Translate.vc / portugués → turco / Laptop
Laptop traducir turco
614 traducción paralela
- Ainda tens o portátil?
- Sana verdiğim o laptop duruyor mu?
Pode pegar o meu laptop?
Birisi bilgisayarımı verebilir mi?
Sem mim, não haveria nada de laptops nada de internet, nada de leitores de código de barras.
Ben olmadan, Laptop olmayacak, internet olmayacak barkot okuyucuları olmayacak.
Levarei o meu computador portátil para todas as reuniões.
Laptop'um bütün toplantılarda yanımda olacak.
- Desculpe, gatinha.
- Afedersin. - Yapılacak ilk şey onu farklı dergilere... ve edebiyat kanallarına ulaştırmak olacak. Bu senin laptop'ın mı?
Obrigada pelo portátil.
Laptop için sağol.
Computadores portáteis?
Laptop? Kamera?
- Esqueci-me do laptop e dos discos.
- Bilgisayarımla disketleri unutmuşum.
Sabe, está-me a dever um portátil novo, companheiro.
Bana bir laptop borçlusun!
Eu reembolso-o pelos estragos.
Size bu laptop'un parasını ödemek isterim.
Originalmente eu queria ele instalado no meu laptop maior e, então, eu apenas fiz uma pesquisa na rede e achei onde existiam recursos para pegar ajuda.
Ben yüklemeyi, aah benim koca laptop uma yapmak istemiştim ve nette bir arama yaptım ve yardım alınabilecek bir kaynak buldum
E achamos que como resultado disso a Toshiba tornou possível comprar laptop sem Sistema Operacional nele.
ve sonucu düşünüyoruz Toshiba, laptop alırken OS almadan alabilme imkanı yarattı
Porque é que estás com o laptop do departamento?
Niye bölümün laptop u sende?
Um computador portátil que será vendido po 99 dólares.
99 dolarlık bir laptop bilgisayar.
Eu sabia que ele tinha encomendado o smoking... porque eu achei-o 2h e meia depois... completamente desmaiado no sofá... com o contrato de Joanne perto do seu laptop.
Telefonla smokin ısmarladığını biliyorum çünkü iki buçuk saat sonra onu bulduğumda kanepede kendinden geçmişti ve Joel'in anlaşması bilgisayarının yanında duruyordu.
Primeiro quiseste um computador, todos os jogos que existem um laptop...
-... ve şimdi de dizüstü bilgisayarın. - Okul içindi, baba.
O meu portatil está carregado.
Laptop'um şarjı var.
- Pára com isso e abre o teu portátil.
- Laptop'ını bir aç bakalım.
Estivemos a rever a declaração do Tippin, e ele disse que esteve consciente e inconsiente na viagem para Taipé e lembra-se vagamente de ver o Sark a trabalhar num portátil.
Tippin'in ifadesini incelerken gördük. Taipei yolunda bilinci gidip gelirken,.. ... Sark'ın bir laptop'la çalıştığını hatırladığını söylemiş.
Sark... a trabalhar no seu portátil.
Sark, laptop'uyla çalışıyor.
Basicamente, quando saíram, o portátil foi atingido e tudo foi apagado.
Elektromanyetik jeneratör gibi bir şey. Yani siz binadan kaçarken laptop bunu harekete geçirmiş ve her şey silinmiş.
Ninguém pensa em esconder as pastas ou os portáteis.
Ama kimse evrak çantasını veya laptop'larını gizlemeyi düşünmez.
Quando comprei o portátil, desfiz-me das letras das canções de rock.
Yeni laptop aldığımda, rock'n'roll şarkı sözlerimi atmam gerekti.
Tem o emblema da Phat Farm tapete persa, laptop, mini-bar.
Bakıyorum kancalar yerinde, halı mükemmel... ... laptop var, mini bar var.
- Deixei aqui o meu computador portátil.
- Laptop'ımı burada bıraktım.
Kim, pega nesse portátil.
Kim, şu laptop'u getir.
Encontrei uma mala de laptop, sem laptop.
Not et, Alexx. Dizüstü bilgisayar çantası buldum.
Faça-me um favor, deixe o laptop em paz, sim?
Bana bir iyilik yap, bilgisayarı elleme, olur mu?
Pega no portátil e vamos embora.
Laptop'ını al ve gidelim.
A bateria dum computador portátil deve dar...
Bir laptop pili falan muhtemelen işe yarar...
Andas a amealhar como um rato do campo e não tens nenhum portátil?
Sürekli bir şeyler topluyorsun, tek bir laptop bile bulamadın?
A última recordação é estar a trabalhar com o portátil.
Son hatırladığım şey, laptop'umla çalışıyordum.
Eu finjo tomar notas no meu portátil e digitalizo-a.
Aslında ondaki gariplikleri tararken laptopıma notlar alıyormuş gibi davranırım.
Cuidado com a menor. Tem um laptop aí.
Onları taşırken dikkatli olun
esmagaste o meu laptop?
Bilgisayarımı sen mi kırdın?
As camareiras roubaram meu laptop.
Kodumun hizmetçileri laptop'umu almış.
Para já não conseguimos arranjar um portátil.
Ha deyince bir laptop bulamayız.
Para além disso, onde está o teu portátil para o caso de precisares de sacar informação?
Ayrıca, veri çekme ihtimaline karşın laptop'un nerede?
Nada de portáteis.
Laptop araması yok, eski yollarla.
E lamento muito pelo teu divórcio.
Kate, taslak çıkar. McGee, laptop ve telesekreter.
- O portátil foi-se.
Laptop gitmiş.
É isto que faço quando tenho problemas no portátil.
Laptopımla sorunum olduğu zaman böyle yaparım.
- No meu portátil.
Kendi laptop'umdu.
E colocar o laptop de lado.
Ve şu dizüstünü kaldır.
Eu queria enviar alguns e-mails, pode usar o seu laptop?
E-posta göndermem gerek, dizüstünü kullanabilir miyim?
Tome, eu consigo pô-la no meu computador.
- Listeyi laptop'da açayım. Bu uzun sürebilir.
Tome, eu consigo pô-la no meu computador.
- Bu çocuğun kim olduğunu bulmalıyım. - Listeyi laptop'da açayım.
De dia, é um cromo de computadores e banda desenhada virgem.
Gündüzleri, laptop-taşıyan, çizgi roman aşığı bir bakir.
Eu tenho pouca proteção em meu Laptop.
Dizüstüm çok daha korumasız.
Porque é que o teu portátil não fritou como o resto?
- Diğer şeyler gibi senin laptop'ın neden bozulmadı?
Esse vestido é o meu?
- Gey laptop çetesi diye bir şey yok, değil mi?