Translate.vc / portugués → turco / Kilgrave
Kilgrave traducir turco
195 traducción paralela
O Kilgrave está cá?
Kilgrave burada mı?
É mais seguro. Com o Kilgrave à solta...
Daha güvenli özellikle Kilgrave dışarıda bir yerdeyken.
Hope, foste a última pessoa a ver o Kilgrave vivo.
Hope Kilgrave'i canlı gören son kişi sendin.
Posso provar que o Kilgrave existe.
- Kilgrave'in varlığını ispatlayabilirim.
E agora? Com o Kilgrave?
Ne oldu şimdi, Kilgrave muhabbetinde?
Eu sei que foi o Kilgrave.
Kilgrave, biliyorum.
Quem? O Kilgrave?
Kim, Kilgrave mi?
Qual era a gravidade dos ferimentos do Kilgrave?
Kilgrave ne hâldeydi, durumu ne kadar kötüydü?
Eu disse ao Kilgrave que podia sobreviver com um rim, mas ele queria voltar a estar completo.
Kilgrave'e tek böbrekle yaşayabileceğini söyledim ama tekrar bir bütün olmak istedi.
Dez horas de cirurgia. O Kilgrave esteve sempre atento.
Ameliyan on saat sürdü, Kilgrave sonuna dek beni izledi.
E o Kilgrave sabe disso.
Kilgrave'in de bundan haberdar olması.
Alguma vez ouviu um nome mais inventado do que Kilgrave?
Kilgrave daha uydurma bir isim duydunuz mu hiç?
Sobre seres mais uma das vítimas do Kilgrave.
- Kilgrave'in kurbanlarından biri olduğun konusunda.
O Kilgrave deixa um rasto de pessoas destruídas.
Kilgrave ardında ruhen yaralanmış insanlardan oluşan bir iz bırakıyor.
Estou ocupada a tentar apanhar o Kilgrave.
Kilgrave'i yakalamakla meşgulüm.
E, entretanto, escondes-te do Kilgrave, certo?
Bu arada Kilgrave'den saklanıyorsun, değil mi?
São para o Kilgrave.
- Kilgrave için.
Agredir um funcionário para apanhar o Kilgrave?
Kilgrave'i yakalamak için bir görevlinin icabına bakmak mı?
E o tempo todo que esteve com o Kilgrave sabia que estava a ser controlada.
Kilgrave'le olduğun süre boyunca kontrolü altında olduğunun farkındaydın.
Porque o Kilgrave o queria.
- Kilgrave istedi de ondan.
Se houver outras pessoas que pensem terem sido controladas por esse tal Kilgrave, podem contactar o meu escritório, mas é mais provável que a minha cliente tenha tido um episódio psicótico.
Kilgrave denen kişilik tarafından kontrol edildiğini hisseden başkaları varsa ofisimle irtibata geçmekte özgürler ancak müvekkilimin psikotik bir kriz geçirmiş olması daha muhtemel.
Trish, parece que acredita que o Kilgrave existe.
Trish, Kilgrave'in gerçek olduğuna inanır gibisin.
Puseste-te na linha de mira do Kilgrave.
Kendini Kilgrave'in önüne attın.
Foi o Kilgrave? A família lá em cima?
Kilgrave mi çekti, içerideki aile mi çekti?
O espião do Kilgrave não se distrai, concentra-se intensamente em mim apenas.
Kilgrave'in casusunun dikkatini dağıtacak bir şey yok sadece benim üzerimde sabitlenmiş bir odağı var.
O Kilgrave mandou o polícia outra vez para me matar.
Kilgrave aynı polisi beni öldürmesi için göndermiş.
Não foi o Kilgrave que o mandou voltar.
Kilgrave göndermedi onu.
- O Kilgrave é que queria.
- Kilgrave istedi.
- O Kilgrave?
- Kilgrave mi?
Acho que sei de uma forma de a tirar da lista de alvos, mas será doloroso.
Onu, Kilgrave'in kara listesinden çıkarmanın bir yolunu biliyor olabilirim. Ama hiç kolay olmayacak.
Talvez, mas o Kilgrave sabe que o temes e isso é que lhe importa.
Tamam ama Kilgrave ondan korktuğunu biliyor, önemsediği tek şey de bu.
O Kilgrave tem andado a vigiar-me.
Kilgrave beni izliyormuş.
- Como saberás se ela está Kilgravada?
- Kilgrave'lendiğini nasıl anlayacaksın?
Ainda quer ajudar a apanhar o Kilgrave?
- Hâlâ Kilgrave'i yakalamaya yardım etmek istiyor musun?
O Kilgrave tem alguém a seguir-me e a enviar-lhe fotos.
Kilgrave peşime birini takmış, fotoğrafımı çekip ona gönderiyor.
Se a Audrey Eastman está controlada pelo Kilgrave, o efeito vai passar em breve.
Kilgrave, Audrey Eastman'ı kontrol ediyorsa..... etkisi yakında geçecektir.
Treze horas e nem sinal do Kilgrave, mas ela tenciona usar aquilo em alguém.
On üç saat geçti ve Kilgrave'den iz yok ama şunu birilerinin üstünde kullanmayı düşünüyor.
Dizem ter sido controladas pelo Kilgrave.
- Kilgrave'in zihinlerini kontrol ettiğini iddia ediyorlar.
O Kilgrave obrigou-me.
Kilgrave yaptırdı.
Ele quis um casaco de cabedal, música de violoncelo ao vivo e o sorriso lisonjeador de uma rapariga bonita.
Kilgrave, deri bir ceket, canlı çello müziği ve güzel bir kızdan hoş bir gülümseme istemiş.
Foi o Kilgrave que enviou a Audrey?
Audrey'i Kilgrave mi gönderdi?
Podia invadir a casa e tirar a foto de que preciso, mas não se o Kilgrave estiver a controlar a Audrey.
Hücum edip gereken sahneyi çekebilirdim ama Kilgrave, bir şekilde Audrey'e ulaştıysa olmaz.
É óbvio que está furiosa com alguma coisa, mas, pela primeira vez, tenho a certeza de que não é por causa do Kilgrave.
Bir şeylere kızdığın belli ama ilk defa eminim ki, bunun Kilgrave'le bir ilgisi yok.
Quem é o Kilgrave?
Kilgrave mi? Kilgrave de kim?
O Kilgrave fez à Jessica o mesmo que lhe fez a si.
Kilgrave sana yaptıklarını Jessica'ya da yapmıştı.
Depois, num semáforo vermelho a sul de Herald Square, o Kilgrave abriu a porta e entrou.
Herald Meydanı'nın güneyinde bir kırmızı ışığa gelince Kilgrave kapıyı açıp içeri girdi.
O Avery ainda estava a chorar, mas o Kilgrave nem olhou para ele.
Avery hâlâ ağlıyordu ama Kilgrave bir kez olsun yüzüne bakmadı çocuğun.
Eu desapareci durante uma semana, enquanto fui motorista do Kilgrave.
Kilgrave'in şoförlüğünü yaptığım bir hafta boyunca kayıptım.
Levava o Kilgrave para ele falar com o mesmo tipo todos os dias às 10h00.
Bilmiyorum, sadece Kilgrave'i aynı adamla her gün sabah tam onda buluşması için götürürdüm.
Há o antes do Kilgrave e o depois do Kilgrave.
Bir Kilgrave'den öncesi var bir de Kilgrave'den sonrası.
Mas depois o Kilgrave apanhou-o.
Sonra Kilgrave onu ele geçirdi.