Translate.vc / portugués → turco / Lion
Lion traducir turco
516 traducción paralela
Da estalagem Lion's Head?
Lion's Head Hanı'ndan mı?
No Red Lion, me disse que viu um homem no bosque.
Telaşla Red Lion'a girip ormanda bir adam gördüğünü söylemişsin.
A minha vida parou, e ali o Lion deixou-se morrer de desgosto.
Hayatım oracıkta durdu. Kara aslan kederinden öldü.
Onde fica o Crouching Lion? Isso é uma rocha na escarpa da praia de Kaaawa.
Kaawa sahilinin kuzeyindeki kayalıktaki bir oluşum.
- Em Lion?
- Les Halles'te mi?
Batalhão Lion, ocupem posições de bombardeamento.
Aslan Taburu, bombardıman pozisyonu al.
Primeiro, o Lion no assalto. A seguir, o Panther.
İlk, Aslan saldırır sonra Panter.
Lion, dispersar à direita.
Aslan, sağa git.
Vai ter de beber no Red Lion agora, não é?
Artık Red Lion'da içmek zorunda kalacak.
E.R. Bradshaw, de Napier Court, Black Lion Road, SE5.
Napier Court Black Lion Yolu, SE5'te oturuyor.
Há duas noites atrás, ele disse ao Jack Friend, o barman, que vinha cá visitá-Io.
Aslına bakarsanız iki gece önce, "white lion" da özel izni olan Jack Benn'e, sizi görmeye geleceğini söylemiş.
O Papa Leão XII, em sua "Rerum Novarum"... condenou o liberalismo que provocou a revolução industrial e originou a ambição, pelo dinheiro
Papa Lion Xll, Rerum Novarum. Liberalizmi kınadı ve sanayi devriminin yolunu açtı. Para hırsına kaynaklık etti.
- A partir de agora és "Lion", OK?
- Bundan sonra sen "Lion," sın oldu mu? - Oldu.
Não é linda, Lion?
Güzel değil mi, Lion?
Lion!
Hey, Lion!
Queres mais café, Lion?
Biraz daha kahve ister misin, Lion?
Olhe, Lion, O Max tem um sentido prático, mas é muito estúpido.
Dinle, Lion, Max çok becerikli, ama çok aptal.
Deste-o ao meu sócio Lion, não foi?
Ortağım Lion'a verdin, değil mi?
Estou, Lion?
Merhaba, Lion?
Vou tratar de ti, Lion.
Sana ben bakacağım, Lion.
Bem, acabámos por ficar com uma nova e grande reserva de Thundrillium graças ao resgate do Lion-O do meteorito dos Homens de Neve na Montanha Hook.
Güzel, yeniden büyük bir Thundrillium stoğumuz var. Meteoru, Hook Dağı'nın Kardan Adamı'ndan kurtardığı için Lion-O'ya teşekkür etmeliyiz.
Lion-O?
Lion-O mu?
Lion-O, que lugar é este?
Lion-O, burası da ne böyle?
Eu sou o Lion-O, Senhor dos Thundercats.
Adım Lion-O, Thundercatler'in lideriyim.
Lion-O!
Lion-O!
Demasiadas vezes aquele fedelho, Lion-O, e os seus seguidores voltaram contra nós as nossas próprias armadilhas.
Genellikle, o küstah Lion-O ve çiçekleri bizim tuzaklarımızı bize karşı kullanırlardı da.
- Estou bem, Lion-O.
- İyiyim, Lion-O.
Os poderes da espada, Lion-O.
Kılıcın gücü, Lion-O.
Espada de Omens, eu, Lion-O, Senhor dos Thundercats, ordeno-te.
Omens'in Kılıcı. Ben, Lion-O, Thundercatler'in lideri, sana emrediyorum.
Não vale a pena, Lion-O.
İşe yaramıyor, Lion-O.
Sim, Lion-O.
Evet, Lion-O.
Foste precipitado, Lion-O.
Aceleci davrandın, Lion-O.
Isto é uma loucura, Lion-O.
Bu delilik, Lion-O.
O Lion-O está a sacrificar-se para restabelecer os poderes da espada... -... para o bem de todos nós.
Lion-O, hepimizin uğruna, kılıcın gücünü geri kazanmak için kendini feda ediyor.
O Lion-O está algures ali dentro?
Lion-O buranın içinde mi?
E o Lion-O morrerá dentro deste maldito vulcão.
Lion-O'da bu korkunç yanardağda can verecek.
Se tivéssemos ouro suficiente, podíamos salvar o Lion-O e a espada.
Yeterince altınımız olsaydı, Lion-O ile kılıcı kurtarabilirdik.
Vou procurar o Lion-O.
Ben Lion-O'nun peşinden gidiyorum.
Lion-O.
Lion-O.
Eu dei ao Lion-O um localizador para usar.
Lion-O'ya takması için bir konum belirleyici disk vermiştim.
O Lion-O está perto do coração do vulcão.
Lion-O volkanın kalbinin yakınında.
Tenho de manter este rumo e esperar encontrar o Lion-O.
Bu rotada kalıp Lion-O'ya odaklanmalıyız.
E eles têm o Lion-O.
Lion-O'yu bulmuşlar.
Não, Lion-O!
Hayır, Lion-O!
Mas foi aquela sucata de ouro, Panthro, que salvou o Lion-O e a espada.
Ama bunlar Lion-O'yu ve kılıcı kurtaran o altın zımbırtısıydı, Panthro.
Não, Lion-O.
Hayır, Lion-O.
Viva, Lion-O, Senhor dos Thundercats!
Yaşasın, Thundercatler'in lideri Lion-O!
Lion-O, põe-me no chão.
Lion-O, beni yere indir.
Todos estão no seu acampamento excepto Lion-O, o seu jovem líder.
Şu an hepsi kampta onların genç lideri, Lion-O hariç.
Como Lion-O sempre traz o Olho de Thundera com ele incrustado no punho da Espada dos Omens não devo temer que possa ser destruído acidentalmente quando eu destruir os Thundercats.
Lion-O'nun onunla birlikte Thundera'nın gözünü Omens'in kılıcının kabzasına gömüp, sürekli taşımasından beri Thundercatleri yokedişimden önce kazayla yokedilebilme korkusu icap etmiyor.
Nós estamos a afastar-nos bastante do acampamento, Lion-O
Thundercat kampından oldukça uzaktayız, Lion-O.