Translate.vc / portugués → turco / Meté
Meté traducir turco
5,417 traducción paralela
Sabes uma coisa? Esta conversa acabou. Mete o Casting ao telefone.
Biliyor musun, bu konuşma bitmiştir.
Mas se se mete no meio do trabalho, pode ser perigoso.
Ama iş dışındaki bir ilişki tehlikeli olabilir.
Mas se se mete no meio do trabalho, pode ser muito perigoso.
Ama iş dışındaki bir ilişki tehlikeli, çok çok tehlikeli olabilir.
O trabalho não te mete medo.
Pekala. Çalışmaktan korkmuyorsun.
Cala-te, mete-te ali e deixa as senhoras em paz!
Bayanları rahat bırak.
Isso mete nojo.
Midem kalktı biraz.
Mete-as no meu cu e tira-las muito devagar.
Bunları götüne sokup yavaş yavaş çıkarıyorsun.
Se deixo a minha pulseira na cozinha ela mete-a numa gaveta da cozinha!
Mesela bileziğimi mutfak tezgâhında unutmuşsam mutfak çekmecesine koyuyor.
Guia-se por um código. Se alguém se mete com a família, o código de honra obriga-te a tratar do assunto pessoalmente.
Birisi senin ailenle uğraşırsa, bunu kendin halletmeyi onur meselesi yaparsın.
Mete-te na tua vida, Brock.
Kendi davalarını seç Brock.
Mete as pernas à volta disto... anda lá.
Bacaklarını çeliğe dola sürtük. Hadi.
Mete-te na tua vida gay, Blaine gay.
Kendi gay işine bak, gay Blaine.
Ela mete-me medo.
Beni korkutuyor.
Detesto quando pões esse ar e me dás sermões. - Mete-me nojo!
Kendini iyi adammış gibi yapıp bana ders vermeye çalışmandan nefret ediyorum.
Não dizem "Mete Aqui" no rabo.
Kıçında "Buraya Sok" yazan değildi.
Mete a arma no saco.
Silahı çantaya koy.
Mete-o na caixa!
Kutuya koy. Koy, kutuya koy!
- Sergio, mete tudo.
- Sergio, hepsini al.
Meu Deus, meu Deus. Mete isso.
Aman Tanrım, aman Tanrım.
Mete-se uma no fogão apontada para aqui.
Bir tane ocağın üstüne koy. Bu tarafa baksın.
Mete-lhe um destes no amaretto e ele é teu o resto da noite.
Amaretto Sour içkisine bunlardan bir tane at gecenin geri kalanında senin demektir.
Mete o amuleto no saco!
Tılsımı poşetin içine koy.
Que nojo me mete esse gato!
Bu kedi çok iğrenç!
Porque se mete cá em casa?
Neden bu eve gelip duruyor?
Ninguém se mete com o cancro.
Kimse kanserliyle uğraşmaz.
E porque é que não se mete na sua vida?
Neden kendi işine bakmıyorsun?
Mete-te na tua vida.
- Kendi işine bak sen.
Quando o Soldado Carl se mete numa enrascada ele diz a si mesmo :
Savaşçı Carl zorda kaldığında kendine şunu söylerdi...
Não, fazer as coisas sozinhas é o que nos mete em sarilhos.
Hayır. Bunu tek başımıza yapmak başımıza dert açar asıl.
Ele morde-a, ela mete-se no avião.
Isırılır ve ardından geri dönerek uçağa biner.
Mete baixa por doença.
Hastayım dersin.
Santo Deus, até mete dó, Arthur.
Tanrı aşkına. Acınası bir hâle düşüyorsun, Arthur.
Mete-as nalgum lugar onde a polícia possa encontrar.
Onları polisin bulabileceği bir yere at.
Mete a merda do meu filme novamente!
Filmimi yeniden başlat!
Mete-as nalgum lugar onde a polícia as possa encontrar. Não.
- Onları polisin bulabileceği bir yere at.
Mete-te na tua vida.
Kendi işine baksan iyi olur.
Olha, sei que mete medo comprar uma casa, especialmente para um casal novo.
Bakın, ev almanın korkunç olduğunu biliyorum. Özellikle yeni evli çiftler için.
Aquilo mete respeito...
farklı bir... havaları oldu.
Portanto, mete a cabeça no lugar e faz alguma coisa.
Kafanı boşalt ve bir şeyler yap.
- Mete-a, mete-a!
Ona gönder, ona gönder!
Mete-te numa máquina do tempo e desfaz o que fizeste com a Jessica.
Bir zaman makinesine bin ve Jessica ile yaptığın şeyi geri al.
- Mete na boca e engole!
Al ağzına ve yut!
Mete as desculpas no cu!
Sikerim senin özrünü!
Mas esse rapaz chega, mete-se no meio, empurra-me e põe-se a gritar comigo.
Ama sizin ufaklık geldi, beni itip kaktı ve hakaret etti.
Mete-a no chão.
Yere koy.
Mete aqui o teu número.
Sen numaranı telefonuma yaz.
Mete mas é a tua vida em ordem.
Kendine çekidüzen ver.
- Mete-a num saco e identifica-a.
Poşete koyup etiketle.
Tipo, mete-te no raio da tua vida, Angel.
Sen kendi işine bak be, Angel.
És tu quem me mete em problemas e não quem me livra.
Sen benim başımı belaya sokansın, beladan çıkaran değil.
Mete-te no chuveiro.
Kalk. Duşa gir.