Translate.vc / portugués → turco / Kemosabe
Kemosabe traducir turco
49 traducción paralela
É todo meu, Kimosabe.
O tamamen benim Kemosabe.
Boa ideia, Kemosabe.
İyi fikir, Kemosabe.
Agora vamos para avião, kemosabe.
Hadi uçağa girelim kemosabe.
- Não por muito tempo, kemosabe.
- Fazla uzun sürmez, kemosabe! Göreceğiz.
E isso dá-me direito a uma parte do teu wampum, kemosabe.
Ve bu senin mangırları paylaşma Hakkımızı kazandırıyor, kemosabe.
Aquele é o meu amigo Kemosabe.
Bu benim arkadaşım Kemosabe.
O Kemosabe morreu de uma ruptura no coração, ainda antes de chegar ao chão.
Kemosabe, kalp krizinden daha yere düşmeden ölmüştü.
Desta vez, interrogaram-nos sobre o que tinha acontecido ao Kemosabe. Mas nenhum de nós disse a verdade.
Bu sefer, Kemosabe'nin ölümü hakkında sorgulandık..... ama ikimiz de gerçeği söylemedik.
O Elvis e o Jack Kennedy a explicar que o Kemosabe estava a disparar contra uma múmia com botas de Cowboy.
Elvis ve Jack Kennedy Kemosabe'nin, kovboy edasıyla bir mumyaya ateş ettiğini anlatıyor...
Eu fico com essa câmara, Kemosabe.
O kamerayı alayım "dostum."
Kemosabe, não queres passar o resto da vida a odiar-te pelo que não tiveste coragem de dizer hoje.
Hayatın boyunca, bu akşam söylemeye cesaret edemediğin için kendinden nefret etmeni istemiyorum. Kankacığım, bak. İnan bana.
- É bom ver-te a sorrir. O que queres dizer com nós, kemosabe?
Biz derken neyi kastediyorsun, kovboy?
Eu sinto muito pela tua gaja, kemosabe.
Avrat için gerçekten lo ciento, dost.
Confia em mim kemosabe, tens que ceder.
Bana güven, dostum, geri çekilmelisin.
Ouve, kemosabe.
Dinle, sadık dostum.
- Tal e qual. Kemosabe.
- Oldum tabii, Kimosabe.
How, kemosabe.
Anlaşıldı, kemosabe.
Esconde o pénis, kemosabe.
Penisi kaldır sadık dostum.
Estás perdido, Kemosabe?
- Kayboldun mu, Kemosabe?
Não, eu seria o Tonto e tu serias o Kemosabe.
- Hayır, ben Tonto * olacaktım ve sen Kemosabe * olacaktın.
Kemosabe?
Kemosabe?
Há momentos, kemosabe... em que homem bom tem de usar mascarilha.
Bir gün gelir, kemosabe iyi adamlar maske giymek zorunda kalır.
Eu não faria isso, kemosabe.
- Bunu yapmazdım, kemosabe.
Os homens que procuras acham que morreste, kemosabe.
Aradığın adamlar öldüğünü düşünüyor, kemosabe.
Justiça... é o que procuro, kemosabe.
Adalet benim aradığım şey, kemosabe.
Foi derramado sangue, kemosabe.
Kan döküldü, kemosabe!
Diz-me, kemosabe... o branco mata pelo quê?
Söyle bana, kemosabe beyaz adam ne için öldürür?
Vai buscar o cavalo, kemosabe.
Ata git, kemosabe.
Podias ter guardado isso para ti, kemosabe.
Bunu kendine saklamak isteyebilirsin, kemosabe.
Seguimos cavalo, kemosabe.
Atı takip etmek, kemosabe.
Vais partir, kemosabe?
Gidiyor musun, kemosabe?
Segura-te, kemosabe.
Sıkı dur, kemosabe.
Pássaro não diz as horas, kemosabe.
Kuş zamanı söyleyemez, kemosabe.
"Kemosabe." Pois, quanto a isso...
"Kemosabe." Evet, şu konu.
Tu é que sabes, kemosabe.
- Sen karar ver, kemosabe.
Kemosabe, preciso de ti.
Kemosabe, sana ihtiyacım var.
Vamos, Kemosabe.
Deh, Düldül.
Querem que eu me arme em Kemosabe, faça um feitiço e faça a dança da chuva?
Kemosabe'ye * bağlayıp bir büyü fırlatmamı... ve yağmur dansı yapmamı mı istiyorsunuz?
Fantástico, Tonto, Kemosabe, não se esqueçam de alimentar os cavalos.
Tonto, Kemosabe, atınızı beslemeyi unutmayın.
Última ronda, kemosabe!
Bu son maceramız olacak kanka!
Eu acordei, Kemosabe.
- Uyandım, Kemosabe?
- Sim, Kemosabe.
- Evet, Kemosabe.
Sabes o que dizem, Kemosabe...
- Hayır hayır. Kemosabe, ne dediklerini biliyorsun, cehennemde
- "Vamos", não, kemosabe.
Biz diye bir şey yok dostum.
- Está ocupado, Kemosabe?
Meşgul musun, Kemosabe?
- Boa pontaria, Kemosabe.
Güzel atış Kemosabe.
- Afirmativo, kemosabe.
10-4, dostum.
Tudo bem, kemosabe?
Ne dersin, Kemo Sabe?