English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Livres

Livres traducir turco

4,190 traducción paralela
Eles teriam ficado livres só que eu mandei os guardas lacrar todas as saídas.
Eve gitmekte serbestlerdi, Tabi bütün kapıları gardiyanlara mühürletmem dışında.
- Estão livres? Não.
- Taburcu mu oluyorlar?
Sobre a terra dos livres E o lar dos...
Hür yaşayanların ve kahramanların...
PRONTO, AGORA OS SIMPSONS ESTÃO LIVRES DO BIEBER
Tehlike geçti. Artık Simpsonlar Biebersiz devam edecek.
Não que sinta falta das minhas tardes livres, mas... Estás a começar a sentir-te melhor?
Öğleden sonralarımın bana kalmasını ya da başka bir şeyi özlediğimden değil ama daha iyi olmaya başlamadın mı?
Quando os homens forem livres e iguais a este ponto, serão ainda homens?
İnsanlar çok özgür ve eşit olduğunda, hâlâ insan olabilecekler mi?
A sanidade é para os que estão livres.
Aklı unchained içindir.
Li sobre antigos homens livres
♪ Ben okumak ♪ eski Freemen
Pelo menos, estão livres.
En azından hepsi ücretsiz.
Livres para fazer o quê? Viverem tipo, como animais doentes? Incapazes de se cuidarem?
Ücretsiz yapabilirsiniz ne, bir tür gibi yaşamak hasta hayvanların, kendileri bakmak mümkün?
Sei que estão livres há algum tempo, mas não acredito que algum branco se vá importar com as palavras que ele está a colocar naquele papel.
Seni olmuştur biliyorum Bir süre ücretsiz, ama inanamıyorum herhangi bir beyaz adam bakım gidiyor kelimeleri o aşağı koyuyor Bu kağıt üzerinde.
Os curdos são livres.
Kürtler özgürdür.
A indústria do telemóvel queria que acreditássemos que é seguro conduzir e falar ao telemóvel se as mãos estiverem livres.
Telefon sektörü bizi ellerimiz serbestken telefonla konuşmanın güvenli olduğuna inandırıyor.
A ciência provou que o perigo não está nas mãos livres mas sim, se o cérebro estiver livre.
Bilim tehlikenin ellerinizin serbestliğinde değil beyninizin serbestliğinde olduğunu kanıtladı.
Estamos livres, Sapo!
Artık özgürüz Toad! Şimdi!
Não é lugar para mulheres ou crianças, pois os homens que aqui trabalham, veteranos do conflito recente, imigrantes e negros livres, têm tendência a beber e a actividades não-cristãs quando não estão a balançar um martelo ou a colocar carris.
"Kadınlara ve çocuklara uygun bir yer değildir çünkü burada yakın zamandaki anlaşmazlığın muharipleri, göçmenler ve özgürlüğüne kavuşmuş zenciler ter döker ve çekiç sallamadıkları ya da ray döşemedikleri zamanlar sık, sık içer ve Hıristiyanlığa yakışmayan şeyler peşinde koşarlar."
Estão livres sob um passe temporário, o que significa que ainda são da nossa responsabilidade.
Geçici bir izinle dışarı çıktınız. Hâlâ bizim sorumluluğumuzdasınız.
Agora que estamos finalmente livres, percebo, porque lutámos tanto.
Sonunda özgürüz ve neden bu kadar çok savaştığımızı anladım.
Livres das restrições da certeza... eram mensagens poéticas expressas efectivamente do interior.
Kısıtlanmaktan arınmış etkili biçimde dile getirilmiş şiirsel mesajlar içeriyor.
O resto dos seus amigos estão livres.
Diğer arkadaşların artık serbest.
Não que elas queiram, mas... - Elas são tão livres, puras.
Bilerek yapmıyorlar tabii ama...
Numa das nossas classes, pode escolher entre correntes livres... ou presas... ou correias.
Her türden parçayı zinciri, fren diski, somunu, hepsini seçme özgürlüğünüz var.
À meia-noite, seremos homens livres.
Gece yarısına kadar serbestiz.
As escadas e corredor estão livres.
Koridor, arka merdiven ve alt kat açık.
Podias ter deixado os teus amigos livres.
Arkadaşlarını topun ağzından almış olabilirdin.
Eles são a bota nas gargantas dos cidadãos livres.
Özgür insanların özgürlüğünü kısıtlayanlar asıl onlar.
Eles são a bota na garganta dos cidadãos livres.
Özgür sivillerin hayatlarını kısıtlayan onlar.
As pessoas acreditam que são livres, mas a realidade é que nunca foram tão escravizados.
İnsanlar özgür olduklarına inanırlardı ama aslında asla o kadar köle olmadılar.
Certamente que ninguém vai invejar o passado de um homem nesta cidadela de livres pensadores.
Özgür düşüncelilerin kalesinde kimse bir adamı geçmişinden dolayı hor görmez.
- Sr. Bohannon, sei que temos trabalho a fazer, mas falando em nome dos homens livres, temos de encontrar o bebé do Elam antes de fazer qualquer outra coisa.
Ama özgür adamlar adına söylüyorum, Elam'ın bebeğini bulmadan hiçbir şey yapmayacağız.
Estamos livres!
Özgürüz!
O que é que o Stone fazia nos tempos livres?
Anlıyor musunuz? Stone boş zamanlarında ne yapardı?
Deus quer que sejamos livres de fazer o que quisermos.
Tanrı özgür olmamızı ne istersek yapmamızı istiyor.
E todos os rapazes que cuidava, alguns deles estavam a milhares de KM de casa, também estavam livres.
Ve bazıları evlerinden binlerce kilometre uzakta olan gözetimimdeki bütün çocuklar da özgür kaldı.
Muitos deles ainda estão comigo, livres de fazer o que quiserem, quando quiserem.
Çoğu hâlâ benimle. Ne zaman ne isterlerse yapmakta özgürler.
Estamos livres até às 16h22 desta tarde.
Bugün 4 : 22'ye kadar boşuz.
Estamos livres para retomar as nossas vidas.
Hayatımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz.
E vocês estariam livres, como se nada tivesse acontecido.
Ve siz de özgür, sanki bir şey yaşanmamış gibi.
Tal como tu, não é fácil verem-se livres de mim.
Senin gibi, benden de kurtulması biraz zor.
Então, com a fuga da Connie, os dois ficam livres.
Connie kaçarsa ikisi de özgür olur.
Com a fuga da Connie, ambos ficam livres.
Kardeşim masum.
- Estão livres.
- Serbestsiniz.
As meninas são livres para trabalhos externos.
Bu kızlar dışarıda çalışmada serbestler.
As pernas do motociclista devem estar livres, Tenente.
Motorcunun bacakları kurtulmuş olmalı Başçavuşum.
Se estiver bem, estamos livres.
Bunu halledin eve özgür olarak dönün.
Sejam livres!
Yüzün. Özgür olun.
Estão livres agora.
Yüzün! Artık özgürsünüz!
Ser o que somos, onde estamos, e ousarmos permanecer livres, o que poderia ser mais solitário?
Olduğumuz gibi görünmek yerimizi bilmemek ve özgürce dikilmeye cesaret etmek bundan daha yalnız bir şey olabilir mi?
Para os que ficarem seremos homens livres, e eu serei o vosso Capitão.
Benimle kalacak olanlar özgür birer adam olacaklar. Ve ben de kaptanınız olacağım.
Achas que te livres de mim, assim tão facilmente?
Seni bu kadar kolay rahat bırakır mıyım sanıyorsun?
O conselho reúne na próxima semana, as pessoas... já falam da forma de verem-se livres do MC.
İnsanlar nasıl MC'den kurtulacağını konuşuyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]