Translate.vc / portugués → turco / Kel
Kel traducir turco
1,698 traducción paralela
Nem que ele fosse o último careca heterossexual esquisitão do mundo.
Dünyadaki son kel, nefesi kötü kokan heteroseksüel manyak bile olsa olmaz. Ki zaten öyle.
Eu não sou Careca.
Ben şişman değilim... kel.
Linda lanterna. Carequinha...
Elindeki güzel bir el feneri... kel.
Não sou careca.
Ben kel değilim. Evet, kelsin!
Algumas raparigas gostam de uma careca.
Bazı kızlar, kel kafaları severler.
- Não sou careca ainda.
- Henüz kel değilim.
Porque se tu, maldito, perderes a disciplina te embebedares, ficares careca, amava-te na mesma.
Çünkü eğer sen, seni alçak, tüm disiplinini kaybetsen de, defterin dürülse de ve ayyaş olsan da, kel kalsan da ve her şeyi kaybetsen de, seni severim.
Porque o careca é um pouco sexy.
Çünkü kel olanı oldukça seksi.
Narigudo, egocêntrico, mau, porco, careca, um merdas com coração fraco?
Koca burunlu, kendini beğenmiş, kaba, kötü, kel işe yaramaz, serseri.
- Quem, um carequinha?
Şu kel olan mı?
Eram carecas, com enormes cabeças esponjosas e braços pequenos.
Kel, şekerlemeye benzeyen kafaları ve incecik kolları vardı.
Meu, ele é gordo e careca!
Hem şişko hem de kel.
Com quatro gramas de explosivo Kel, cortava a energia do edifício.
Buraya dört gramlık Kel tipi patlayıcı yerleştirirsen, elektriği keser.
- É aquele homenzinho careca?
- Şu ufak tefek adam mı ; kel olan hani? - Hayır.
Bruce Willis, o tipo baixo e careca.
O işte. Bruce Willis var ya, böyle kısa boylu, kel...
A biografia do tipo, pode dizer que ele tem 1,82 m, 80 kg... com um doutoramento em Oxford... e, na verdade, ele fuma, é careca... desdentado, horroroso, com um Ql de 65.
Biyografisinde, 1.98 boyunda, Oksford'da doktora yaptığı yazabilir ama gerçekte, sigara içen, kel, dişsiz, çirkin ve 65 zeka puanına sahip olabilir.
Aquele do cabelo curto, ali.
Kel olan.
Não. O tipo ao lado dele, o amigo.
- Hayır, Onun arkadaşı kel çocuğun yanındaki.
Tu não podes gostar dele! Ele é bruto e é careca!
Neden o kel ve çirkin
Hey calvo, chega-te para lá.
Hey kel! ... Kalk ordan!
O segredo foi desvendado.
Takke düştü, kel göründü.
O Tobias descobriu que o que julgava ser um grupo de apoio... era afinal um grupo de homens carecas pintados de azul.
Tobias, destek grubu olarak düşündüğü grubun aslında maviye boyanmış kel adamlardan oluştuğunu öğrendi.
- É um irmão careca.
- Kel kardeşin.
Os klingons chamam-lhe "Klach D'kel Brakt".
Klingonlar Klach D'kel Brakt diyorlar.
Eu digo é que estou farto de ser tratado como um cidadão de segunda só porque o Chefe Careca caça o javali.
Kel Tepe, sırf yabandomuzu yakalayabiliyor diye burada ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten bıkmaya başladım.
- O tipo careca.
İşte şu kel adam.
O tipo careca não voltou.
Kel adam geri dönmedi.
O quê, ele odeia carecas?
Kel adamlardan niye nefret ediyor ki?
- Eram carecas.
- İkisi de kel.
- Carecas.
- Kel.
- O Darwin tem medo de homens carecas.
- Darwin kel adamlardan korkuyor.
Ian Blackburn foi assassinado por um careca e o Darwin assistiu a tudo.
Ian Blackburn'ü kel bir adam öldürdü, ve Darwin bunu gördü.
Um careca, o segurança.
Kel bir adam olan güvenlik görevlisi.
Carecas.
Kel.
Ficavas empolgado se a pessoa fosse um careca de 130 quilos?
Hedef, 150 kiloluk kel bir adam olsa, yine bu kadar heyecanlanır mıydın?
Tem, se gostar de histórias que acabam com um careca de 7 anos.
Hikaye yedi yaşındaki bir çocuğun kel kalmasıyla bitecekse olur.
- Oi, Kel Van Dip, e você deve ser Sandy.
- Merhaba! Gail Van Diep, siz Sandy olmalısınız.
É das secadoras.
Kel!
Sempre que há vento, tenho de ver se não estou careca.
Ne zaman rüzgar çıksa, kel kalıp kalmadığımı kontrol ediyorum.
Podias ser uma daquelas carecas fantásticas que adora brincos.
Küpeleri olan fantastik görünüşlü kel kadınlardan biri olabilirsin.
Um careca, o outro com uma pronúncia - do sul... - Poupa o discurso.
- Bir kel, öteki zavallı.
Um tipo gordo e careca como você, pode ter qualquer uma!
Senin gibi, şişman kel bir adam... istediğin kızı elde edebilirsin.
Podia agradar à Barbra Streisand
♪ Bayrağa tükürerek ya da bazı dergi kapaklarında kel bir kartalı... ♪
Dizem-te que não estás a ficar careca...
Kel olmayacağını söylerler.
Mal encontre o meu kal'tesh.
Kel tesh'imi bulduğum zaman.
"Kal'tesh" fala de uma conhecida táctica de batalha Jaffa. Um ataque de flanco de dois lados.
Kel tesh de ünlü bir Jaffa savaş taktiği, yandan kuşatan iki taraflı bir saldırı.
Vamos lá, então. Uma careca depressa se rapa.
Hadi bakalım, kel bir kafa yakında tıraş olacak.
- "Careca é lindo".
- "Kel olmak güzeldir."
Vamos a isso, carequinha!
Gardını al kel.
- Não.
Adam beyaz, kel, 40'larında.
- Não sou careca. - Então onde é que escondeu o seu cabelo?
Kel değilim.