Translate.vc / portugués → turco / Maris
Maris traducir turco
98 traducción paralela
É chamado Regina Maris a Rainha do Mar.
Adı Regina Maris "Denizin Kraliçesi."
Sr. Maris, alguma pergunta?
Bay. Maris, sorunuz var mı?
Sr. Maris, será sempre boa política resolver assuntos pendentes.
Bay Maris, öncelikerinizin sırasını belirlemeniz her zaman yaralıdır.
Passei para pedir opinião numa prenda para a Maris!
- Hiç. Maris'e alacağım hediye için fikir sormak istedim.
A Maris e a Daphne vestem praticamente o mesmo tamanho. Mais metro, menos metro.
- Maris ve Daphne'nin bedenleri aynı.
Eu e a Maris vamos hoje para a cabana, e ficamos à sua espera, do Frasier e do Frederick ao meio dia.
- Evet. Maris ve ben bu akşam kulübeye gidiyoruz.
É claro que a Maris dá uns tiros de vez em quando para os afastar do nosso lixo, mas mesmo assim, é encantador
Bazen ön bahçeye gerçek geyikler gelir. Tabii Maris çöpü devirmesinler diye ara sıra tüfekle ateş eder ama yine de çok hoş bir görüntüdür.
Onde está a Maris?
Bu arada Maris nerede? Onu bütün gece görmedim.
Sou casado, adoro a minha Maris.
Ben mutlu bir evliliği olan bir adamım. Maris'imi seviyorum.
Isto ofende-o, e ele começa a arrancar as camelias premiadas da Maris á mão cheia.
Maris'in ödüllü kamelyalarını sökmeye başladı. Bu kadarı da fazlaydı.
- O Pai não se entende com a Maris. - E quem é que se entende?
- Çünkü babam Maris'le geçinemiyor.
Pensei que gostavas de minha Maris.
- Kim geçiniyor ki? - Maris'i sevdiğini sanıyordum.
Sabes, assim como gostas do sol.
Güneşi sevdiğim gibi yani. Maris tıpkı güneş gibi.
Claro que tenho. Não te esqueças que a Maris é 5 anos mais velha que eu.
Unutma ki Maris benden 5 yaş büyük.
Por acaso não há hipótese de tu e a Maris poderem...?
Niles. Acaba şöyle bir ihtimal olabilir mi? Sen ve Maris...
A Maris e eu falámos sobre isso.
Ne ilginç. Biz de Maris'le bunu konuştuk.
Vieste cedo. Fui levar a Maris ao comboio e sabe como fico triste sem a minha Maris.
Maris'ı Chicago'ya giden trene bindirdim az önce.
A Maris foi outra vez a Chicago?
- Maris Chicago'ya gitti bile, öyle mi?
Não está interessado em sair comigo e a Maris, na sexta à noite?
Baba. Acaba Cuma günü bana ve Maris'e eşlik etmek ister misin?
Imagino que estejas atrasada para a convenção... então, encontrar-nos-emos da próxima vez.
Önceleri önemsemedim ama bu sen ve Maris arasında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun göstergesi.
É só uma noite da tua vida.
Maris beni evden kovdu.
- Onde está a Maris? - Foi visitar a irmã a Chicago.
Planım, alt kata Maris için yerimi gösteren ipuçlarının..
Maris estava a ficar constipada.
Bu gece burada kal.
Vou lembrá-la para beber muitos líquidos.
Yarın Maris'le olanları halledersiniz.
É muito estimulante.
Maris'le daha önce de sorun yaşamıştık.
Infelizmente, o Frederick é alérgico a sete variedades de plantas... então, ele precisa usar mangas e calças compridas.
Doğamda yok. Maris'in amcası Lyle öldüğünde, cenazede uyum sağlamak için elimi arabanın kapısına sıkıştırdım.
Acho que também me vou despedir.
Az önce Maris'le konuştum. Hafta sonu için Arizona'ya gitmiş. - Neden?
Mas se o Niles não é maduro o suficiente para aceitar isso... se ele é tão pateticamente inseguro... e precisa tanto de aprovação...
Niles, Maris döndüğünde vakit ayırıp çift terapisine gitmelisiniz. Bir Reichçı grubu... Saçma sapan konuşmayın.
Ele não recebe aprovação em casa.
Aşçımız Maris'e acıyıp işi bıraktı. Ben bir şeyler hazırlamanıza yardım edebilirim.
Enquanto sentirmos amor... o amor nos unirá. "
Aslında dört nesildir Maris'in ailesine ait.
Tirando o facto de ser uma cópia de Captain Tennille... fiquei emocionada.
Stajyerken buralardan geçerdim ama bu güzel malikanelerden birinde oturacağım aklıma gelmezdi. Bir öğleden sonra Maris'i gördüm.
Tinha caído atrás do armário.
Zürih'te balayındayken aldık. Maris'e güzel zamanlarımızı hatırlatmak için aşağı indirdim.
Tivemos bons tempos, e quando era bom...
Sanırım haklısın. Niles zararsız. Zaten Maris varken bir şey yapamaz.
Não estou zangada contigo.
Maris buna çok sevinecek.
Facilitar o quê, Maris?
- Neyi kolaylaştıracak, Marris?
No caso do rapto Mullen, ainda há dúvidas sobre Maris Connor.
Mullen'ın kaçırılmasıyla ilgili olayda Maris Connor çelişkisi devam ediyor.
Isto foi pela Maris.
Bu Maris için.
Roger Maris pisa a base.
Roger Maris, kale işaretine geliyor.
A Maris perdeu o brinco.
Maris dün geceki partide küpesini kaybetmiş.
A Maris é como o sol,
Ama insanı ısıtmıyor.
Lilith?
Niles, yeri gelmişken Maris'le aranız nasıl?
Restaurant Beat.
Gerçek şu ki ben ve Maris bir çıkmazdayız.
Então, Lilith, 19 : 00 na minha casa?
İkiniz birlikte yani bilirsin yani mevzu Maris'le sensin. Bu yüzden...
- Não, Maris é estranha.
Giyinip eve giderim.
No nosso casamento, quando a Maris recitava os votos... que ela mesma escreveu, votos de amor... ouvi alguém rindo.
O zaman glayöl çiçeği olsun.
Niles está chateado porque tu te riste dos votos de Maris.
Eric'e göre, toprak insanı rahatlatıyor.
Então, pela harmonia familiar... eu peço desculpas.
Maris'in bilmek istediği tek şey onu sevdiğin.
Ela volta e pergunto-me se tomei a decisão certa.
Niles Crane. Maris!
Tenho uma vida aqui que é apropriada para mim.
Bak, Maris. Bence mutlaka eve dönmelisin.
Fiquei feliz com o convite para jantar.
Maris'ın kıyafetlerinden birini giyeceğini sandım.
Não sei o que estou a fazer aqui.
Maris.