Translate.vc / portugués → turco / Memória
Memória traducir turco
9,844 traducción paralela
Perda de memória.
Hafıza kaybı.
Apagaram isso da memória ou assim.
Sanki kafalarını silmişler.
É a mente que pega num acontecimento presente e a confunde com uma memória.
Bu aklın bir olaydan etkilenip şimdiki zamanda hatıra olarak algılaması.
Este é o touchpad, navegas com o teu dedo, como se fosse um rato. E este é o cartão de memória.
Bu dokunmatik fare ve fare gibi parmağınla yönlendiriyorsun ve buda hafıza kartı.
Vamos fazer uma promessa entre nós que todas as noites falaremos sobre uma memória da mãe.
Hadi birbirimize bir söz verelim, her gece annemin anılarından söz edeceğimize.
Com a memória curta de um médico que desapontou a protectora dele!
Patronuna bunu yapan bir doktorun hafızası karşısında şaşırmıştım.
Tenho uma memória eidética autodidacta.
Ben kendi kendime öğrenirim.
Ela tinha memória fotográfica.
Fotografik hafızası varmış.
- Espere, agora que o corpo da Barmal é sintomático, não sabemos o que isso vai fazer a memória dela.
- Durun. Artık Barmal'ın cesedi semptomatik olduğundan Kirsten'ın hafızasına ne yapar, bilemeyiz.
Colapso da memória iminente.
Hafıza çöküşü yakın.
As vítimas vão ter uma missa em memória na igreja Ascension and Saint Agnes.
Kurbanlar bugün, Ağış ve Aziz Agnes Kilisesi'ndeki bir törende anılacak.
Por isso é que me bloqueaste a memória. Não foi para protegeres-te a ti mesmo. Foi para proteger-me a mim.
Bu yüzden hafızamı blokladın kendini korumak için değil beni korumak için.
Nem sequer limpou a memória da câmara de segurança.
Güvenlik kamerasının sabit diskini silmemiş.
É melhor começares a saber, senão fazemos com que a tua memória comece a saltar.
Bilmeye başlasan iyi olacak yoksa hafızanı elektrikle çalıştıracağız.
É por isso que me trouxe de volta da Tailândia, sem a minha memória.
Beni de zaten bu yüzden Tayland'dan geri getirdin, hafızam eksik şekilde tabii.
A imagem do corpo do irmão dele pendurado na forca ainda está fresca na memória de todos.
Kardeşinin idam sehpasından sarkan görüntüsü insanların kafalarında hala taze.
Ganham uma memória e 50 dólares.
Bir hatıra yaratın ve 50 papel sizin olsun. "
Põe-me mais atrás na memória dela
Beni hafızasında ilerlet.
Como se a combinação da consciência e memória estivessem a arrastar-me.
Bilincin birliği gibi, hafıza beni çekiyor.
Estou a iniciar o processo de recuperação de memória ao acoplar o dispositivo programado com o algoritmo stitch, e ligado aos meus dois voluntários.
Pekâlâ. Hafıza onarım işlemini, cihazı ilmek algoritmasına programlayıp iki deneğime bağlayarak çalıştırıyorum.
Essa memória está dentro da minha cabeça, provavelmente na parte executiva central do córtex pré-frontal.
O anı, kafamda. Muhtemelen prefrontal korteksimin merkezî yönetim biriminde.
Um Stitch na memória do Cameron é a chave para descobrir até onde isso vai.
Cameron'ın hafızasını ilmeklemek, bunun ne ölçü derine indiğini öğrenmenin anahtarı.
Espera, espera, estou a ser puxada para outra memória.
Durun. Başka bir anıya çekiliyorum.
Presumimos que existem milhares de documentos para examinar, de documentos para examinar, então, vamos copiar os ficheiros para um computador com memória suficiente.
Tahmin ediyoruz ki gözden geçirilmesi gereken... binlerce evrak olacak. Bu yüzden kayıtları... uygun bir bilgisayara kayıtları kopyalayacağız.
Essas eram as regras antigas, antes de os zygons poderem tirar os entes queridos da memória e usarem as caras deles.
Eski kurallardı onlar. Zygonlar sevdiklerini anılarından koparıp yüzlerini giymeden önceydi.
Hesitou. Se tivesse a memória da Clara, nem lhe daria um segundo.
Clara'nın hafızasına sahipse, sana saniye bile tanınmayacağını iyi biliyordur.
Concordou quando apaguei a sua memória.
Evet ettin, sonra ben hafızanı sildim. Bunu da kabul ettin.
Não apagou a minha memória.
Benim hafızamı silmedin. Silmedim.
O tipo morto falou contigo, na memória dele?
Şu ölü çocuk, kendi anısında seninle mi konuştu?
Eu! Foi uma anomalia de memória fantasma.
- Hayalî bir anı anomalisiydi.
Uma memória fantasma.
Hayalî anı. Bir bozulma.
Quando estás na memória de alguém, estás basicamente a ver imagens que perduraram.
Birinin hafızasındayken aslında geçmişten fotoğraflara bakıyorsun.
Uma anomalia de memória fantasma?
Hayalî anı anomalisi mi?
Vou levar com um coco para perder a memória disto.
Kafama hindistancevizi düşürüp bu anı unutacağım.
Perda de memória é um sinal de declínio mental.
Hafıza kaybı, zihinsel gerilemenin bir işaretidir.
Não acredito em alguém manter a memória dele viva.
Birinin onun anısını canlı tutmaya çalıştığına inanamıyorum.
Todos os discos desapareceram, não tem pen nem cartões de memória.
Bütün sabit diskler gitmiş. USB bellek ya da SD kart da yok.
Os drives desapareceram e os chips de memória estão queimados.
Sürücüler gitmiş, bellek çipleri yanmış.
Olha parece pensar que se eu continuar a falar vou desbloquear alguma memória mágica para apoiar o que você disse mas talvez você deva falar com os outros estagiários.
Bak, konuşmaya devam edersem, size anlatılan her ne ise destek olmam için sihirli hafızamı açabilir diye düşünüyorsunuz, ama... Belki diğer adaylarla konuşmalısın.
Alguma coisa percorreu a tua memória "reconeada", uma coisa que tomou toda a tua mente, algo fantástico.
Retcon'la temizlenmiş hafızandan bir şey kaçıverdi bütün aklını ele geçiren ilginç bir şey.
Vida infinita, memória finita...
Sonsuz ömür, sonlu hafıza.
Temo que nenhum intruso deixe este sitio sem uma limpeza de memória.
Maalesef buraya giren hiç kimse hafızası silinmeden ayrılamaz.
Então quando acordaste com uma estranha tatuagem no pescoço e sem memória das últimas 24 horas a primeira coisa que fazes é chamar o Doutor.
Ensende tuhaf bir dövme ve son 24 saatin anıları silinmiş vaziyette uyanınca ilk yaptığın şey Doktor'u aramak oldu.
Não irás insultar a minha memória.
Anıma hakaret etmeyeceksin.
Tive de apagar parte da memória dela.
Hafızasının bir kısmını silmem gerekiyordu.
Vou apagar-lhe a memória de tudo acerca de mim.
Hafızasından bana ait bütün hatıraları sileceğim.
Apaguei-o da tua memória.
Hafızandan sildim ben.
Uma memória má?
Kötü anılar mı?
Faz com que esta seja uma visão para uma memória profunda.
Hatırlardan çıkmayacak hale getir bunu.
Porque outra razão estaria na memória dela?
Yoksa neden hafızasında olsun ki?
Bem, ela não está numa memória.
Bir anıda değil aslında.