Translate.vc / portugués → turco / Lg
Lg traducir turco
18,249 traducción paralela
Lidamos com palpites.
Demek ki, çılgınca önsezilere varıyoruz o zaman.
O seu tempo para gerir este sítio como o seu pequeno reino de doidos, acabou.
Bu yerdeki zamanın da küçük çılgın krallığındaki gibi tükeniyor.
Lá fora está uma loucura.
Dışarıda çılgın bir yaşam var.
- Alguém viu a Olhos Loucos?
Çılgın'ı kimse gördü mü?
Para ser honesto, vieram num dia especialmente louco.
Dürüst olmak gerekirse istisnai ve çılgın bir günde geldiniz.
Isso é uma loucura.
Bu çılgınlık.
Desde o início da humanidade, o homem esforça-se por ultrapassar grandes limites, para lá da sua imaginação, para chegar onde nunca pensara chegar.
İnsanlığın başlangıcından beri insanoğlu hiç olacağını düşünmediği bir yerde olmak için kendisini büyük sınırların, en çılgın hayal gücünün ötesine zorluyor.
O público enlouqueceu.
Kalabalık çılgına dönmüştü.
E um maluco começa a tocar o solo do "Tiger Rag" na tuba.
Bu çılgın herif tek başına çıkıp "Tiger Rag" çalıyor. Hem de tuba ile çalıyor.
Toda a loucura desta cidade com uma banda sonora.
Şehirdeki tüm çılgınlık bir şarkıya dökülmüş gibiydi.
Olhe, sei que isto parece uma loucura, mas o tiro parece que veio de uma arma de alta potencia de um telhado próximo.
Kulağa çılgınca geleceğini biliyorum ama atış sanki yakındaki bir binanın tepesinden, yüksek güçlü bir tüfekten geldi.
Está uma loucura.
Bu çılgınlık.
Se os Templários são loucos o suficiente para ocuparem uma esquadra da polícia, eles não vão hesitar em matar qualquer um que se meta no caminho deles.
Templarios üyeleri bir polis merkezini ele geçirecek kadar çılgınsa yollarına çıkan kişileri öldürmekte tereddüt bile etmezler.
O Samaritano ficou perturbado quando pareceu que a sua ASI tinha sido extinta.
Samaritan senin yapay zekan yok olduğunda çılgına döndü.
Parece que as industrias Thornhill tem sido uma loucura em contratações.
Görünüşe göre Thornhill Kamu Hizmetleri işe alım çılgınlığı yaşamış.
Ouça... Vou dizer algo um pouco impulsivo... Talvez seja uma loucura, mas há algo prestes a acontecer-me.
İçimden gelen bir şey söyleyeceğim biraz çılgınca gelebilir ama uğraştığım bir konu var.
Muito bem, tenho uma ideia louca.
Tamam, çılgın bir fikrim var.
O que estás a fazer, louca?
Ne iş çeviriyorsun çılgın?
És louca.
Sen çılgınsın.
Quem raio te perguntou, louca?
Sana soran oldu mu çılgın?
Esqueço-me sempre de quão louca és.
Hep ne çılgın olduğunu unutuyorum.
Eu é que te escolhi, louca.
Asıl ben seni seçtim çılgın.
Não nos apagues as luzes, louca.
Hey, ışıkları söndürme çılgın.
Viste-me dar cambalhotas no ar e pensaste : "Este tipo?"
Benim çılgınlıklarımı görüp "bu çocuk" mu dedin?
Até assustas.
- Çılgınca.
Ela diz que partilhavam os homens quando eram jovens e loucas.
Genç ve çılgınken tüm erkekleri paylaştığınızı söyledi.
- Caramba.
- Yok artık. Şu çılgına bak.
Por que é que inventaria uma história tão louca para nos enganar?
Beni kandırmak için neden böyle çılgın bir roman yazasınız ki?
De momento estou envolvido numa busca frenética por ela enquanto falo com meus óculos como um louco.
Onu görüyor musun? Deli bir adam gibi kendi gözlüklerimle konuşurken bir yandan çılgınlar gibi onu aramaktayım.
Seu doido.
Çılgın köpek seni.
# emloop # engracado # louco
# tekrar # komik # çılgın
Acho que, esta noite, sou capaz de fazer algo louco.
Sanırım bu gece çılgınca bir şey yapabilirim.
Só me querias dizer para eu poder ouvir como parece louco, não é?
Bunun ne kadar çılgınca olduğunu benim ağzımdan duymak için yaptın değil mi?
Bem, sei que é uma loucura, por isso é que pedi transferência.
Evet bunun ne kadar çılgınca olduğunun farkındayım, bu yüzden başka yere atanmak için dilekçe verdim.
Uma coisa é teres essas ideias insanas fora destas paredes, mas arrastares outra pessoa inocente para a tua paranóia, para aqui...
Bu kapının ardında istediğin kadar çılgınca fikirlerin olabilir ama söz konusu, buradan masum bir insanı kendi paranoyanın içine çekersen...
Se alguém é culpado pelo seu delírio, é o próprio departamento.
bu yanılgısından dolayı suçlanacak varsa, o da büronun kendisidir.
Vinte euros, é mau.
20 avro çılgınlık!
Ele tinha montes de ideias malucas, como esconder sementes no chão.
Onda bir sürü çılgın fikir vardı. Yerde saklambaç oynamak gibi.
Estava rodeado de gatos raivosos... Pensava que ia morrer.
Etrafımı çılgın kediler sarmıştı, gidici olduğumdan emindim.
Temos alguns malucos, claro, mas...
Elbette çılgın tipler gidip geliyor ama...
Claro que são malucos, é tudo do faz de conta.
Çılgınlar tabii. Hepsi rol icabı.
Bem, também gosto dos teus, são de loucos.
Ben de seninkileri seviyorum. Dünyanın en çılgın şeyleri.
Isso é conversa de malucos.
Çok çılgınca.
Prestes a fazer uma loucura.
Çılgınca bir şey yapmak üzereyim.
Pois, mas continuo maluco.
Evet, çok çılgın oldu.
Génios loucos e controladores.
Kendi şartlarını belirlemek isteyen çılgın dahiler.
O nome dele é Nate Thomas, e se ele fizer alguma loucura, não quero estar associado a isso.
İsmi Nate Thomas ve çılgınca bir şey yaparsa bununla bir ilgim olsun istemiyorum.
Sim, lembro-me.
-... çılgınca bir şey yapmak istedin.
É de doidos.
Çılgınlık bu.
É uma loucura!
Çılgınlık bu!
Seu magnífico louco!
- Seni çılgın!