bir kazak.
Item3 : um professor de montaria que já foicossaco.
3 numara : Binicilik öğretmeni. Gerçek bir kazak.
" Item3 : um professor de montaria que já foicossaco.
3 numara : Binicilik öğretmeni. Gerçek bir kazak.
um professor de montaria que já foicossaco.
Binicilik öğretmeni. Gerçek bir kazak.
Se tenho assim tanto dinheiro, oferecerei à minha querida madrasta uma camisola bordada a ouro.
O zaman bütün bu parayla sevgili üvey anneme rahat bir kazak alabilirim.
Quer uma camisola ou coisa assim, um roupão?
Oh, kazak veya yorgan gibi bir şey ister miydin?
Um Cossaco é um homem a cavalo... com um chapéu de pêlo e um sabre na mão.
Kazak, elinde kılıcı, başında tüylü kalpağı olan at üstündeki adamdır.
Mas não estou orgulhoso de ser um Cossaco.
Fakat bir Kazak olmaktan gurur duymam.
Desta vez não somos nós os Cossacos.
Bu kez Kazak değiliz.
4 pessoas - um porteiro, dois clientes e um cossaco.
Dört kişi. Kapıcı, iki müşteri ve bir Kazak.
- um porteiro? um cossaco?
- Kapıcı ve bir Kazak?
O porteiro, os dois clientes e o cossaco, e agora, mais 6 pessoas inocentes.
Kapıcı, iki müşteri ve bir Kazak. Ve şimdi de altı masum insan.
Vou buscar-te uma camisola.
Kazak getireyim.
Não usava sweatshirts.
Böyle kazak da giymiyordu.
Para meu menino..
Çocuğum için kazak.
Cossacos, prisão, espiões da polícia!
Kazak Birliği, cezaevi, dayak, polis!
Uma máscara preta, uma capa preta e um saco com a inscrição "saque".
Siyah bir yüz maskesi, siyah bir kep, çubuklu bir kazak ve üzerinde "çapulcu" yazılı bir torba.
- Preciso de uma camisola.
- Kazak lazim.
- Eu não uso blusas.
- Kazak giymem.
Não muito.
Kazak erkek.
Dá para fazer uma camisola.
Bunlarla bir kazak bile örebilirsin.
Se eu soubesse, em vez de dar-lhe uma camisola, ter-lhe-ia dado uma guitarra -
Kazak yerine, sana bir kitar almalıydım.
- Mais uma camisola.
- Belki bir kazak daha. - Hayır.
- E quando Ihe puseste a camisola?
Sen ona bir kazak giydirdin.
Ouvi-te falar dessa camisola durante 20 minutos.
Sana zaman verdim. 20 dakika şu kazak hakkındaki konuşmalarını dinledim.
Estava a pensar em dar-lhe uma camisola de caxemira.
- Onun üşümüş olabileceğini düşünüyordum. Ona yünlü bir kazak al.
Ela está a fazer uma camisola para o filho.
Oğlu için kazak yapıyor.
- Estou a fazer uma camisola.
- Kazak örüyordum.
E é a camisola que a avó te mandou de Chicago.
O da büyükannenin Chicago'dan gönderdiği kazak.
- Sonhei com um tipo que tinha uma camisola verde e encarnada suja...
Ne gördün? Kırmızı-yeşil kazak giyen bir adam...
Não sei quem é... Mas está queimado, usa um chapéu esquisito, uma camisola verde e encarnada, muito suja e usa umas lâminas como unhas gigantescas...
Kim olduğunu bilmiyorum... ama yüzü yanmış, ve garip bir şapka takıyor... ve kırmızı-yeşil bir kazak, çok pis bir kazak... ve o bıçakları kullanıyor, parmaklarına taktığı bıçaklar.
Calças, gola alta.
Üzerinde pantolon ve boğazlı kazak vardı.
É uma camisola!
Bu bir kazak!
- Traz uma camisola.
- Kazak getir.
Vesti uma camisola com medo do frio. O casaco é bom, foi uma pechincha.
Soğuk olacağını biliyordum kazak giyseydim keşke.
Para a camisola dos domingos.
Annenin dediği gibi, kazak.
- Estou com frio.
Üşüdüm, bir kazak alayım.
Comprei-lhe uma camisola -
Sana kazak aldım.
Que linda camisola, minha querida.
Güzel kazak tatlım.
Roupa para trocar, cobertor e uma blusa extra.
Kazak ve battaniye de.
E quem vai cuidar de mim?
Keşmir kazak, CD çalar ve yatağıma bağlanmış bir David Lee Roth.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]