Translate.vc / portugués → turco / Km
Km traducir turco
32,321 traducción paralela
O Super-Homem colaborava connosco nessa altura, então... fomos ambos investigar.
Superman o zamanlar bizimle çalışırdı, ikimiz de incelemek için yola çıkmıştık.
É óbvio que a minha mãe o mandou vir aqui.
Bu iş belli ki annemin başının altından çıkmış.
O vento é de 15, 16 quilómetros por hora.
Rüzgâr saat dokuz yönünden 14 km.
Se te quisesse matar, ter-te-ia atirado do meu jato a 10.000 m de altitude.
Seni öldürmek isteseydim, uçağımdan aşağı 10 km yükseklikten atardım.
Soube que houve um tiroteio numa exposição de armas em Montana.
Montana'da bir silah gösterisinde çatışma çıkmış.
A zona segura é a, aproximadamente, 1,6 km de distância.
Güvenli bölgeye iki kilometreden az kaldı.
1,6 km. É só isso, Padre.
İki kilometre, o kadar Peder.
- Ele não está disponível.
-... telefonlara çıkmıyor? - Ulaşamıyoruz.
Conseguem ouvir uma tempestade a aproximar-se a 160 km de distância.
Yüz elli kilometreden fırtınanın geldiğini duyabilirler.
Tenho dois aviões a vir na nossa direcção. A 160 km de distância.
Bize yaklaşan iki uçak var.
Quando o Leonard Pierce e os fundadores "Shepherd" chegaram esta ilha tinha, apenas, 300 km quadrados.
Leonard Pierce ve Önderler'in kurucuları buraya geldiğinde ada en fazla 300 kilometreydi.
Considerando que acabamos de destruir o "stock" de ADN limpo do "Noah Objective", acredito que sai do círculo de amigos do Davies. - Vocês fizeram o quê?
Nuh Projesi'nin DNA kaynaklarını yok ettiğimize göre eminim Davies'in davetliler listesinden çıkmışımdır.
Saíste cedo hoje.
Sabah evden erken çıkmışsın.
Dois passageiros conscientes no local.
İki yolcu varmış. Olay yerinde ikisinin de bilinci açıkmış.
Daqui a uma hora já me vou embora.
Bir saate kadar çıkmış olurum.
Chegou atrasado ao trabalho e à penthouse, sem chave.
İşe geç kalmışsın, terasa geç çıkmışsın, anahtarın yok.
Já quase não saio de casa.
Artık evden pek çıkmıyorum.
Pensei que tinhas o carro avariado.
Arabanın pestili çıkmıştı.
É do tamanho do monte Evereste, e está a vir na nossa direcção a 48 mil km / h, mais ou menos.
Everest Dağı büyüklüğünde ve yaklaşık 48 000 km hızıyla bize doğru geliyor.
- Ou... Que tenho um bafo muito forte?
Ya da nefesimin yeni çıkmış bir kusmuk gibi koktuğunu?
Se ela não vier, ninguém vai.
O gelmezse, kimse buradan çıkmıyor.
Veio de um telemóvel descartavel, mas deixaram o GPS ligado.
Arama kullan at telefondan yapılmış, ama GPS açıkmış.
Espera, nunca és escolhida e és sempre tu que sorteias.
Betsy. Dur bir, senin adın hiç çıkmıyor ve hep de kurayı sen çekiyorsun.
- Sei do escorpião no café.
Adamın tekinin kahvesinden akrep çıkmış biliyorum.
É o que quero dizer, ele sabe tudo, e estava complicado até para ele.
Sorun bu işte. Her şeyi biliyor ve onun için bile fazla karışıkmış.
A 15 km de onde estamos agora.
Şu an bulunduğumuz yere 16 km uzaklıkta.
Há transportes a 500 metros montanha acima.
Yarım km tepede araç var. Hadi.
Não vão revelar-se pedófilos, pois não?
Bunlar sübyancı çıkmıyordur inşAllah?
Bem... andei com a mão dela.
Okey, ben onun... annesiyle çıkmış olabilirim.
Deve ter saído antes de eu chegar no cofre.
Ben kasaya girmeden dışarı çıkmış olmalı.
- Estou a dar uma volta.
Yürüyüşe çıkmıştım.
Desculpem pela mudança de local.
Diğer ekibe ne oldu? Belli ki bazı karışıklıklar çıkmış.
Não, saímos da conferência ao meio-dia e chegamos ao golfe a horas.
Hayır! Hayır, hayır. Öğlene kadar konferanstan çıkmış olacağız ve çay için hala vaktimiz olacak.
Eu ia abrir a gaveta e pegar na tua arma suplente para me defender, mas tu ias ser demasiado forte e rápido.
Washington'a uçacağım. Yerden altı km yüksekte olunca telsizden ulaşılamayacağım.
- Estás muito calado.
- Sesin çıkmıyor. Düşünüyordum.
É como se a vida me escapasse, sem acontecer nada.
Hayatım raydan çıkmış ama bir şey olmamış gibi.
Agente Schott, preciso de saber se existe algum promécio num raio de 200 km. Está bem.
Ajan Schott, 150 km içerisindeki Promethium kaynaklarını tespit etmeni istiyorum.
O mundo está a despedaçar-se, mas pelo menos estamos juntos.
Dünya kontrolden çıkmış olabilir ama en azından birlikteyiz.
Queres que ouçamos essa história? Não, nós fomos para o tejadilho. Dormimos no tejadilho naquela noite, a primeira noite.
Karavanın üstüne çıkmıştık ve o gece orada uyumuştuk.
Sabiam que só era preciso uma de 10 km para acabar com a vida na Terra.
10 kilometre yarıçaplı bir tanesi çarpsa dünyadaki yaşam biter.
A velocidade média da rolha é de 40 km / h.
Ortalama tıpa hızı saatte 40 kilometredir.
Nunca sais de casa sem um clip de papel!
Evden ataşsız çıkmıyorsun!
Mas se usarmos em Dwilson Ridge, o raio da explosão será de mais de 4 km.
Ancak Dwilson sırtına yerleştirirsek patlama yarıçapı üç kilometreyi aşacaktır.
- Em nada mais. O tempo todo.
Hiç aklımdan çıkmıyor ki.
Se conseguíssemos passar pelo aeroporto, a Brianna só ficava a 8 km do outro lado.
Eğer havaalanının içinden geçersek Brianna'ya sadece 10 kilometre kalacak.
O eixo de transmissão está desapertado.
Kadran mili çıkmış.
O eixo de accionamento foi dissociado.
Kadran mili çıkmış.
Eu andei por aí.
Ben... Dolaşmaya çıkmıştım.
Apenas mais 1,6 km.
Sadece iki kilometre.
E o Kirby foi do zero a herói.
Kirby de sıfırdan zirveye çıkmış.
- Ventos de até 270 km / hora.
- Kasırga mı?